|
Safavi Şiiliği"ne karşı Osmanlı Sünniliği mi?

Türkiye''nin Ortadoğu ve yakın çevresine yönelik açılımına, üslenmeye çalıştığı misyona ilişkin tartışmalar, kafaların ne kadar karışık olduğunu, varolan durumu okumaktan ne kadar uzak olduğu ortaya koymuyor mu?

Kaos, parçalanma ve tırmanan düşmanlıklar, dış müdahalelere karşı direnç merkezlerini hırpalarken, bölgenin derin tarihini yeniden günümüze taşıyor, birliktelik yerine çatışma örnekleriyle dolu eski düşmanlıkları canlandırıyor, kimlikler üzerinden yıkıcı siyaset üretiyor. Bugünün sorunlarına çözüm üretemeyenler, başkalarının hegemonik müdahalelerine direnme yolunu tercih etmeyenler zaaflarını, enerjilerini birbirine karşı tüketerek ortaya koyuyor.

Bazılarına göre Türkiye tarihsel yükselişini yaşıyor. Tek güç olarak öne çıkıyor. İran''ın güçlenmesi, karşısında Sünni dünyanın bir varlık gösterememesi, Türkiye''yi doğal olarak bölgenin liderliğine itiyor. Yeni bir Selçuklu ya da yeni bir Osmanlı yükselişinin ilk evreleri yaşanıyor. Kaostan çıkış için bir lider gerekli ve bu da Türkiye. Hem İran''ı dizginlemek hem de Sünni dünyayı toparlamak için tarih Türkiye''yi bu rolü islenmeye zorluyor. Bu bakışı ve bölgenin şu anki durumunu ile birlikte ele alalım.

ABD''nin Büyük Ortadoğu Projesi, Türkiye''de “Yeni Osmanlı Projesi” olarak tanıtıldı ve tartıştırıldı. ABD Büyükelçiliği''nde Türkiye''nin önde gelen aydınlarına “Yeni Osmanlıcılık” brifingleri verildi. Türkiye modeli üzerinden bir geniş Ortadoğu tanımı yapıldı. O zaman işgal dönemiydi. Tek taraflı işgal ve karşı direniş vardı. Şimdi bölge kendi içinde çatışıyor. Şiiler ve Sünniler arasında kalın duvarlar örülüyor. Tam bu sırada İran yeniden Safaviler olarak anılmaya başlıyor.

Bir yanda “Yeni Osmanlı” harekatı, diğer yanda “yeni Safaviler”in dizginlenmesi. Safavi Şiiliği''ne karşı Osmanlı Sünniliği. İran-S. Arabistan arasında, Irak''ta kanlı bir savaşa dönüştürülen nüfuz mücadelesinin arasında sıyrılıp çıkacak bir Türkiye. Fatih ile Uzun Hasan ya da Yavuz Sultan Selim''le Şah İsmail arasındaki mücadele yeniden mi başlatılacak?

Safavi Şiiliği-Suudi Vahhabiliği arasındaki çatışmasına karşı Osmanlı Sünniliği, neden bir model olmasın? Türkiye neden bu model üzerinden sıyrılıp çıkmasın? Neden bölgeyi toparlayıcı güç olmasın? Belki yakın bir gelecekte İstanbul''un ortasına Vatikan benzeri bir Hilafet bölgesi kurarlar. Neden olmasın!

Böyle düşünenlere göre Osmanlı Sünniliği-Safavi Şiiliği ya da Yeni Osmanlılar-yeni Safaviler gibi iki ayrı dünya oluşacak. Elbette yeni Fatihler yeni Yavuzlar gerekecek. Yeni Şah İsmailler… Ahmedinicad Şah İsmail, Tayip Erdoğan da Yavuz olacak…

Bölge için bulduğumuz en ciddi formül bu mu? Ya da bu kimlerin tezi? Türkiye''nin gücünü abartmak, ona hayali misyonlar yüklemek ne kadar sağlıksızsa, onu yok farzetmek, ABD''nin yüklediği misyonla sınırlamak da o kadar sağlıksız. Bu doğru. Ancak Batı''nın hegemonya için işgaller dışında en etkili politikası, Ortadoğu''da onlarca yıl sürecek mezhep savaşları olduğunu belirtelim. 1618''de başlayıp 1648''e kadar devam eden Avrupa''daki Otuz Yıl Savaşları''na benzer bir senaryo bu.

Türkiye''de her olay böyle yüzeysel algılanır. Ya bir anda gaza geliriz ya da her şeyi yanlış anlarız. Hürriyet gazetesinin (Cumartesi 16-12-2006) günkü manşeti işte bu sığlığın örneklerinden biri. İstanbul''da düzenlenen Sünni Liderler Toplantısı''na Taliban''ın katılıp katılmadığını sorgulayan gazete, iddiasını benim Cuma günkü “Cennet Krallığı ve Yeryüzü Cenneti” başlıklı yazımla desteklemiş. Ama şunu görmemiş. Toplantı Türkiye için büyük bir yanlışsa, ABD bir yıldır bu Sünni liderlerle pazarlık yapıyor. İki yıldır Taliban''la pazarlık yapıyor. Bu da mı büyük bir çarpıklık. Elbette hayır. Bu işler böyle yürür. Haberdeki, “ABD kızdı” yaklaşımının gerçekle ilgisi yok. ABD zaten bu işin öncüsü.

İdeolojik, ekstrem bakış açısı bu olmalı. Uluslararası politikada İran kadar bile pragmatik olamamanın örneğidir bu. Ya da gelişmeleri okuyamamanın.

İşte böyle bir Türkiye''de Ortadoğu''nun ve dünyanın geleceğine yönelik öngörülerimiz de bu sığlıkla şekilleniyor. Osmanlı-Safavi örneklerinden olduğu gibi. Ya gaza geliyoruz ya da kendimizi hiçbir şey zannediyoruz. Ya başkalarının projelerini kendimize malediyoruz ya da hiçbir şey söyleyemiyoruz. Ya tarihle şahlanıyoruz ya da emanet zihinlerle kendimize gelecek arıyoruz.

Biraz kendimize gelsek!

17 yıl önce
Safavi Şiiliği"ne karşı Osmanlı Sünniliği mi?
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…