|
Soykırım ve paylaşım: Ermeniler kimin umurunda!

Fransa Parlamentosu, “soykırımı inkar” yasasını onayladı. Artık bilimsel amaçla dahi olsa, Ermeni soykırımı tezini inkar, cezai müeyyide ile karşılanacak. Türkiye, “soykırım bir söylenti, yalan, dolayısıyla böyle bir yasa çıkmamalı” demenin ötesinde hiçbir caydırıcı adım atamadı.

Bu haliyle atamaz da... Çünkü durduğu yer sağlam değil. Kendi ayakları üzerinde durmaktan çok başkalarının desteğiyle bir gelecek kurmaya çalışan bir ülke. Dış politikası, bölgesel politikaları hep başka güçlere emanet edildi bu ülkenin. Soğuk Savaş boyunca ABD ve İngiltere''ye emanet edildi. Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu''ya bakışımızın nasıl olacağına hep onlar karar verdi. Şimdi farklı mı? Yeni bir dünya kuruluyor, Türkiye''nin kaderi Washington, Londra ve Brüksel belirliyor.

Son on yılda, Türkiye''nin iç politikasındaki gelişmelere dikkatle bakalım. Nerelerle, hangi ülkelerin bölgesel politikalarıyla ne tür bağlantı içinde olduğunu aynen göreceğiz. Kürt meselesi de, Ermeni meselesi de Türkiye''nin inisiyatif alanından çıkmıştır. Tabii Kürtlerin ve Ermenilerin de…

Ermeniler Fransa''nın umurunda bile değil. Tıpkı Kürtlerin ABD''in umurunda olmadığı gibi. Onlar, bu güçlerin bölgesel hedefleri için sadece birer araç, gerekçe olarak kullanılıyor. Bu, 1915 tarihinde de böyleydi, şimdi de böyle. Ermeni tehcirini hazırlayan şartları düşünelim: Rusya için, Fransa için, İngiltere için Ermeni meselesi ne anlam içeriyordu? Osmanlı''yı haritadan silmeyi ve bu toprakların paylaşımını sağlamayı. Şimdi ne anlam içeriyor? Jaques Chirac''ın Erivan şovunun arkasında ne var? Aynı şeyler var... Aradan yüz yıl geçti, hiçbir şey değişmedi. Güç mücadelesi, nüfuz alanı oluşturma çabası, ganimet paylaşımı, “malzeme” olarak kullanılan unsurlar…

Nuray Mert, dünkü (11-10-2006) yazısında çok iyi özetlemiş: “Bu Fransızlar, Türkler ve Ermeniler arası bir hesaplaşma değil. Fransa''nın AB içindeki iktidar mücadelesiyle, Batı emperyalizminin kendi içindeki iktidar mücadeleleri ve tüm dünyada giriştiği yeni kuşatma harekatıyla ilgili bir mesele. Ve nihayet Batı''nın zenginler kulübüne arkadan girmeye çalışan bir bölge gücü olan Türkiye ile ilişkilerine dair bir mesele. Ne akıl tutulması? Akıl tutulması bunlardan habersiz olmak.” Bir vizyon sorunu var ortada. Fransa''nın ısrarının arkasında yatan sebebi ortaya çıkaracak, Türkiye''nin karşı koyamamasının sebeplerini analiz edecek, 21. yüzyıla dönük yeni dünya tasarımının bölgede ne tür değişimleri tetiklediğini algılayacak bir vizyon..

“Medeniyetler barışı” tekerlemesini bir kenara bırakıp, aslında çatışma üzerine bir dünyanın şekillendiğini görmemiz gerekiyor artık.

Azeri petrolü ve Ermeni tehciri

Jack Manueilan, Ermeni sürgünü ile Bakü petrolleri arasında da ilginç bağlantılar kuruyor. Yazar, İspanya''dan kaçan Yahudilere kucak açan Osmanlı''nın dört yüz yıl sonra bu kişiler tarafından yıkılmasına dikkat çekiyor ve şöyle diyor: “Zaferlerini imparatorluk içindeki Hristiyanları öldürerek kutladılar. Ermenileri, Rumları ve Asurlu/Aramileri.”

“İmparatorluğun başkenti İstanbul''da 10 binden az Yahudi yaşıyordu. Hristiyan nüfus ise 200 bin civarındaydı. Ticaret ve finans Hristiyanların kontrolündeydi. Yahudilerle Hristiyanlar arasında yüzyıllardır süren yoğun bir rekabet vardı. Yahudiler kaybeden, Hristiyanlar ise kazanan taraftaydı. Çünkü, birkaçı hariç, sultanlar Hristiyanlar''a destek veriyordu. Yahudiler siyasi gücü ele alınca Hristiyanları tasfiye ettiler...”

Yazarın Ermeni sürgünüyle ilgili ikinci iddiası ise, Clifford Shack tarafından yazılan “The Armenian & Jewish Genocide Project: Eliminating Ethnic Conflict Along the Oil Route From Baku to the Suez Canal Region” adlı makaleye dayanıyor. İddia şu: 1880''de Rothschild ailesinin Fransa kolu Bakü petrolleri üzerinde inisiyatifi ele geçirdi. Petrolü İstanbul ve Marmara boğazlarından dünya ulaştırmak için Bakü''den Batum''a demiryolu hattı döşendi. (Bu hat yeniden açılıyor) Bölgenin etnik sorunlardan arınması gerekiyordu. Türkler, Azeriler ve Kürtler hakim unsurlardı. Hristiyan Ermenilerin tehciri ile sorun çözülmek istendi.

Petrol ilk kez 20. yüzyılda dünya siyasetini ele geçirdi. 1. Dünya Savaşı sonrası yaşanan Ermeni sürgünü Bakü petrollerini güvenceye aldı. Ortadoğu/Mezopotamya petrolleri İngilizlerin kontrolüne geçti. İkinci Dünya Savaşı sonrası Yahudiler Avrupa''dan sürüldü ve İsrail ile bölge petrolleri güvenceye alındı.

Shack; “Tarih bize Ermeni sürgününü Türklerin yaptığını söylüyor. Ama yakından bakanlar Türklerin bunu kendilerinden çok Fransa için yaptıklarını görecektir” diyor ve Fransa, Napolyon, Rothschild ailesi, Theodor Hertzl arasındaki ilişkilere dikkat çekiyor.

18 years ago
Soykırım ve paylaşım: Ermeniler kimin umurunda!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset