|
İki fiyasko, bir itiraf!

Bağdat kuşatma altında. Sünni direnişçiler Genelde Şiilerin hakim olduğu Bağdat''a giden bütün yolları kesti. Bazı bölgelerde gıda sıkıntılarının başladığı, köylerde insanların birkaç haftadır karpuz ve ekmekten başka bir şey yemedikleri söyleniyor. Bu durum Şiilerle Sünniler arasında çok ciddi gerilimlerin habercisi. Ama en önemlisi ABD''nin Irak''ta kontrolü tamamen kaybettiğinin göstergesi. Son bir ayki gelişmeler sanıldığı gibi ABD''deki Kongre seçimleriyle sınırlı değil. Ülke tamamen Şii ve Sünni grupların elinde. Peki ABD ve İngiltere nerde? İkinci Vietnam sendromu boş bir kaygı olmayacak gibi. Artık Sünniler kadar Şiiler de ABD''yi istemiyor, çekilme takvimi istiyor. Ülke hızla bölünmeye gidiyor. ABD, Kuzey Irak''a yoğunlaşma planlarını hızlandırıyor.

Afganistan''da durum hiç de bundan farklı değil. Taliban bir çok bölgede kontrolü elinde tutuyor. Altı bölgede Taliban''la ABD ve NATO askerleri arasında çatışma var. Hava saldırılarının neden olduğu sivil kayıplar halkı Taliban saflarına itiyor. NATO direnişçilerle pazarlıklara bile başladı. Kış boyu sürmesi beklenen çatışmaların bahara nasıl bir Afganistan bırakacağı meçhul. Burasının da Üçüncü Vietnam olmayacağını kim garanti edebilir?

ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu ve Asya''da başlattıkları istila süreci karşı reaksiyonunu doğurdu. Bundan sonra Irak''ta da Afganistan''da da çok daha yoğun reaksiyon göreceğiz. Bu beklenen bir gelişmeydi ancak tek taraflı enformasyon ve zihin yönlendirmesi, dünyayı bu gerçeği öngörmekten mahrum etti.

ABD için bölgedeki kayıplar süreci başladı. Bölgesel refleks giderek güç kazanacak. Başarısızlıklar daha da artacak. Özellikle NATO''nun çok ciddi itibar kaybedeceği söyleniyor. İki fiyaskonun yanında, Washington için daha kötüsü de var. İslam dünyasına yönelik bütün kredisini kaybetti. Artık hiçbir girişimi, planı, projesi taraftar bulmayacak. Şüphe ve tereddütle karşılanacak. Bunu ben söylemiyorum.

CIA''nın Siyasal İslam Stratejik Analiz Programı Başkanı olan, Dış İlişkileri Konseyi üyesi ve terörle mücadele gibi kilit birimlerde 15 yıl görev yapan Dr. Emile A. Nakhleh, Harper''s dergisinin altı sorusuna verdiği cevaplarda çok önemli şeyler söylüyor.
adresinde Türkçesi yayınlanan söyleşideki şu analizlere birlikte bakalım:

“Hızlı bir şekilde çıkış stratejisi için yol bulmaya başlamalıyız. Irak''ta bir iç savaş var ve bizim varlığımız şiddete katkıda bulunmaktadır. Paratonere dönüştük, şiddeti azaltmıyoruz, artmasına katkıda bulunuyoruz. Irak mücahitleri harekete geçirdi. Bizim varlığımız onları cezbediyor. Oradan çıkmaya ihtiyacımız var. Irak''ın bölge için model olması düşüncesi de bence önemini yitirdi. Şimdi tek sorun şu: Irak, İran modelini mi yoksa Arap otoriterliğini mi izleyecek?. Aradan sadece üç yıl geçmesine rağmen, laik bir model talebinin ve demokratik bir Irak''ın unutulmasıdır. Bu Amerika''nın bölgede demokrasiyi yayma çabalarını gölgelemektedir.”

ABD-İslam dünyası ve terörle mücadele stratejisi için ise şu ifadeler kullanılıyor:

“İslam dünyasında bir iyi niyet neslini kaybettik. Resmi tumturaklı sözler hariç, demokratikleştirme ve Ortadoğu için reform programı artık kayboldu. Bu, Başkan''ın bölge için merkezileştirme politikasıydı ve şimdilerde kimse onun hakkında konuşmuyor. Biz tüm İslam dünyasında; demokrasi, temsili hükümet ve adalet konularında güvenilirliğimizi kaybettik. Herhangi bir karşılığı olmadan insanları (içerde) tutmak için yeni kurallar ve düzenlemeler tasarlıyoruz. İslam dünyası, “İnsan hakları hakkında konuşuyorsunuz, insanları yargılamadan içerde tutuyorsunuz” diyor. İslam dünyası, “terörle savaş” adı altında İslam ile savaş verdiğimiz görüşünde ve biz onları bu düşüncelerinden vazgeçiremedik. Guantanamo, Ebu Gureyb ve diğer işkencelerden dolayı; adalet, yasalara uyma, hukukun üstünlüğü düşüncelerimizi kaybettik. Ve bunlar Amerikan düşüncesinin kalbiydi. Bu çok ciddi bir durum ve ileriki yıllarda bunun tehlikeli neticeler doğuracağını görüyorum.”

Irak ve Afganistan''da sadece Iraklı direnişçiler ve Taliban savaşmıyor. ABD bu bölgeleri işgal ederken Taliban gibi semboller üzerinden aslında çok büyük bir dünya savaşını gizledi. Şimdi hem bölgesel reaksiyon harekete geçti hem de ABD karşıtı güçler, özellikle Asyalı güçler gücünü gsötermeye başladı. İki ülkedeki çatışmalar merkez güçlerin birbiriyle hesaplaşmasından başka bir şey değil. İşte Dördüncü Dünya savaşı dedikleri bu. Çok yakında bu büyük savaşı başka bölgelerde de izleyeceğiz. Geleceğin dünyası bu savaşın seyrine göre şekillenecek. Dünyanın nasıl kamplara bölünmüş olduğunu ancak o zaman farkedeceğiz.

17 yıl önce
İki fiyasko, bir itiraf!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı