|
Başörtüsü, Somalili Ayan ve Ekin Deligöz!

İngiltere Dışişleri eski Bakanı Jack Straw''un; Müslüman kadınlara “Peçelerinizi çıkartın” çağrısı yapmasından sonra ırkçılar harekete geçti. Liverpool''da otobüs durağında bekleyen bir kadına saldırıp peçesini çıkarttılar. Tabiî bu kişi yakalanamadı. Ardından çoğunlukla Pakistanlıların gittiği bir okulda öğretmenlik yapan Ayşe Azmi isimli kadın, peçeli olduğu iddiasıyla görevden uzaklaştırıldı.

Ardından ülkedeki Müslüman okulları tartışmanın merkezine yerleştirildi. Bazıları bu okulların terörist yetiştirdiği gibi moda söylemleri tekrarlarken bazıları da “uyum”u engellediği, buralarda yetişen çocukların yabancılaştığı tezini savunuyor. Bu nedenle devletin Müslüman okullarını okulları finanse etmemesi gerektiğini söylüyor. Zaten İngiliz yönetimi de, özellikle Londra saldırılarından sonra bu okullara destek verme konusunda son derece isteksiz. Yedi bin Hristiyan okulu, 36 Yahudi okuluna para aktaran devlet, sadece 7 Müslüman okuluna finansal destek vermiş.

Ardından, okullarda hocalara ispiyonculuk baskıları geldi. Eğitim Bakanlığı''nın öğretim üyelerinden Müslüman ve Asyalı öğrencileri takip etmelerini isteyeceği, emniyet müdürlüğünün ilgili birimine bilgi aktarmaları için tüm üniversitelere genelge gönderileceği ortaya çıktı.

İngiltere kırk yıl önceki çok kültürlülük felsefesini sorguluyor. Böyle bir devlet felsefesinin 21. yüzyılın, güvenlik eksenli dünyasına uymadığına inanıyor. Başörtüsü, Müslüman kimlik tartışması ve dışlaması, İslam-tehdit şeklinde formüle edilen yeni dünyanın düşman tasavvurunun daha doğrusu savaşının ilk belirtileri.

Ancak bir başka yönü daha var. Batı, artık yabancılarla birlikte yaşamak istemiyor. Çok kültürlülük, uyum, diyalog gibi kavramlar Avrupa ülkelerinin övünebilecekleri değerler kapsamında yer almıyor artık.

11 Eylül sonrası vatandaşlık ve göçmen yasalarındaki değişiklikler, terörle mücadele yasalarındaki faşizan düzenlemeler, bunlara paralel olarak sosyal alandaki ayrıştırma ve dışlamaya yönelik devlet merkezli politikalar, Londra bombalamalarının hemen ardından güvenlik planlamalarının hayata geçirilmesi, kamuoyundaki terör paranoyasını canlı tutmak için belli aralıklarla uygulanan terör saldırısı senaryoları. Hepsi, yabancılardan kurtulmayı, onları dışlamayı hedeflemiyor mu?

İngiltere''de bunlar olurken Almanya''da Türk kökenli Federal Meclis üyeleri, Lale Akgün ve Ekin Deligöz Almanya''yı işte bu tehditten kurtarmak için çok önemli bir çözüm buldular. Bil am Sonntag gazetesi üzerinden Müslüman kadınlara başörtülerini çıkarma çağrısı yaptılar. Alman toplumuna uyumun önündeki en büyük engelin başörtüsü olduğu iddiasından hareket eden vekiller, Türk kadınının görüntüsünü değiştirilmesinden, Alman toplumu içinde asimile edilmesine kadar oldukça “ileri” düşüncelere sahip. Amaçlarının “uyum” olmadığı çok açık. Bugüne kadar Almanya''nın bile öneremediği bu orijinal “çözüm”ün, Avrupa''nın gözünde yeni kahramanlar üretmenin en etkili yolu olduğunun bilincindeler. Özellikle Deligöz, bu çıkışlarını sürdürürse, Batı''nın el üstünde tuttuğu bir isim haline gelebilir.

Deligöz''ün sözleri ile Alman milli marşının Türkçe okunmasına karşı çıkan, Alman ulusunun bütünlüğü adına söyledikleri Almanları bile şaşırtan, önerinin toplumu Almanyalaşmaktan uzaklaştırmayı hedeflediğini iddia edebilen FDP Yönetim Kurulu eski üyesi Mehmet Daimagüler''in davranışı arasında hiçbir fark yok. Uyum''u asimilasyon olarak algılayan, kendine yabancılaşan, kendisiyle birlikte ait olduğu topluluğu da dönüştürmeye çalışan bir kişi o. İngiltere''nin, ABD''nin ve bütün Avrupa''nın yapmak istediğini yapan kişi. İslam tehlikesine karşı alarma geçirilen dünyada bundan daha çok kâr getirici ne tür bir yatırım olabilir ki?

Böyle giderse o da Almanya''nın Ayan Hırsi Ali''si olacak. 1992''de Hollanda''ya iltica eden, İslam ve Müslümanlara karşı etkin bir mücadele içine giren, ödüllendirilip milletvekili yapılan ancak en sonunda utanç içinde Hollanda''dan kovulan, ABD''deki neoconlara yakınlığı ortaya çıkan Somalili Ayan Hırsi Ali''yi hatırlamamak mümkün mü?

İngiltere''deki tartışmalarla Almanya''dakileri birbirinden ayırmak mümkün değil. Kimin ne söylediği değil önemli olan. Batı''nın ve dünyanın nasıl bir ayrışma, tahammülsüzlük, çatışmaya doğru sürüklendiğini ve bu çatışmanın hangi güçlerce beslendiğini bilmektir... Ötekilerden kurtulmak için her türlü yöntemi deneyenler, bunu Deligöz ve Hırsi Ali gibileri üzerinden yürütüyor. Irak''ta mezhep çatışmasını kışkırtılırken Tunus''ta sokaktaki başörtülü kadınlara “suçüstü” hali yapılması ve bir daha başörtüsü takmayacaklarına dair imza alınması işte bu büyük ayrıştırma stratejisinin birer uzantısı değil mi?

17 yıl önce
Başörtüsü, Somalili Ayan ve Ekin Deligöz!
Cahiliye âdeti olarak “namus cinayetleri”
Gazete köşe yazarlığı ve ifade özgürlüğü
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm