|
Güneydoğu gazisinin okuduğu şiir

İç Anadolu heyetinin ziyaret ettiği yedinci şehir olan Eskişehir"deyiz. Sabah yerel medya mensuplarıyla, ardından da sivil toplum temsilcileri ve kanaat önderleriyle buluşuyoruz. Salonda şehit ailelerinden Güneydoğu gazilerine, Alevi önderlerinden zorunlu göç politikalarıyla hayatları alt üst olan vatandaşlara kadar herkes var. Biraz salona kulak verelim:

Cemal Çınar (Hakk"a Hizmet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi): 27.09.1997"de biricik oğlum Mustafa Çınar"ı şehit vermiş bir şehit babasıyım. 16 yıldır annesinin gözyaşları hâlâ dinmedi. Benim yurdumun insanlarının evlâtlarının ölmesini istemiyorum. Sayın Başbakanımız"ın da bizim acılarımızı paylaştığını biliyorum. Bu acıların dinmesi için böyle bir çalışma başlatması bizleri çok sevindirdi. Bu barış harekâtının engellenmesi ya da engellenmeye çalışılması bizleri korkutuyor. Allah için, evlâtlarımızın ölmemesi için, kan akıtılmaması için bu diyaloğun devam etmesini istiyoruz.

Seyfullah Aras (Erzurumlular Derneği Başkanı): 1991"de Güneydoğu"yu yaşamış, orada vurulmuş bir kardeşiniz olarak konuşuyorum. Güneydoğu"dan dönenler günlerce uyuyamadılar. Güneydoğu cehennemdi. Yaşananlar iki toplumu birbirine kin ve nefretle doldurdu. Bu kinin ortadan kalkması gerekiyor. Biz öyle bir toplum haline gelmişiz ki bölünmemize imkân yok. Birlikte yaşamayı, nefretten kavgadan uzak bir hayatı yaşamayı becerirsek kazanacağız. Bir şiirle sözlerime son vermek istiyorum:

"Kavgayı bir ağacın yaprağına yazdım/ Sonbahar gelsin, kuruyup dökülsün diye/ Nefreti karların üstüne yazdım/ Güneş açsın, karlar erisin, yok olsun diye/ Kardeşliği, dostluğu yeni doğmuş bebelerin yüreğine yazdım/ Onlarla büyüsün, dünyayı sarsın diye..."

İrfan Çetinkaya (Hacı Bektaşı Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı): 21 yıldır barış ve kardeşlik için, ırkçılık mezhepçilik yapılmasın diye mücadele verdim. 34 yaşında evlâdımı kaybettim. Şimdi benim torunum askere gidecek. "Acaba yarın ne olacak?" diye endişe içindeyiz. Ölen her çocuk bizim. Atılan adımı son derece yerinde buluyorum. Allah"ı, Peygamber"i, Kur"an"ı bir olan toplumun ayrısı gayrısı olamaz. Alevilik İslam"dan ayrı değildir. Müftümüz cem evlerimize gelir, beraber cem yaparız.

Hasan Seçkiner (Eskişehir Eğitim Kültür Vakfı): Âkil İnsanlar çalışmasını, Cumhuriyet tarihinin en önemli sosyal buluşması olarak görüyorum. Devlet- millet buluşması olarak değerlendiriyorum. Sizler vesile oluyorsunuz. Demek ki benim devletim artık vatandaşın sesine önem veren, ona kulak veren bir noktaya geldi. Yeni bir rejimin rayına oturtulması için dil, din, alfabe gibi tüm millî değer yargılarından vazgeçtik. Tarihimizi, kökümüzü, özümüzü inkâr ettik. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı"nın çocuğudur. Bu işin sağı-solu, Alevisi-Sünnisi, Türkü-Kürdü yok. Mesele sadece Kürt meselesi değildir. "Dağa taşa Ne mutlu Türküm diyene" yazdık, mutlu olduk mu? Türküm, doğruyum, çalışkanım" diye ant içtirdik de Türk hep çok mu doğru? Yolsuzluk almış başını gidiyor. Artık sloganlardan vazgeçip, ilmi irfanı artırmaya bakalım. 450 milyar doları, her 10 yılda bir bize balans ayarı yapanlara vermeseydik, daha farklı bir yerde olurduk.

Caner Akkurt (ASDER): 12 yıl TSK"da görev yaptım. Altı yıl Maraş"ta, beş yıl dağlarda operasyona katıldım. Sadece bir defasında altı arkadaşımı kaybettim. O gün benim için travmaydı. 99"da irtica suçuyla orduyla ilişiğim kesildi. Bu ayrı travmaydı. O zaman kendim için kaygılanmadığım kadar kendi çocuğum için kaygılanıyordum. Devlete küstük ve kırıldık. Adım atılmalı ve kan durmalı. Ancak insanların yaşadığı kırılmalar, kalpler kolay tamir olmuyor.

Ahmet Asal: Alevi dedesiyim. Biz Aleviler ezilmişlik, zulüm, toprağından koparılmak, sürgün ne demek iyi biliriz. Yaşayarak öğrendik. Bu devlet ille de bir grubu karşısına alıp, başka bir grubu da onların üzerine kışkırtarak düzeni yürütmek istiyor. Alevi Sünni çatışması için binlerce plan yapılıyor. Sivas ve Başbağlar"da bizim insanımız öldü. Ama sanki Aleviler intikam almak istedi gibi yansıttılar. Sopaları indirelim, eller boş kalsın, birbirine uzansın. Barış için en çok biz Aleviler çaba sarf etmeliyiz.

Umudumuzu pekiştiren bu güzel sözleri dinledikten sonra, dokuz sene evvel, Şırnak"ta şehit olan Astsubay İsmail Tetik"in ailesini ziyaret ediyoruz. Şehit Babası Şakir Tetik, barışın dokuz yıl önce tesis edilmesi halinde oğlunun şehit olmayacağını hatırlatarak şöyle diyor:

"Sizler memleket için çalışıyorsunuz. Süreci bir şehit ailesi olarak canı gönülden destekliyoruz. Biz yandık, başkası yanmasın. Biz dokuz yıldır bu acıyı her gün çekiyoruz. Evlât acısını, Allah düşmanıma vermesin. Bu durum inşallah son bulur. Barış olmasın, "Hadi devam edelim" desek, 30 yılda ne oldu?"

Bu sözlerin üzerine söylenilecek söz var mı? Nasipse Kırşehir ve Yozgat izlenimleriyle devam edeceğiz.

11 yıl önce
Güneydoğu gazisinin okuduğu şiir
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset