|
Avrasya satrancı, Putin"in son golü

Rusya lideri Viladimir Putin''in hem ABD ve Avrupa''ya hem de Türkiye''ye attığı son gol, ABD''ye Orta Asya''da ağır bir darbe indirdiği gibi, Türkiye''nin enerji projelerine de aynı ölçüde zarar verdi. Ankara''nın ABD-İngiliz eksenli Orta Asya politikasında kayıplarını tahammül noktasının ötesine taşıdı.

Avrasya kuşağındaki enerji/güvenlik eksenli satranç oyununda, işgallere ve Kadife devrimlere rağmen Anglo-Amerikan blokun, doğal olarak Türkiye''nin 21. yüzyılın jeopolitik mücadelesinde hangi noktada olduğunu ve bunun yeni küresel bloklaşmaları nasıl tetiklediğini iyi izlemeliyiz.

Rusya''yı yeniden imparatorluk günlerine taşıyan, Çin ve bazı Ortadoğu ülkeleriyle yaptığı anlaşmalarla petrol piyasasında etkin bir güç yapan, 21. yüzyılın en büyük mücadelesi olan doğalgaz projeleriyle Asya ve Avrupa''nın enerji ihtiyacı için önünde diz çöktüğü kişi haline gelen Putin, Türkmenistan ve Kazakistan''la yaptığı anlaşmayla Hazar''a ilişkin projesini önemli ölçüde tamamladı. Hazar çevresinde döşenecek doğalgaz boru hattı ile Rusya, Türkmenistan, Kazakistan kaynakları aynı ağa bağlandı. Özbekistan da bu sisteme katılacak.

Putin bir süre önce de, Burgaz-Dedeağaç boru hattı için Yunanistan ve Bulgaristan''la anlaştı. Türkiye yine devre dışı bırakıldı. Proje ile Rus kaynakları Türkiye''ye uğramadan Karadeniz''den Ege''ye akacak. Yani Rusya bir şekilde Akdeniz''e indi.

İki girişim de Türkiye''ye ağır darbe vurdu. Anadolu''nun enerji kavşağı olmasına yönelik strateji yara aldı. Hazar kaynaklarının Türkiye üzerinden Akdeniz''e akıtılmasında Rusya önemli bir koz elde etti. Yine doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa''ya aktarılması konusunda da Türkiye by-pass edildi.

İngiliz emperyal politikasının ürünü olan Bakü-Tiflis-Ceyhan hattını milli proje olarak kabullendiğimiz, enerji ve Orta Asya politikalarını bunun üzerinden yürüttüğümüz için olsa gerek, burnumuzun dibinde neler döndüğünü göremiyoruz. Yine Samsun-Ceyhan arasında boru hattı projesi geliştirerek aslında Rusya''nın inisiyatifine kalmış bir alanda varsayıma dayalı bir yatırıma giriştik. Bu basiretsizliklerimiz yüzünden yıllardır bir Orta Asya stratejisi geliştiremiyoruz. Bir gün İngiliz-Amerikan projesini, diğer gün İsrail projesini, bir başka gün Rus projesini yerli/milli strateji olarak yutturma hastalığından kurtulabilirsek, işte o zaman bizim de bir Orta Asya stratejimiz olacak.

Ancak mesele bu kadar değil. ABD, Rusya, Çin, Avrupa arasındaki Avrasya mücadelesinin en sert restleşmeleri yaşanıyor. Gözlerimiz Ortadoğu''daki mücadeleye odaklandığı için, aslında birbirini tamamlayan büyük kavgayı görmekte zorlanıyoruz. Dünya ekonomisinin geleceğin belirleyecek bu “büyük oyun” yeryüzünün hangi kamplara ayrılacağını, geleceğin savaş ve barış haritasını da belirleyecek. Irak''ın bölünmesi, Şii-Sünni mücadelesi, Kuzey Irak, Lübnan''ın iç karışıklıklara sürüklenmesi bu “büyük oyun”un küçük çatışma alanları. Ortadoğu''daki bunalım artarken, insanlık çok tehlikeli bir Avrasya mücadelesini izliyor.

Afganistan işgali, Kadife devrimler, ABD''nin Karadeniz sevdası, Kıbrıs''ın geleceği, AB''nin “AB-Akdeniz Birliği” projesi, ABD''nin Büyük Ortadoğu Projesi de “büyük oyun”un unsurları. İleride sadece Ortadoğu''da değil, Kafkaslar ve Orta Asya''da da çatışma/harita değişikliklerinin adresi bu. Mesele sadece kimin kaç varil petrol alacağı değil, enerji üzerinden yürütülen küresel paylaşım savaşı.

Afganistan bunun için işgal edildi, el Kaide ya da Taliban gerekçesiyle değil. Irak aynı şekilde. İran krizini de bu çerçevede görmeliyiz. Orta Asya ve Ortadoğu''da kapsamlı bir istila/kontrol harekatı başlatarak tarihinin ben büyük serüvenine kalkışan ABD''nin Irak ve Afganistan''da neden zor durumda kaldığını, kimlerin onu zora soktuğunu görmeliyiz. Washington''ın Orta Asya planı, enerji projeleri çerçevesinde şimdiden çöktü. Nasıl mı? Putin''in ve Çin''in Darfur''dan Sibirya''ya kadar genişleyen adımları sayesinde.

Füze savunma sistemleri üzerindeki mücadelenin de kızıştırdığı yeni durumun örneklerine bakalım. Japonya, Güney Kore, Singapur, Yeni Zelanda ve Avustralya ile Asya NATO''su kurulmasının amacı Rusya ve Çin''i çevrelemek. Ama bu iki ülke, Kazakistan, Türkmenistan ile yaptığı enerji anlaşmaları, Afganistan, Pakistan üzerinden güneye, Kazakistan''dan Çin''e uzanan boru hattı projeleri ile cevap verdi. Orta Asya''yı, Hazar ve Karadeniz çevresini kontrol altına aldı.

ABD, Orta ve Güney Asya''ya yönelik en son projesi olarak 26 Nisan 2006''da “Büyük Orta Asya” projesini ilan etti. Buna karşı Çin ve Rusya, İran, Pakistan ve Hindistan''ı Şanghay Bloku''na davet etti ve “çok kutuplu dünya” çağrılarına başladı. İşte bu keskin ayrışmanın merkezinde iki ülke var: Türkiye ve İran. İki ülke, bloklar çatışmasının ileri karakolu haline geliyor.

Trilyon dolarlık paylaşım kavgası, El Kaide/terör kavramı ile jeopolitik hesaplaşma arasındaki ilişkiyi şimdi bir kez daha düşünelim.

17 yıl önce
Avrasya satrancı, Putin"in son golü
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti