|
Perde ve İman

Mevlânâ ve Şems-i Tebrîzî: "Allah''ın varlığını yüz delil ile isbat eden bir kitab yazdığı" söylenen kimse için "yazık, demek ki yüz türlü süphesi varmış" demiştir. "Tanrı Parçacığı" gibi garip isimler bir yana, son önemli keşif de şüphesi olanlar içindir. "Perde kaldırılsaydı, kesin imanımda artma olmazdı" diyen Emîr-ül – Mü''mînîn''in bu sözünü bilenler ve "eyvallah!" diyenler, imanlarında bir artma söz konusu olmaksızın, "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" zikrini ve "elhamdulillah, Subhanallah" zikrini tekrar ile yetinirler. "Ben" varsam, Allah''ın var olmamasına imkan var mıdır?

"Kün!" (ol!) emrini veren Mutlak İrade ve Kudret''in Rabbi, "madde"yi var eder, bunda akla sığmayacak ne var? Ezeli ve ebedi olan "madde" değil, Allah''dır.

Önemli olan, "Yaradılış"a, "Tekvîn"e yol açan ilâhî Sevgi''yi ve bu İlâhî Sevgi''nin ahlâkını da aklın kabul ve tasdîk etmesidir. Allah''ın koyduğu değer yargılarını ve ahlâk kurallarını benimsemek ve özümsemek de Sevgi''yle olur.

"Allah''ın ahlâkıyla ahlâklanınız" hadîs-i şerîfi bilinir. Allah''ın Güzel isimleri arasına "Ed-Dârr" karıştırılırsa, bir kimse "ben de Allah''ın "Ed-Dârr" ismiyle ahlâklanıyorum, şu halda Lâ Zarar... ilkesi uydurmadır diyemez mi? Sorunlarımızı çözebilmemiz için Sevgi Ahlâk''ını benimsememiz gerekmez mi?

Sevgi ehli olmayı unuttuk, biribirimize; mukallidi olduğumuz "endâd"ın terimleriyle caka satarak hücuma geçiyoruz. Oysa sayılı nefeslerimizi "Hakk" ve "Sabr" ile öğütleşme yönünde sarf etmemiz gerek!

Bu satırları yazdığım Dersaâdet''de Sultan Hamid merhum devrinde, bir Şeyh Efendi şurâ merasimi''nde halka içinde iken, Seyyiduş-Şüheda''ya hitaben okunan ve onun yüce fedâkârlık ahlâkı ile nasıl insanlığa yüce "hayr" kaynaklarından olduğunu belirten mısra''ı duyduğunda "-yandım yâ İmâm!" haykırışıyla hayat emânetini Hayy''a teslim etmişdi. Merhum Cemaleddin Server Revnakoğlu''ndan okumuştum. Heyhât! Ne hallere kaldık ey Gaazî Hünkâr?

Yunus Emre "ben gelmedim da''vâ için / Benim işim sevi için" derdi. Biz, bu gibi sözleri ancak tören konuşmalarında söylüyor, bunun dışında tam aksini haykırıyoruz. –Ben gelmedim sevi için / Benim işim da''vâ için! Oysa tören konuşmalarının bir iki damlalık taşıma suyuyla Sevgi değirmeni dönmez.

Meclis tatile girdi. "Kuyruksuz Anayasa" ümidimiz bile gölgelenmişken şimdi "Kuyruklu Anayasa" isteniyor. Bu da bir ilerlemedir. 1960''lı yıllarda siyasi dilde "Kuyruk" terimi sık sık kullanılır, yanlış hatırlamıyorsam bundan "düşük" diye adlandırılan İktidar Partisi mensuplarının "yandaşları" kasdedidilirdi. Şimdi "Kuyruklu Anayasa istiyoruz" derken, hayvanları da koruyan Anayasa İsteği ifade ediliyor. Oysa esasen yazılı olmayan üstün ve değişmez, evrensel Tabiî hukuk / Ahlâk ilkeleri bu anlamda kuyruksuz olmaz, bunu da Emîr-ul Mü''minîn belirtmiştir: Süphesiz hayvanlardan da sorumlusunuz!

Kuyruklu Anayasa isterken bu bilinçle mi istiyoruz? Yoksa kürk giyme, kuzu yeme, avcılık canavarlığı, deney adı altında hayvancağızlara dayanılmaz acı çektirme ve öldürme, faytonlara her biri yüzer kiloluk altı-yedi kişi bindirme, karides ve istakoz haşlama, kedi ve köpekleri yakalayıp ıssız yerlere bırakma, balıkların oltayla damaklarını paralama gibi "tartışılmaz temel haklarımız" yanında, ne kadar yufka yürekli olduğumuzu göstermek için "hayvanlar eşit olarak doğar ve eşit hayvanlık onurları vardır" kabilinden bir garibenin Anayasa''da yer almasını mı istiyoruz? "Yandım yâ İmâm!" feryadının devrinde Büyükada''da yaşasaydım, sokağa koyduğum su kaplarının dahî çalınacağını aklıma getirmezdim" diye düşünüyorum. Şimdi bir ağaca zincirlemek zorunda kaldığım su kabı içine sigara izmariti ve çöp dolduranlara da sorarsanız, belki de "elbette ya! Ben de kuyruklu Anayasa isterim" diyenleri az olmayacaktır. Acaba kuyruklu Anayasa''yı "kuyruklu piyano" gibi bir şey sananlar da var mı?

Bu yazı da neye yaradı şimdi? Merhume Nenem bir beyit okurdu: "Kalem aldım elime, Levha-ı câna ne yazım ? / Doldu bu çeşmlerim kan ile cânâ, ne yazım?"

Gel artık, bastığın yerler yeşersin! Sen ırmaksın, ışıksın, öylesin gel! (Fakıyr). Gerçek Azîzan''a selâm!

12 yıl önce
Perde ve İman
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler