|
Oltaya takılanlar

** Bilindiği gibi ülkemizde futbol maçlarının naklen yayınları iki büyük medya gurubu tarafından yapılmaktadır. İzleyici ve okurlardan herhangi biri, sadece o guruba ait bir televizyonu izler veya gazeteyi okursa diğer gurubun naklen yayınından haberdar olamaz. Zira o gurubun yayın organları, maç günü veya öncesinde gazete ve televizyonlarında naklen yayın olduğunu kamuoyuna duyurmaz..!..

Sadece bizim gazete okunsun, tek bizim televizyon izlensin diye düşününenler, neden bu yolun aslında insanları başka yayın organlarını izleme ve okumaya teşvik ettiği gerçeğini görmez, göremez!..

Gerçekten anlamak mümkün değil!. Okur veya izleyeni bu kadar saf veya aptal mı sanıyor bunlar!..

Galiba yaptıkları kurnazlığın çoktan keşfedildiğinin farkında değil bizim hazretler!..

Keskin sirke gibi kendi küplerine zarar verdiklerini ne zaman anlayacaklar?..

** Sadece iki medya gurubundan söz ettik ama bunun bir de başka yönü var. Bazı televizyonlar da Avrupa liglerinden maç yayınlıyor ama izleyenler, rakip televizyonun gazetelerindeki spor haberlerinde o yayının olduğuna dair tek bir satır göremiyor.. Yine ayni kurnazlık, yine ayni düşünce!..

** Maç nakline soyunan radyolar da bir alem!.. Bir radyoyu dinliyorsunuz ve spikerin “.... maçın naklen yayını saat ... da sadece ve sadece bizim radyomuzda..'' diye haykırdığını ve bunu dinleyiciyi canından bezdirercesine defalarca tekrarladığını duyuyorsunuz!.. Halbuki maç saatinde dinlediğiniz bir başka radyodan aynı maç naklen yayınlanıyor!..

Hani maç SADECE .... radyosunda idi diye düşünmekten sizi kim alıkoyabilir?..

Artık buna da “Alemi kör, herkesi sersem mi sanırsınız?..'' denmez de ne denir?!..

** Spor sayfaları, gençlere çok önem veriyoruz palavraları ile dolu ama PAF ligi sonuçları bile kendi gazetem dahil birçok gazetede yer almıyor!. Neden diye bir sorayım dedim!.. Belki cevap veren birisi çıkabilir!..

Aslında yukarıdaki olayları ben değil sevgili okurlarım taktı oltaya.. Gelen maillerinde ısrarla bunları yazmamı istediler! Ben de elçiye zeval olmaz diye sizlere iletiyorum.

** Ali Koç ve Şekip Mosturoğlu, Fenerbahçe''nin iki asbaşkanı. Birisi, eşine ender rastlanan bir söylevle, hepimize, bir yöneticide olması gereken vasıfları göstererek adeta ders verdi. Diğeri ise, bir zamanlar TFF Asbaşkanı olduğunu unuturcasına, önceleri kol kanat gerdiği hakemlere, şimdiki pozisyonunun etkisi altında veryansın ediverdi.. Hem de galip gelinen Bursaspor maçının ilk yarısı sonunda futbolcusu Edu''nun kırmızı kart görmesi gerektiği gerçeğini gözardı ederekten!..

Ne diyelim, ikisi de yönetici ama acaba hangisi hak ediyor?..

15 yıl önce
Oltaya takılanlar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi