|
İlk hamle TÜSİAD ve medyadan başlamıştı

Kusura bakmayın, ama yine aynı konuyu yazacağım. Rahmetli Turgut Özal ve ekibi Türkiye için ayrı bir önem taşıyordu. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu''nun şaibeli kaza sonrası ölümü üzerine yazdığım yazıyı hatırlıyorum: ''Türkiye bir direğini kaybetti'' demiştim. O direk ki, bir bina düşünün, ortada görülmeyen ama binanın yükünü taşıyan bir direkti.

Acaba Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bu kazaya kurban gitmeseydi derin devlet bu kadar rahat at koşturabilir miydi? MHP''nin CHP''den bile daha sola kayarak seçmenini hoşgörü ve barış noktasında hüsrana uğratabilir miydi? (Bence şartları en uygun olmasına rağmen gerilim politikası ile referandumda tek kaybeden MHP oldu.)

Rahmetli Turgut Özal Türkiye''nin temel yapısını değiştirmişti. Altyapı yatırımları imkânsızlıkları başarıyordu. Enflasyon vergisi ile inanılmaz eğitim, ulaşım, iletişim yatırımları yapılmıştı. Türkiye bu yatırımların meyvesini 90''lı yılarda yavaş yavaş yemeye başlayacaktı.

Evet, tam da bu altyapı yatırımlarının meyveleri ortaya çıkacakken tam tersi adımlar geldi. Erken emeklilik, kamu ve özel bankaların soyulması gibi devletten paralı zenginlerimize tefeci faizine varan rant aktarımları başlatıldı.

Ama bu yola 91 seçimlerinin ardından patlak veren 94 krizi ile başlanmadı.

Dikkat ederseniz ilk adım Cem Boyner Başkanlığındaki TÜSİAD''ın Tansu Çiller''e hazırlattığı raporda vardı. ''Türkiye batıyor'' denilen raporu hazırlayan aslında Türkiye''yi batırmıştı ama çok sonra anladık bunu. İlk fitil TÜSİAD tarafından ateşlenmişti.

Ardından medya devreye girdi. ANAP lideri Başbakan Yıldırım Akbulut hakkında ülkedeki rekor büyümeye rağmen inanılmaz fıkralar yayınlanıyordu. Aşağılayıcı, küçük düşürücü bir kampanya nerden ve nasıl başlatıldığı bilinmez şekilde alevleniyordu.

Ve Semra Özal destekli Mesut Yılmaz ANAP liderliğini ele aldı. Ardından seçimlerde ülkeyi Demirel''e terk etti.

Ve

Ülke

batmaya başladı.

Karşı adımlar, düşünceler projelendiriliyordu. Özal bu bataklığa dur demek için yeniden program yapıyor/hazırlatıyordu. Türkiye''yi bataklığa düşmekten kurtaracak bu yeni yapılanmanın baş mimarı, Özal''ın en büyük yardımcısı da Rahmetli Adnan Kahveciydi.

Terör ve ekonomi içi içe geçmişti. Yeni bir program, yeni bir yol haritası hazırlanıyordu. Her şey Adnan Kahveci''nin çantasındaydı. Kardeşi Kenan Kahveci o çantanın kaza sonrası kaybolduğunu söylüyor. Son döneme ait hiçbir çalışmaya ulaşamamışlar.

15 Haziran 2010 günü “93 Ölümleri” başlığı ile bu döneme ilişkin ölümleri-kazaları ve cinayetlerin ekonomik gerekçesini yazmaya çalıştım. Ama sonradan bu alanda deneyimli gazetecilerin haberleri de gelmeye başlayınca adeta şaşakaldım. Meğer TÜSİAD raporu sonrası, medya hareketi ile başlayan dönemde ne kadar da çok derin devlet cinayeti yaşamışız...

Bugün bu medyadan yine söndürücü, kapatıcı yazıların gelmesine şaşmam mı lazım? Mesela Milliyet''te Taha Akyol 06 Ekim günkü yazısında Adnan Kahveci''nin bu kazası hakkında “toplumca kapıldığımız genel paranoyanın ''semptomları'' olarak görüyorum” diyordu.

SABAH gazetesini kutluyorum. Hiç inanmadığım, Türkiye içinden değil işin ucunun Türkiye dışına bile taştığı bir süreç yaşandığına inandığım o yılları aydınlatmaya çalıştıkları için.

Acaba bu kadar tesadüfî ölümler bugün niye yaşanmıyor dersiniz?

14 yıl önce
İlk hamle TÜSİAD ve medyadan başlamıştı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset