|
Askeri mafya ağı ve PKK silahları

Haftalardır ABD''nin PKK''yı silahlandırdığına dair haberler izliyoruz. Konuya ilişkin itiraflar, istihbarat raporları, dosyalar ortaya konuluyor, en yetkili ağızlardan iddialar ortaya atılıyor, ABD tarafı suskunluğunu koruyor ya da suçu silah kaçakçılarının ve Barzani''nin üstüne atıyor. Türk-Amerikan ilişkilerini derinden etkileyen bir durum var ortada. Genelkurmay Başkanlığı''nın soruşturması ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül''ün açıklamalarıyla konu iddialar ötesine geçiyor.

Elbette konu hakkında yazacak çok şey var. Ancak bugüne gelmeden, kurulan mekanizmaya, büyük para trafiğine, bu kirli para üzerindeki paylaşım kavgasına yol açan ve suikastlere varan karanlık ilişkiler ağına dikkat çekmek gerekiyor. Bu yüzden iki yıl öncesine, 2005 yılına dönmek; silah kaçakçıları, istihbarat teşkilatları, bazı örgütler ve bölgesel politikalar arasındaki ilişkiye dikkat çekmek, “PKK''ya silah” tartışmasının boyutlarını ortaya koyabilecek bir ilişkiler ağını hatırlatmak istiyorum. Bütün bunlar aslında o tarihlerde bu köşede yayınlandı. Ancak kimsenin dikkatini çekmedi…

Çünkü bu, on milyarlarca doların, istihbarat-mafya ilişkilerinin, Bağdat''tan Washington''a, Lübnan''dan Türkiye''ye uzanan büyük kaçakçılık/yolsuzluk operasyonunun, dev silah ticaretinin, Irak''ın kaybolan füzelerinden suikastlere kadar uzanan bir dosyanın hikayesi.

Beyaz Saray-CIA-Bağdat''taki kukla yönetim-mafya arasında nasıl bir menfaat paylaşımı olduğundan, 100 araca yüklenen silahların Ürdün üzerinden nasıl İsrail''e kaçırıldığından, boşaltılan silah depolarının akıbetinden (ki o silahların bir kısmı şu an PKK''nın elinde), CIA-Boeing-Ukrayna arasındaki X-31 füzesi operasyonunun öneminden, Irak Savunma Bakanlığı''nın açtığı dev tank ihalesinde dönen dolaplardan, CIA-kukla yönetim-silah tüccarları arasındaki gizli anlaşmalardan, Irak ordusunun milyarlarca dolarlık silah/mühimmat envanterinden söz ediyorum.

Irak''tan kaçırılan füzelerin nerede olduğunu, milyarlarca doların nerelere transfer edildiğini, kimlerin bu büyük operasyonda rol aldığını, transferler sırasında kaybolan paraların nereye gittiğini ve en önemlisi de; Lübnan''daki suikastlerin kirli ticaretle bağlantısı olup olmadığını bilen veya merak eden var mı?

Hikaye şöyle başlıyor: 08 Aralık 2004 tarihinde, Irak''taki Amerikalı “contractor”lerden biri ortağıyla birlikte öldürüldü. Öldürülen bu kişinin adı Dale C. Stoffel. Ortağı Joseph J. Wemple ile, Irak''ta ihale alan, iş yapan bir çokları gibi kendi şirketleri olan Wye Oak ve CLI adına iş takibi yaparken öldürüldüler. İki ortak Taci''de Amerikalı yetkililerle toplantıdan çıkıp, Bağdat''taki Yeşil Bölge''de yine ABD''li üst düzey yetkililerle görüşmeye giderken araçları durdurulup maskeli kişiler tarafından kurşuna dizildi. Öldürenler Stoffel''in bilgisayarına el koydu ve elde ettikleri bilgileri (CIA-kukla yönetim-Irak''taki ABD askeri yönetimi-Lübnanlı aracılar arasındaki trafik, devlet ihaleleri, kayıp silahlar, özel yazışmalar, e-mailler) ele geçirdiler. Bilgiler, bütün bölgeye yayılan inanılmaz ilişkiler ağını ortaya koyar nitelikteydi.

Bu şahıs hakkında hazırlanan video/belgelerde neler var, bakalım: İlk belge Stoffel''in kim olduğu, neden öldürüldüğü ortaya kondu. İkinci belgede cv''si ve ABD adına ticaret yapma yetkisi hakkında bilgi verildi. Altıncı videoda Irak Savunma Bakanlığı ile Stoffel arasındaki anlaşmaya yer verildi. Yedinci videoda Irak yönetimi tarafından Stoffel''e Savunma Bakanlığı binasının ihalesi ve petrol konusunda verdiği yetkiler açıklandı. Onuncu videoda Gazi (İyad) Allavi, Stoffel, Ahmet Çelebi ve adını buraya yazmadığım Türkiye''den bir isim arasında yapılan, paranın nasıl paylaşılacağını ve komisyon oranlarını içeren çok gizli tutulması istenen anlaşmanın metni gösterildi.

O, CIA''nın Irak''taki “The Lawrence of Arabia”sıydı. Öyle tanınıyordu. Bush ailesiyle çok yakın bağlantısı vardı ve onlar adına iş takibi yapıyordu. Ancak Stoffel ve ortağının ceset görüntüleri hiç yayınlanmadı. Sadece öldürüldüğü açıklandı ve kendisi için ülkesinde cenaze töreni yapıldı.

CIA adına dünya silah ticaretinde önemli işler yürütüyordu. Mesela Boeing''le Rus yapımı “X-31 füzeleri”nin ABD''ye getirilmesi için 11.5 milyon dolarlık anlaşma yaptı. (Gemilere karşı kullanılan X-31 füzeleri ABD''nin yıllardır peşinde koştuğu, elde edemeyince de bunlara karşı Patriot füzelerini geliştirmek zorunda kaldığı, hala teknolojisini elde edemediği füzelerden biridir) ABD Deniz kuvvetleri bu füzelerin tedariki için 18.8 milyon dolar ayırmış ancak füzeleri elde edememişti.

Stoffel füzeleri Ukrayna (Kadife devrim-silah ticareti ilişkisi), Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Rusya''dan transfer etme konusunda taahhütte bulunur. Ancak Boeing adına işi yürüten McDonnel Douglas şirketi ile arasında anlaşmazlık çıkar. Sadece 5 füzeyi teslim edebilmiştir. Olay mahkemeye intikal eder ama dosya kapatılır. Para geri ödenmez. Bulgaristan''dan da ABD''ye silah transferleri yapar. Zambia''ya sattığı silahlar yüzünden Human Right Watch tarafından insan hakları ihlaliyle suçlanır. ABD ordusunda özel birlikte iken görevi bırakıp uluslararası silah tüccarları arasına katılır. Bush yönetimi tarafından Irak''ın silahlarını yağmalamak ve gerekli yerlere transfer etmekle görevlendirilir. Söz konusu silahların değeri dudak uçuklatacak kadar büyük. Rakam on milyarlarca dolar!

Bu dev pazar için içinde devletlerin, istihbarat örgütlerinin, silah tüccarlarının, mafyanın ve bankaların olduğu bir ağ oluşur. Ağın tam merkezinde, patronları temsilen Stoffel bulunur. O artık Irak''ta ABD askeri mafya ağının temsilcisidir. Tüm zamanını Irak''ta geçirir, çelik yeleğini hiç çıkarmaz ve sürekli Uzi ile gezer.

Hatırlatmaya ve bugüne ışık tutmaya devam edeceğiz...

17 yıl önce
Askeri mafya ağı ve PKK silahları
Tecessüs
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?