|
Ak Parti"ye neocon tuzağı!

Türkiye''deki darbe senaryosu ABD''de mi yazıldı? Bu önemli bir soru. “ABD Ak parti''yi destekliyor” teziyle memleket kurtarmak için meydanlara çıkanların, senaryoyu kimin yazmış olabileceğine, kimlerin figüranı olabileceklerine birazcık bakmalarında fayda var. “Bağımsız Türkiye” sloganlarını kimler için attıkları çok önemli. Çünkü, bilmeden atmış olabilecekleri bu sloganlarla farkında bile olmadan Türkiye''nin parçalanmasına zemin hazırlıyor olabilirler.

Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle bağlantılı gelişmeler, kullanılan dil, atılan sloganlar, meydanlardaki söylem, askerlerin çıkışı, CHP''nin izlediği politika uzun süredir izlediğim ve bu köşede sık sık naklettiğim tartışmalara o kadar benziyor ki… ABD''deki neoconların yürüttüğü bu kampanyayı, benzerliği ortaya koymak için, bir kez daha detaylı özetlemek istiyorum. Birlikte düşünmek için.

Şu sorular önemli: Tahminlerin aksine, ABD''deki bazı çevreler AK Parti iktidarının sonunu mu hazırlıyor? Daha net bir ifadeyle neoconlar AK parti''ye tuzak mı kurdu? Askeri müdahale taraftarları, CHP, laiklik adına yürüyenler aslında bu senaryoyu mu uyguluyor? Ve bu gelişmelerin Kuzey Irak''la ne ilgisi var?

Türkiye, AK Parti ve Başbakan Tayip Erdoğan''a karşı ağır itham ve hakaretlerle adını duyuran bir kişi var, Mechael Rubin. İsrail aşırı sağına çalışıyor ve Neoconların mabedi American Enterprise Institute bünyesinde, Türkiye, İslam ve Kürt meselesi gibi konularda ABD''den çok İsrail istihbaratına bilgi topluyor, sansasyonel yazılar yayınlıyor.

Rubin''in Şubat ayında yayınladığı Will Turkey Have an Islamist President (Türkiye''nin bir İslamcı Cumhurbaşkanı mı olacak) başlıklı
bugün yaşananlarla birebir örtüşüyor. Sanki 28 Şubat''ta olduğu gibi yeni bir iç kriz, yeni bir darbe senaryosu, yeni bir ithal projeyle karşı karşıyayız.

“Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin son elli yılın en önemli seçimleri olduğunu” iddia eden Rubin, AK Parti''nin yargı ve eğitimde kadrolaştığını, ekonominin borçlanma ve yeşil sermaye ile ayakta tutulduğunu iddia ederek, “ekonomiye yeşil sermaye girişi olmaması halinde Türkiye''nin 2001 yılındaki kadar sarsıcı bir devalüasyon yaşayabileceği” kehanetinde bulunuyor. AK Partili birinin cumhurbaşkanı olamayacağını, buna izin verilemeyeceğini, Erdoğan''ın uyarıldığını söyleyen Rubin, Erdoğan''ın uyarıları dikkate almaması durumunda sokaklarda tankların dolaşmayacağını, ancak siyasal ve yargısal sürecin işletileceğini iddia ediyor.

2006''da Newsweek dergisinde yayınlanan Zeyno Baran''ın, “darbe olacağı”na ilişkin yazısına da atıfta bulunan Rubin, tam bir felaket senaryosu çiziyor. Sanıldığı gibi askerlerin darbe yapmayacağını, sivil kuruluşların bu “tehdide” karşı duracaklarını söyleyen Rubin, AK Parti''nin gizli gündemi olduğunu iddia ettikten sonra özellikle sermayeye dikkat çekiyor.

Konu sermaye olunca da, gerçek niyet, ideolojik kavganın bu niyeti örtmek için kullanıldığı gerçeği çıkıyor ortaya. Asıl dertleri, sermaye hareketliliğinin ABD ve İsrail tarafından denetlenememesi. Tanklar yerine siyasi ve yargı sürecinin işletileceğini, (tabii sokak gösterileriyle birlikte) ve direnirse AK Parti''nin bölüneceğini söyleyen bu kahin, ABD yönetimine hükümete destek vermeme çağrısını da ihmal etmiyor.

Şimdi dönüp Türkiye''ye bakalım: Süreç bu yazıda ifade edildiği gibi gelişmiyor mu?

2 Şubat 2007 tarihinde bu konuyu aynı başlıkla burada değerlendirdim. Ama bu çevrelerin birkaç yıldır yürüttükleri kampanyanın başka örneklerini de verdim ve amaçlarını sorguladım. 16 Aralık 2005''te “AK Parti Michael Rubin''e neden haddini bildirmiyor?” başlıklı bir yazı bile yazdım. Ama kimsenin dikkatini çekemedim.

Rubin ve çevresi, o kadar hasmane bir kampanya başlattılar ki, intikam hırsı ve 28 Şubat''ın da mimarı olan İsrail aşırı sağının hırçınlığı her aşamada kendini belli etti. Türkiye''nin ABD ile birlikte Irak''a girmemesine, Türkiye topraklarına ABD askeri yerleştirilmesini kabul etmemesine çok kızdılar. Ancak gerçek hedeflerinin, bütün Ortadoğu ile birlikte Türkiye''yi de parçalara ayırmak olduğu artık biliniyor. Fanatizmin zirvelerinde gezinen bu ırkçı ve istilacı ekip, bir yandan bütün dünyada İslam''a karşı savaş verirken diğer yandan Müslüman dünya üzerinde yeni bir sömürge dalgasının da mimarlığını yapıyor.

Başımıza Türkiye uzmanı kesilen cemaat, bir yandan iç çatışma tezlerini Türkiye analizi olarak pazarlıyor. Şantaja varan kabus senaryoları ile Türkiye üzerinde baskı kurup istediklerini koparmaya çalışıyor.

Ama artık peşinde koştukları, sadece, lobicilik adına milyonları cebe indirmek değil. Türkiye''de birileri tarafından cepleri doldurulan bu adamlar artık daha geniş bir hedef için, yeni Ortadoğu haritası için, Türkiye''nin sınırlarının bu harita çerçevesinde yeniden çizilmesi için mücadele ediyorlar.

Kampanyanın çok daha vahim boyutları var. Darbe, müdahale, iç çatışma, laik-İslamcı kavgası, Kürt meselesi eksenli büyük projenin tek hedefinin Ak Parti olmadığını, aslında Türkiye olduğunu daha net göreceğiz.

Yarına..

17 yıl önce
Ak Parti"ye neocon tuzağı!
İslami vasat ve sufilik
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim