|
Gecekondu mahallesinde camiler

İşi gücü Müslümanlar''la uğraşmak, onlara kusur yamayıp hakaret etmek olan birisi hindi gibi şişinerek cevherler döktürüyor, "Bir gecekondu mahallesinde yirmi tane cami var, ama bir tane sağlık ocağı yok, okul yok, yol yok... Bu İslam değildir..." diyor. Geleneğe dayalı bir İslam anlayışı ve yaşayışı içinde olanlardan, daha doğrusu, kendisi yabancılaştığı için özünden nefret eden nefis kulu sosyete döküntüleri de bu sözleri hararetle alkışlıyorlar. Ne söyleyenin ne de dinleyenin meseleyi, bir de gecekondu sakinlerinden sormaya veya olayı ilmi olarak açıklamak üzere bir araştırma yapmaya ve yaptırmaya niyetleri var. Oturdukları yerden ahkam kesiyor, belli yerlere mesaj veriyor, şişlerini indiriyor ve parsa topluyorlar.

Şehirlilerin hıyanetleri, ülkeyi iyi yönetmemeleri yüzünden evini barkını, çiftini çubuğunu bırakıp şehre göçen insanlarımız, önce bir barınak, sonra da onun maddi ve manevi değerlerini, özellikle de ahlakını ve emeğini yemek için ağzını açmış bulunan şehir hayatına karşı bir sığınak arıyor. İmara açık bölgelerde barınak bulması imkansız olduğu için, yine şehirlilerin hıyanetlerinden (arsa mafyası, oy avcılığı, çıkarcılık) yararlanarak varoşlarda bir yer buluyor, köy kültürüne uygun bir ev yapıyor, manevi sığınak ve tatmin aracı olarak da bir cami yapma teşebbüsüne geçiyor. Camiyi sağlık ocağından ve okuldan önce düşünüyor; çünkü onun için cami bunlardan önemli ve çünkü devlet cami yapmıyor, okulu ve sağlık ocağını ise seçimler yaklaşınca devlete yaptırtmak mümkün oluyor.

Büyük şehirlerin içinden geçip gecekondu semtlerine ulaşıldığı zaman insan, okumuş yazmış şehirlilerin yaptığı ve içinde oturduğu evler ve mahalleler ile gecekonduları arka arkaya görüp mukayese etme imkanı buluyor. Birincisinde zevksizlik, çevre tahribatı ve bunaltıcı bir yığılma hemen göze çarpıyor. Bahçe içinde yapılmış güzelim evler yıkılmış, asırlık ağaçlarlar kesilmiş, arsayı azami para getirecek şekilde kullanabilmek için bir karış yeşil alan bırakılmamış, zevksiz ve asaletsiz bir mimari (!), park yok, bahçe yok, kaldırım yok, gezi yeri yok, yeterli yol yok, araç parkı yok, cami yok... Gecekondularda basit, fakat sıcak ve insancıl Anadolu evleri var, her birinde küçük de olsa bir bahçe var; kavak, söğüt ve çiçekler var, minareler var...

Bunların hangisi daha insani ve daha İslami?

Sağlık ocağı yokmuş, okul yokmuş; bunların sorumlusu gecekondu sakinleri mi yoksa devletin gelirinin yarısından fazlasını faizcilere vererek Hazine''yi her geçen gün biraz daha iflasa sürükleyen, en hayati yatırımları askıya alan yöneticiler mi? Devlete tefeci faizi ile borç verip milletin kesesinden geçinen faizcilere bir yılda ödenen faiz ile kaç okul ve kaç sağlık ocağı yapılabileceğini düşünmek ve bunu yapmayanları kınamak yerine yoksul gecekondu sakinlerini cami yapıyorlar diye İslam''ın dışına atmak insaf ile, İslam ile nasıl bağdaşıyor? Lüks semtlerdeki okulları ve sağlık ocaklarını buralarda oturanlar mı camiye tercih ederek yapıyorlar? Hayır! Onlar ne cami yapıyorlar, ne de okul. Okulu, sağlık ocağını devlete yaptırıyorlar, cami ise akıllarına bile gelmiyor. Bu semtlerde yükselen minareler görüyorsanız bilin ki, bunları da yapanlar henüz yeterince kentleşmemiş insanlarımızdır.

Asker sivil bazı şahıslar zaman zaman ortaya çıkıp bu teraneyi okurlar, halkı cami yaptıkları, okul yapmadıkları için kınarlar. Bir kere bu tesbit doğru değildir; halkımız okul da yapmaktadır. Ancak cami yapmak için mevcut manevi ihtiyaç ve teşvikler okul için yoktur; çünkü -dindar halka göre- okulun milli unsurları ve özellikle maneviyatı eksiktir. Orada Kur''an okunmaz, isteyenlerin namaz kılmaları için mekan bulunmaz, din eğitimi yoktur, başını örten öğrenciler ve öğretmenlere okuma-okutma hakkı tanınmaz...

Kendilerine göre bir İslam uydurup ruhbanlığını da üstlenerek dilediklerini İslam içine sokan, beğenmediklerini de ondan dışlayan beylere bir kere de meseleye halkın ve bizim bakış açımızdan yaklaşmalarını tavsiye ediyoruz.


25 yıl önce
Gecekondu mahallesinde camiler
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi