|
Bildiğiniz ne varsa, bize de söyleyin

Hiç kimse lâyüsel değildir, bu anlayış temel ilkemiz olmalıdır. Dolayısıyla kim olursa olsun ne yaparsa yapsın, eğer dokunulacak bir durum ortaya çıkmışsa ona dokunmamız lazım, hesap sormamız lazım. Buna kimsenin itirazı da olmaz. Ama bir şartla… Dokunduğumuz kişiye niye dokunduğumuzu da herkesin bilmesi lazım.

Mahkemeler Türk milleti adına karar verir. Kararını da gerekçesiyle birlikte ilân eder. “Şeriatın kestiği parmak acımaz” ama bir şartla… Parmağı niye kestiğimizi herkesin bilmesi gerekir.

Son dönemlerde diyeceğim ama sadece son dönem değil, 15 Temmuz’dan kısa bir süre sonra Fetullahçı hainlerle mücadelede öne çıkanlar tek tek pasifize edilmeye başlandı. Kimi polis, kimi yargıç, kimi asker, kimi bürokrasinin çeşitli kademelerinde görev yapan bazı isimler bundan nasibini aldı.

Son olarak dikkat çekici iki olay oldu. Biri, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, diğeri ise Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şafak Çomaklı.

Yazımın girişinde söylediğim lâyüsellik bu iki isim için de geçerlidir. Tabii ki dokunulmayı hak etmişlerse dokunacaksınız, hesap soracaksınız. Ancak bunu yaparken de aleni yapacaksınız. Günahlarını tartının bir kefesine, sevaplarını da diğer kefesini koyup, “İşte bakın günahları ağır geldi, onun için bu görevlerden el çektirdik” diyeceksiniz.

Aksi takdirde birileri bunu başka yönlere çeker, başka hevesler içine girer. Cihat Yaycı’nın 17-25 Aralık’tan sonra Fetullahçı hainlerle başlatılan mücadelede ön safta yer aldığını bilmeyen yok. Birileri ‘TSK içerisinde 1 tane bile FETÖ’cü general yok’ derken, Cihat Yaycı, Fetullahçı alçakların maskesini düşürüyordu.

Bundan dolayı Yaycı’ya fişlemeci suçlaması yöneltilmişti. Bu söylediklerim 15 Temmuz’dan sonra olmadı, 2014 yılının başında olanları söylüyorum. Yaycı’nın FETÖMETRE’sini veya Libya-Akdeniz-Ege konusunda yaptıklarını hiç anlatma ihtiyacı bile duymuyorum.

Şafak Çomaklı, 7 Haziran seçimlerinden sonra herkes gizlenecek delik ararken, o, Akın İpek’in kirli çamaşırlarını gözler önüne serdi. Çomaklı’nın hazırladığı rapor üzerine yargı Akın İpek’in şirketlerine kayyum atayarak, FETÖ’nün en büyük para kaynağını kesti. Kim bilir o paralar örgüte akmaya devam etseydi, hangi tetikçiler beslenecekti ve kimlere hangi operasyonlar çekilecekti?

15 Temmuz’dan sonra malum… Meclis’te FETÖ Araştırma Komisyonu kuruldu. Birkaç kez komisyon toplantısını izleme imkânım oldu. Muhalefet, sağlı-sollu AK Parti’ye yükleniyor, “Fetullahçıları siz korudunuz, siz kamuya yerleştirdiniz” diyordu. AK Partili üyeler kem küm cevap vermeye çalıştı. Sonra ne mi oldu? Şafak Çomaklı, Polis Akademisi’nin mahzenlerinde saklı Fetullahçılarla ilgili soruşturmaları buldu çıkardı, raporlaştırıp komisyona sundu. Meğer 1991 yılında Fetullahçılar Polis Akademisi’nde enselenmiş, soruşturmaya tabi tutulmuş, kim kimdir, kim ne yaptı, kim korudu her şey ortaya çıkarılmış. Ama o tarihte bunlar örtbas edilmiş.

Kim mi örtbas etmiş? 1991 yılında seçimler olmuş, ANAP’ın tek başına iktidarı gitmiş, DYP-SHP koalisyonu iktidarı devralmış. Çomaklı’nın hazırladığı o rapor, FETÖ’nün mazisini gözler önüne sermekle kalmadı, Fetullahçıların gerçek yüzünü de, arkasında kimlerin olduğunu da ortaya çıkardı. 15 Temmuz’dan önce TSK içerisindeki Fetullahçıları soruşturan savcı pasifize edildi, 15 Temmuz gecesi darbecilere gözaltı emri veren ve “daha ne oluyor belli değil” deyip gözaltı talimatına

karşı çıkan valiye “Vali bey vali bey, gözaltı işlemine sizden başlarım” diyen başsavcı pasifize edildi.

Burada saymakla bitiremeyeceğim 10’larca böyle örnek var. Hiç kimse dokunulmaz değildir, hak eden herkese dokunulur. Bu görevden alma ve pasifize etme olayları, gerekçeleriyle ilan edilmelidir. FETÖ’cüleri ve kriptolarını cesaretlendiren, FETÖ ile mücadelede gözünü budaktan esirgemeyenleri yıldıran bu uygulamaların sebep olduğu psikolojik atmosferin ortadan kaldırılması için gerekçeleri açıklamak boynumuzun borcudur.

“Bilmediğiniz şeyler var” gizemli cümlesinin arkasına sığınarak, bu sorunun üstesinden gelemeyiz. Bilmediğimiz ne varsa söyleyin, bilelim. Bu kişilerin günahlarını ortaya koyun, ilk taşı biz atalım. Mücadeleyi yiğitçe sürdürenlere de “Bu olanlar sizi endişeye sevk etmesin, gidebildiğiniz yere kadar gidin, sonuna kadar arkanızdayız” diyelim.

#Mahkeme
#FETÖ
#Cihat Yaycı
#Şafak Çomaklı
4 yıl önce
Bildiğiniz ne varsa, bize de söyleyin
Masumiyet senin kârın değil!
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak