|
Tevhîd-i tedrîsât kanunu ve din eğitimi-II

Duyguda ve düşüncede tek tip insan yetiştirmek için bütün okulları milli eğitim bakanlığına bağlamayı öngören inkılap kanunu, diğerleriyle birlikte anayasanın 174. maddesinde yer almış ve bu kanunlar "anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz" denilmiştir. Aslında böyle bir hükmün sevkedilmesi, adı geçen kanunların anayasaya aykırı sayılma ihtimalini böyle bir içeriğe sahip olduklarını göstermektedir. Kanun koyucu buna rağmen bir kısıtlama getirmekte, evrensel hukuk kriterlerine göre bu kanunlar insan haklarına ve ülke anayasasına aykırı dursa bile böyle bir yorumun yapılarak kanunların iptal edilmesini engellemektedir. Bizim konumuz inkılap kanunlarını evrensel hukuk ve insan hakları bakımından incelemek olmadığı için bu yönü başka yazılara bırakarak tevhîd-i tedrîsat kanununun (ttk) değiştirilme kabiliyeti üzerinde duracağız.

Ttk''nun anayasaya aykırı sayılarak iptal edilmesinin kanunla engellenmiş olması bunun değiştirilmesine mani değildir. TC. Anayasası''na göre değiştirilmesi mümkün olmayan maddeler 1, 2 ve 3. maddelerdir. Dünyada olup bitenlere, gelişmiş demokrasilere ve ttk''nun uygulamasından elde edilen sonuçlara bakılarak bu kanunun değiştirilmesi mümkündür, hatta gerekli bile olabilir.


İmam-Hatip okulları, Kur''an kursları, (açıldığı takdirde) isteğe bağlı din eğitimi okulları ttk''na aykırı mıdır?

İrticayı bahane ederek din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlamayı ideolojik bir takıntı haline getirmiş bazı yorumculara göre bu sorunun cevabı "Evet, aykırıdır" şeklinde veriliyor. Meseleye tarafsız ve ilmî olarak bakan bazı hukukçulara göre de bu okulları devletin açması, ttk''nu bir yana laikliğe aykırıdır. Bu ikinci değerlendirmeyi de başka bir yazıda tartışmaya bırakıyorum. Birinci değerlendirmeye gelince buna katılmamız mümkün değildir; çünkü ttk''nun 2. maddesi "bilcümle medrese ve mektepler maarif vekaletine devir ve raptedilmiştir" diyor. Kur''an kursları medrese ve mektep olmadığı için kanunun kapsamına girmez. Birçok kurumun açtığı sayısız kurs vardır; Kur''an kursları da Diyanet''e bağlı olarak açılmış kurslardır ve milli eğitimin denetimine tabidir. (Yeri gelmiş iken kaydedelim. Bazı emekli generallerin sık sık okudukları "Kur''an kursu yemini" -eğer gerçekten bir Kur''an kursunda okunmuş ise- bu kursun Diyanete bağlı kurs olması mümkün değildir. Bir suçluyu gösterip binlerce masumu idam etmenin hukuk ve adaletle ilgisi olamaz.)

Hâlen okullarda mecburi olarak okutulan "din kültürü ahlak bilgisi" dersi dışında kalan ve isteğe bağlı bulunan din eğitimi ve öğretimi anayasanın 24. maddesinde yer almaktadır. Bu eğitim ve öğretimin gerçekleşmesi çeşitli yol ve şekillerde olabilir. Bunlardan birisi de mesela Diyanet''in veya sivil kurum ve kuruluşların açacakları "din eğitimi ve öğretimi okulları"dır. Bu okulları açmaya ttk''nu engel oluyorsa uygun şekilde tadil edilmesi gerekir. Bu adı geçen okullar milli eğitime bağlı olarak açılır, diğer öğretimi aksatmayacak şekilde programlar yapılır ve yürütülür; ancak bu takdirde de tıpkı Diyanet ve İmam-Hatip okulları gibi "laikliğe aykırılık iddia ve tartışması" devreye girer. Durum ne olursa olsun isteğe bağlı din eğitim ve öğretimi bir anayasal haktır ve gerçekleştirilmesi engellenemez.

İmam-Hatip liselerinden mezun olanların yalnızca imam ve hatip olmaları, başka bir yüksek öğrenim görmelerinin doğrudan veya dolaylı bir şekilde engellenmesi anayasaya, insan hak ve hürriyetlerine aykırıdır. Ttk''nu "bu maksatla ayrı mektepler açılacaktır" diyor, bu mekteplerden mezun olanların başka yüksek öğrenim dallarından mahrum edileceklerini söylemiyor. Söylese idi o da insan haklarına ters düşerdi ve tadil edilmesi gerekirdi.

Ttk''nu veya irticayı bahane ederek, münferit davranışları genelleştirerek din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlamak irticadır, bağnazlıktır, demokrasiye ve insan haklarına aykırıdır; bu sebeple sürdürülemez ve başarılı olamaz. Duyguda düşüncede tek tip insan yetiştirme projesi çağın gerisinde kalmıştır. Gerekli olan ülkenin halkı ve toprağı ile bölünmez bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumak ise bunun için vatanı, milleti ve insanı seven, erdemli, çalışkan, insan haklarına saygılı -işte bu konularda duygu ve düşüncesi bir- insanlar yetiştirmek yeterlidir. Böyle insan yetiştirmenin en önemli şartı ise, kültür ve eğitim politikasının, bu politikaya uygun programların, millete mal olmuş değerlerle örtüşmesidir, onlara ters düşmemesidir. Bu değerlerin başında din gelir; din ile, dindar ile barışık olmayan projeler başarısızlığa mahkumdur. Dindar ile mürteciyi biribirinden ayırmanın yolu ise kılık, kıyafet, ibadet vb. değildir; başkalarının hak ve özgürlüklerini kısıtlama eylemidir.


24 yıl önce
Tevhîd-i tedrîsât kanunu ve din eğitimi-II
Ülkelerin kişi başı gelirleri ve gelir grupları
Savaşı Türkiye"ye taşıyan kim?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’