|
Dönüş düşünceleri

İran''a karşı bütün Şerîrler İttifakı''na rağmen, İran''da gözle görülür bir ilerleme var. 4 Haziran Pazartesi günü Kâşân''da kısa bir ''tevakkuf''dan sonra Isfahan''a vardık. Onyedinci yüzyılda burada başlayan ''Rönesans''ın; o devrin ''El-Kaaide'' ve ''Taliban''ı kışkırtılarak yine burada kan ve ateşle bertaraf edildiği yer. Isfahanlılar''ın ''Isfahan, nısf-i cihan'' dedikleri yer. Maalesef bu güzel şehirde de ancak 5 Haziran öğle saatlerine kadar kalacaktık. Yol arkadaşlarımızdan öğretim üyesi Mustafa Can Bey''in bir ara söylediği gibi, Isfahan''dan ayrılışımız ''Göreme''ye gidip göremeden dönme''ye benzedi. Ne var ki, bu güzel şehirden, tanık olduğu Rönesans''ın manevi mimarı olan İmam Aliyyur-Rızâ''nın ziyaretine gitmek üzere ayrılıyorduk. O akşam Meşhed''e vardık ve geç saatlerde ''Asitân-i Kuds-i Rezevî''yi tekrar tekrar ziyaret nasib oldu. Etesi gece de veda''dan sonra aktarmalı uçak yolculuğuyla önce Tehran, ardından öğleye doğru nice Rönesans ümitlerinin boğulduğu İstanbul''a vâsıl olduk.

Maalesef yorgan kavgası sürdürülüyordu. Isfahan, Kum ve Meşhed ziyaretinden önce, Diyarbakır, Karabük ve Safranbolu, Tokat ve Kars''daki birer günlük kalışlarımda memnuniyetle izlediğim ilerlemeleri de durdurmak için, ''hayırlarda yarışma''yı başlamadan önlemek için, ''hayırlarda yarışma'' yerine biribirinin arabasına son hızla toslatma ve böylece her iki yarışçıdan da kurtulma tasarıları hâlâ gündemde. Yine hâlâ bunu söyleyenler ''komplo kuramcısı'' olmakla itham ediliyor. ''Ergenekon'' ve ''Balyoz'' gibi tasarımların tutmadığı görülünce, ''Çaldıran'' tasarımı gündeme sokulmak isteniyor ki Onaltıncı yüzyıldaki ''arabaya toslama ve karşılıklı zarar görme'' olayı büsbütün şeametli bir şekilde tekrar gerçekleşsin.

Saddam''a toslama görevi verildi ve sonra bertaraf edildi. Taliban ve Kaaideciler''e toslama görevi verildi ve onların da ne hale geldiklerini görüyoruz.

Kahire''den, Tahrir Meydanı''ndan başlayan ''Arap uyanışı'' ümidinin de nasıl ''kürtaj'' edildiğini görüyor muyuz acabâ?

''Toslama emirleri'', ''yorgan kavgaları'', ''yapay gündemler''le, İslam ülkelerindeki huzur havası ve gelişme ümitlerinin yerine tekrar biribirinin arabasına çılgınca toslamalar, kan davaları getirilmek isteniyor.

Unutmayalım ki, toslama görevi verilenin önce arkası sıvazlanır, toslayıp kendisi de ağır zarara uğradıktan sonra ''bari arabamın tamir ve benim de tedavi masraflarımı karşıla!'' diyenler de ''vay medeniyet düşmanı, insanlık suçlusu hırbo!'' denerek Saddâm ve Usame bin Ladin gibi, gayet başarılı ve uygar yöntemlerle yok edilir.

2009''da Şam''da da huzur ve ilerlemeyi hissetmiştim. Şimdi Suriye''de ''toslama görevi''ni kabul edenler, etmeyenlere toslatılıyor ve toslayanın da Esed olduğu feryad ve figan, timsah gözyaşlarıyla dünya kamuoyuna ilan ediliyor. Esed, yapılanların bir ''canavarlık'' olduğunu söylüyor, kimi itham ettiği ustalıkla haber metninden budandığı için, toslama görevi verilmek istenenler de ''vay canavar! Bir de öğünüyor!'' dolduruşuna getiriliyor. Malikî''ye karşı da yine benzer toslama görevleri var. Görev gönüllüleri akıllarını başlarına toplamadıkça, bu toslamadan sadece arabalarının enkaz olması ve yara ve bereyle kurtulmuş olsalar, tazminat ve ücret talebinden de kurdun akibetinden ibret alan tilki misâli vaz geçseler bile, akıbetleri; betaraf edilmektir, çünkü toslama görevi verenler, bu görevin ifşa edilmesini asla istemezler. Niye istemezler? Çünkü yeni toslama görevleri için gönüllü bulmakta güçlük çekeceklerini düşünürler ve ''Garp cephesinde de Grass gibi, yeni şeyler'' olmasını istemezler. Her toslama olayından sonra timsah gözyaşı dökerek ''bu müslümanları bir türlü insanlaştıramıyoruz ki, bunlar kurt kanununa göre, düşen kurdu paralayan mahluklar'' diyebilmek için, maşa olarak kullandıklarını imha ederler. Toslama gönüllülerini uyarıyorum: Men dakka dukka! Sonra ''boynuz umduk, kulaktan ayrıldık'' demesinler! ''Batı uygarlığının beşiği Yunanistan''a dahi acımayan Toslatım görevleri planlama Dairesi, ileride sana niye acısın ki?

Diğer yandan, bir gerçek uyanışa muhtaç olduğumuz da apaçık! Maalesef toslama görevleri sadece uluslararası düzeyde değil, ülke içinde de veriliyor. Türk, çerkes, kürt, ermeni, arap halkları arasında karşılıklı toslama görevleri var. Başbakan bunlardan birisin önlemek için sadece kürtlere hitab ederek ''din birliği''nden bahsedince bu kez de ''vay, demek müslüman olmayanlar Türk değil ha?'' kıyameti kopartıldı.

Ülkemizde Başbakanlık kolay iş değil! Bu cümleden sonrasını yazmakta zorlanıyorum. Halkın dilinden kurtulmak da imkansız! İsteyen yandaş, isteyen gerici, isteyen Şi''i desin: Hakk''ın siyasetinden, Ahlâk''ın siyasetinden ayrılmasın! Hiçbir menfaat Hakkın bedeli olamaz.

12 yıl önce
Dönüş düşünceleri
Kara dinlilerle milletin savaşı
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…