|
Telefondaki Ses

Telefondaki ses bir başka manada "bir torunuma" ait; babası yıllarca önce öğrencimiz olmuş, kızı büyümüş, liseyi bitirmiş, kafasının hakkıyla tıp fakültesini kazanmış, dört yılı başarı ile geçirmiş, son iki yıldır başörtüsü yüzünden sıkıntılar yaşadığı halde bu da başarısına engel olmamış, iki yıl daha dokunmasalar tıp fakültesini bitirecek, aynı imanı ve değerleri paylaşan kardeşleri nasıl gerektiğinde "din, vatan, millet, insanlık ve diğer yüce değerler için ölümün bile üzerine gidiyorlarsa" o da hizmetin çağırdığı ve gerekli kıldığı yere gidecek, Allah''ın lütfedeceği şifaya vesile olacak, ibadetin bir çeşidi olarak yapacağı hizmetten -maddi karşılığı yanında- ondan da önemli olarak manevi zevk ve ecir alacak, fakat heyhat, nerede o imkan, o özgürlük zemini! Kendisine dayatılan şart onun en kutsal değeri, en hassas bağı ile ilgili; ya inandığını yaşayamayacak, haram bildiğini işleyecek, yahut da büyük emeklerle elde ettiği tıp öğrenimi ve bunun sonunda elde edeceği tabiplik mesleğinden mahrum olacak. "Ya başını açacaksın ya okuldan atılacaksın; üçüncü bir seçeneğin yok!"

Babasıyla konuşup dertleşmişler, bir karara varamamış olmalılar ki, bir de hoca dede ile konuşalım demişler.

Babası benimle bir iki cümle konuşup kendisini tanıttıktan ve konuyu da bildirdikten sonra telefonu kızına veriyor ve kendisi aradan çekiliyor.

-Alo, Hocam, babam konuyu söyledi, biz elimizden geldiği kadar direndik, bir kısım arkadaşımız çeşitli baskılar ve gerekçelerle ya başlarını açarak veya peruk takarak girdiler ve biz şimdi bir yol ayrımına geldik, başımız örtül ehliyette ve sayıda kadın doktor bulunmadığında müslüman kadınlar erkek doktorlar tarafından da muayene ve tedavi edilirler, bunda sakınca yoktur. Dinimiz, mensuplarına "yeteri kadar kadın doktor veya milletin ihtiyaç duyduğu başka elemanlar, meslek sahipleri yetiştirin, bu size farzdır" derken, başka emir ve yasakları çiğneyerek yetiştirin demiyor, "hem dininizi koruyun, hem de dünya hayatınız için gerekli olan ihtiyaçlarınızı karşılayın" diyor. Müslümanlara düşen vazife, dinin emirlerini ve yasaklarını çiğnemeden dünya hayatına dair ihtiyaçlarını temin etmektir. Öyle inandıkları için başlarını örterek okumak ve çalışmak isteyen kızlarımızın ve kadınlarımızın bu isteklerine karşı çıkanlar ve onları öğrenme ve çalışma haklarından mahrum bırakanlar yabancı güçler değil, bizi yönetenlerdir. Kimlikli, kişilikli, şuurlu, haklarının peşinde olan vatandaşlar, meşru zeminlerde aktif olurlarsa bu gibi tabii hakları elde etmek mesele değildir; çünkü istenen insan haklarını engellemek, istemeyenleri zorla örtmek değil, isteyenin -inancı gereği- örtünerek okuması ve çalışmasıdır, çağdaş değerler böyle bir talebin karşısında değil, yanındadır. Ben yazacağım, sen gerekirse yıl kaybedeceksin, baban konuşacak, cemaat isteyecek, ilgililer siyasileri sıkıştıracak, milletvekilleri kanun teklif edecekler... derken haklar elde edilecek; yol budur, çare budur, eninde sonunda kazanan hak olmalıdır, haklı olmalıdır...

- (Artık ağlamaklı hale gelmiş bulunan ses soruyor) Yani hocam, ben yıl veya okuma hakkımı kaybeder de doktor olmazsam günaha girmiş olmaz mıyım?

Evet bütün bu konuşmayı, yalnızca bu soruyu herkes bilsin ve duysun diye naklettim. Hala anlama kabiliyetini, duyu ve duygularını kaybetmemiş bulunan karar ve yönetim erbabı bilsin ki, başlarını örten kızlarımız bunu inandıkları için yapıyorlar, okumak için direnen kızlarımız da manevi sorumluluk duygusu sebebiyle böyle davranıyorlar. Ben ne cevap mı verdim?

-Hayır sevgili kızım, sen günahkar olmazsın; seni engelleyenler ile onları engellemeyenler sorumlu olurlar!

25 yıl önce
default-profile-img
Telefondaki Ses
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti