|
* Baş döndürücü, zihin karıştırıcı, hoyrat bir yeni dünya oluşuyor. * İki dünya savaşından daha sarsıcı değişim: Bilgide küreselleşme, bilinçte yerelleşme… * Bir “Türkiye siyasi dili”, bir “Türkiye duruşu” var. Ülkemizin her girişimi tek bir mücadeledir! * Libya’da ateşkes uygulanmaz. BAE’li Muhammed b. Zaid’i durdurmak terörle mücadeledir.
L
ibya’da olanla Suriye’de
yaşananları birbirinden
bağımsız
düşünemeyiz.
Mısır’da
demokrasi ve halk iradesinin cezalandırılması,
darbe
yapılmasıyla
Libya’nın parçalanması
planlarını birbirinden ayıramayız.
Irak’ı
sarsan gösterilerle
Lübnan’daki protesto
gösterilerini birbirinden bağımsız göremeyiz.
Libya merkezli gelişmelerle,
Suriye’nin kuzeyinde
yapılmak istenenle
Doğu Akdeniz
’de başlayıp Akdeniz’in geneline yayılan güç mücadelesini birbirinden koparamayız.
İÇERİDE DE DIŞARIDA DA AYNI ORTAKLIK KURULMUŞ
PKK’nın on yıllardır Türkiye içinde yürüttüğü kanlı saldırıla
rla, Suriye’nin kuzeyindeki
harita planlarını
, ABD ve bölge ülkelerinin burada bir
terör örgütüne silah yığınağ
ı yapmasını,
Türkiye’nin bölgeye yönelik üç kritik müdahalesini Libya ve Suriye’den bağımsız algılayamayız
.
Türkiye’de
“muhalefet”in bütün siyasi kimliklerden uzaklaştırılıp
yeni bir kimlikle, tam da coğrafya genelinde
Türkiye karşıtı cephe ile ortak bir “dil”e dönüştürülmesi
ni yukarıda dikkat çektiğim konulardan bağımsız düşünemeyiz.
TÜRKİYE ÜÇ DENİZDE DE OLACAK.. EĞER BU GÜCÜ İNŞA EDEMEZSEK ANADOLU’DAN VE TARİHTEN SİLİNİRİZ
Türkiye’nin Kızıldeniz’den Basra Körfezi’ne, Hazar’dan Adriyatik’e, Karadeniz’den Ege ve Akdeniz’e
çok geniş anlamda
savunma kalkanları
inşa etmesini coğrafyanın tamamını hedef alan büyük istila dalgasından koparıp anlayamayız.
“Ne işimiz var Suriye’de”
,
“Ne işimiz var Somali’de”
,
“Ne işimiz var Libya’da”
,
“Ne işimiz var Akdeniz’de
” söz ve tavırlarıyla,
21. yüzyılda Anadolu’yu koruyamayız
, güçlü Türkiye inşa edemeyiz.
Anadolu’yu koruyamazsak coğrafyadan silinir, güçlü bir Türkiye inşa edemezsek tarihin de dışına itilir
, Selçukludan bugüne kadar süren yüzyılların sonunu getiririz.
BÜTÜN BUNLAR “TEK BİR MÜCADELE”DİR..
Türkiye’nin askeri alanda, güvenlik alanında, ekonomik alanda, siyasi/diplomatik alanda
yürüttüğü büyük mücadele,
tek bir mücadele
dir ve bir gelecek inşasıdır. Bir
satrançtır
, bir güç haritası çabasıdır.
En büyük siyasi krizlerden en tehlikeli askeri operasyonlara
, ekonomik olarak ayakta durmaktan
sıradan diplomatik masalara
, siyasi
sistemi dönüştürmeden
bölgesel
ortaklıklara
, düşmanlıklardan dostluklara kadar bu bir bütündür.
ÜLKELERİ KORUYACAK DUVARLAR, ‘TANIMLANMIŞ’ İTTİFAKLAR YOK. KENDİ MÜCADELEN KADAR VARSIN!
Artık
küresel sistem yok
. Artık çokuluslu
sözleşmelerin, kurum ve kuruluşların etkisi yok
. Dengeye oturmuş, ortaklık ve düşmanlıkların
kalın çizgilerle
çizildiği bir dünya yok.
Artık
milletleri, ülkeleri güven altında tutacak “tanımlanmış” ittifaklar yok
. Aşırılıkları, kontrolsüzlükleri durduracak, dengeleyecek hiçbir mekanizma yok.
Güç haritalarının da, siyasi haritaların da zayıfladığı,
güce ayarlı bir dünya
şekilleniyor.
“Eskilerin masalları”
haline gelen
“barış ve özgürlük
” söylemlerinin inşa edici,
koruyucu duvarları
yok.
BAŞ DÖNDÜRÜCÜ, ZİHİN KARIŞTIRICI, HOYRAT BİR DÜNYA..
Son derece karmaşık, son derece baş döndürücü, son derece akıl karıştırıcı
, son derece
kırılgan ve hoyrat bir dünya
var. Bundan sonra hiçbir ülke, ulusal sınırları içinde güvende olamayacak.
Artık bütün
ülkeler, milletler iddialarıyla, arayışlarıyla, güç hesaplarıyla
mücadele verecek.
Coğrafyamızı bir bütün olarak algılamazsa
k, küresel alanda yaşananları bir karmaşık güçler hesaplaşması olarak
bütünleştiremezsek
, iddialarımızı öne çıkarıp güç inşa etme yolunda hızlanmazsak,
siyasi dilimizi, güvenlik dilimizi buna göre dönüştürmezsek
, 21. yüzyılın kaybedeni oluruz.

Sadece Türkiye için değil, bütün ülkeler için bu böyledir.

İKİ DÜNYA SAVAŞINDAN DAHA SARSICI DEĞİŞİM: BİLGİDE KÜRESELLEŞME, BİLİNÇTE YERELLEŞME…
Birinci ve ikinci dünya savaşlarından çok daha sarsıcı
bir değişim geliyor.
Teknolojinin, iletişimin, güç algısının hızla dönüştüğü, bilgide küreselleşmenin, bilinçte yerelleşmenin yaşandığı, zihinsel sınırların kapandığı ama güvenlik kaygılarının tehlikeli hale geldiği bir dünya bu
.
Coğrafya,
vatanseverlik
, siyasi ve kültürel kimlik yeniden öne çıkarken, acımasız bir saldırganlığın kol gezdiği,
kaynaklar üzerinde talanın milletleri imha edebilecek ölçekte tehlikeli hale geldiği
bir dünya.
Bu dönemin sonrasında oluşacak sistem
ya da sistemsizlik
hiçbir şekilde iki dünya savaşı sonrasına benzemeyecek
. Dolayısıyla bütün milletler bu tehlikeli tarih aralığından
nasıl sağ salim çıkabileceğinin hesapları
nı yapmakla meşgul.
Her güç ve millet,
“nasıl bir yarın kurulacak”
, anlamaya, öngörmeye çalışıyor. Bunu yaparken de, büyük bir
telâşla
, kendini güvenceye alacak tedbirleri almaya çalışıyor.
BİRKAÇ YIL ÖNCE BİZİ İÇERİDE VURUYORLARDI. BAĞNAZLIKLARA RAĞMEN EN ETKİLİ GÜÇ OLABİLDİK.
“Ne işimiz var orada”
diyenlerin,
bugünün ve yarının dünyasını
, Türkiye’nin bu yeni dünyaya hazırlığını
zerre kadar anladığını
sanmıyorum.
Türkiye,
içeride bazı çevrelerin bağnazlıklarına
, uzaktan kumanda pozisyon alışlarına,
ezberlerle toplumsal körlük
oluşturanlara rağmen, bu alanda.
Birçok ülkeden çok daha etkili
bir mücadele yürütüyor. Şu ana kadar da oldukça başarılı.

Başarılı oldu, daha da olacak.

Birkaç yıl önce sınırlarından, içeriden saldırıya uğrayan, imha planlarına maruz kalan Türkiye
, sadece birkaç yıl içinde bütün bölgesinde
en etkili güç
haline geldi.
BİR “TÜRKİYE SİYASİ DİLİ”, VE BİR “TÜRKİYE DURUŞU”… BİZ YENİ DÜNYAYI KURDUK!
Bu yönüyle, bazı
merkez Avrupa ülkeleri tarafından bile kıskanılıyor
, bu açık. Coğrafyanın tamamına yayılmış bir
“Türkiye siyasi dili”
,
“Türkiye duruşu”
en etkili güçtür ve biz şu an böyle bir durumdayız.
Her ne olursa olsun, yarının dünyasında merkez ülkelerden biri, yarının coğrafyasında ise
ana aktör
Türkiye olacaktır.
Biz bu yeni dünyayı okuduk
, geleceğin kapılarını araladık. Bunu zamanla “içeridekiler” de anlayacak.
Eski cümlelerin, eski bakışların
, eski Türkiye ve dünya algısı ve ezberlerin bozulduğu bir tarih dönemi bu. Ve Türkiye, bütün dünyaya yeni sözler söylüyor. Bu yüzden, coğrafyanın neresinde bir adım atılsa, hangi masa kurulsa hepsini bir bütün olarak okumalıyız. Hepsi birbirini tamamlıyor.
Büyük bir yürüyüş bu
, tarihin dönüşü..

Coğrafyanın tamamında da, dünyanın merkezinde de olacağız.

LİBYA’DA ATEŞKES UYGULANAMAZ. BAE’Lİ MUHAMMED B. ZAİD’İ DURDURMAK TERÖRLE MÜCADELEDİR.
NOT
: Berlin’de yapılan
Libya Konferansı
’nda alınan ateşkes kararının
başarılı olacağını sanmıyorum
.
Birincisi
; son otuz yıldır,
AB ülkelerin olduğu hiçbir masadan barış çıkmamıştır
. Onlar ne kadar işin içindeyse, çözüm de o kadar uzak olacaktır.
İkincisi
:
BAE Veliahtı Muhammed bin Zaid gibi bir terör baronu varken
, Hafter gibi bir
terör örgütü lideri
varken,
Fransa
varken,
Sisi
varken, onların
Türkiye ile hesaplaşması
varken Libya’da ancak güçle bir yere varılır.
BAE’li terör baronu mutlaka durdurulmalı. Yoksa Libya dâhil, hiçbir bölge ülkesinde barış ve huzur olmayacak.
PKK’ya, DEAŞ’a yüklenen misyon şimdi bu adama yüklendi
.
Onu durdurmak bir terörle mücadeledir
.
#Libya
#Türkiye
#BAE
#PKK
#DEAŞ
4 yıl önce
* Baş döndürücü, zihin karıştırıcı, hoyrat bir yeni dünya oluşuyor. * İki dünya savaşından daha sarsıcı değişim: Bilgide küreselleşme, bilinçte yerelleşme… * Bir “Türkiye siyasi dili”, bir “Türkiye duruşu” var. Ülkemizin her girişimi tek bir mücadeledir! * Libya’da ateşkes uygulanmaz. BAE’li Muhammed b. Zaid’i durdurmak terörle mücadeledir.
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset