|
"Bloklar savaşı" ve Türkiye"nin yeri

ABD''nin füze kalkanı projesiyle dünyayı yeniden silahlanma yarışına sürüklediği, Avrupa Birliği''nin –Fransa ve Almanya''nın– ısrarla üzerinde durduğu Avrupa Acil Müdahale Gücü ile "Süper Avrupa" düşünün en önemli projesini hayata geçirmeye çalıştığı, ABD ile AB''nin NATO-Avrupa Ordusu''nun görev dağılımı konusunda kıyasıya pazarlıkların sürdüğü bugünlerde Rusya ve Çin de boş durmadı ve kendi güvenlik teşkilatlarını kurdu.

Budapeşte''de yapılan NATO ve AB dışişleri bakanları toplantısı, Brüksel''de yapılan NATO liderler zirvesi ve son olarak dün Göteborg''da başlayan AB liderler zirvesi, ABD ile Avrupa arasında küresel güvenlik, AB''nin genişlemesi, NATO ve Avrupa Gücü arasındaki görev paylaşımı konularında yoğun pazarlıklara sahne oldu. Amerika ve Avrupa arasındaki pazarlıkların dışında kalan, ABD''nin global güvenlik politikalarından ciddi biçimde rahatsızlık duyan Rusya ve Çin ise, "bloklar savaşı"nda üçüncü bir güç olarak ortaya çıktı ve bir nevi yeni Warşova Paktı''nın kuruluşunu ilan ettiler.

Rusya ve Çin''in "Warşova Paktı"

Moskova ve Pekin, Orta Asya ülkelerini kontrolleri altına alarak oluşturdukları "Şanghay Beşlisi" oluşumu, Özbekistan''ın da katılımıyla, Çin''in Şanghay kentinde liderler düzeyinde toplandı ve "oluşumun" artık "Bölgesel Güvenlik Örgütü"ne dönüştürüldüğü deklare edildi.

"Şanghay İşbirliği Örgütü" adını alan örgütün kuruluş bildirgesi de altı ülke liderleri tarafından imzalandı. Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan devlet başkanları, bildirgenin yanı sıra, Doğu Türkistan''da olduğu gibi bağımsızlık hareketleri ve Özbekistan''da olduğu gibi "İslami hareketler"le mücadele için de bir anlaşma imzaladılar.

Liderlerin önceki gün ve dün Şanghay''da yaptıkları anlaşmalar, hem Orta Asya''nın tamamen Rusya ve Çin hegemonyasına girdiğinin hem de ABD ve Avrupa dışında yeni bir güç dengesinin oluştuğunun ilanıydı.

Moskova ve Pekin''in, Orta Asya''yı kontrol altında tutmak ve her iki ülkenin çıkarlarını tehdit eden İslami canlanmanın bölgedeki gücünü kırmak için kurdukları Şanghay Beşlisi, yeni haliyle ABD''nin küresel hegemonyasına ve tek kutuplu dünya projesine karşı yeni bir "blok"a dönüştü.

İslam''a karşı Rus-Çin cephesi

Zirvede Rusya lideri Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin ABD''nin füze kalkanı projesine karşı olduklarına dair ortak açıklama yaptılar. "Sovyetler''in Orta Asya''dan çekilmesi bölgede bir otorite boşluğu ortaya çıkardı" diyen Putin bu boşluğu İslami hareketlerin doldurduğunu söyledi. İki günlük zirvenin en önemli gündemi Afganistan, Tacikistan ve Özbekistan''daki İslami canlanmanın nasıl yok edileceği konusu oldu.

Şanghay Beşlisi''nin savunma bakanları 18 Nisan''da Bişkek''te, dışişleri bakanları ise İstanbul''da yapılan "Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi"nden bir gün sonra Moskova''da yaptığı toplantılarda "İslam''la savaş" için yeni anlaşmalar yapmışlardı. Bu görüşmelerde Kırgızistan ve Tacikistan''ın Rusya ve Çin tarafından silahlandırılması ve İslami hareketlere karşı ortak askeri harekat düzenlenmesi kararlaştırılmıştı.

Oluşumun içinde yer almayan, İstanbul''daki zirveye de katılmayan, Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov ise, 4 Mayıs''ta Moskova''ya gitmiş, Putin''le yaptığı görüşme sonrasında, "Rusya''nın Orta Asya''daki çıkarlarını tanıyoruz. Rusya bizim stratejik ortağımız" şeklindeki ifadeler kullanmıştı. Moskova''daki bu görüşmeler Özbekistan''ın da oluşuma katılmasını sağladı.

Türkiye''nin zemini kayıyor

Türkiye ise her üç denge arasında son derece kararsız politikalarla bir oraya bir buraya sürükleniyor. Son ekonomik krizden sonra sağladığı kredilerle ABD ve AB karşısında savunmasız durumda kalan ve hiç bir tavize direnme gücü kalmayan Türkiye, bir taraftan ABD''nin Rusya ve Çin''e karşı geliştirdiği füze kalkanı projesinde ağırlıklı rol almaya çalışırken, diğer taraftan Rusya ve Çin ile ilişkilerini güçlendirme telaşında. Avrupa Ordusu''nun karar mekanizmasından dışlanan, böylece AB''nin geleceğinde kendisine yer olmadığını anlayan, Rum Kesimi''nin AB''ye tam üye olmasıyla da Kıbrıs konusunda tezlerini büyük oranda kaybedecek olan Türkiye, Avrupa Ordusu konusunda aynı zamanda "ABD''nin satışı" ile karşı karşıya.

ABD ve AB cephesinden gelen her tazyik Ankara''yı Moskova ve Pekin''e daha da yaklaştırıyor. Kuzey Irak''ta yeni bir ABD baskısına cevap üretmeye çalışan Ankara, Rusya ve Çin''e "rüşvetler dağıtarak" durumunu kurtarmaya çalışıyor.

Rusya''ya "enerji tekeli" sağlayan ve Kafkaslar''la Orta Asya''daki "nüfuz" iddialarından vazgeçen Ankara, Çin''e de "Doğu Türkistan''ı hibe etti." Ankara ile Pekin arasında askeri ve güvenlik eksenli ilişkiler ciddi anlamda güçleniyor. Ankara hızla Batı ile Rusya-Çin arasında bir tercihe sürükleniyor. ABD ve AB cephesinden gelen baskılar artarsa Türkiye kendini bir anda Rusya ve Çin''in insafına terkedilmiş bir halde bulabilir. O zaman ne demokrasi, ne insan hakları ve hürriyetleri ne de dini ve siyasi hakları dile getirmeye kimsenin cesaret edemeyeceği bir Türkiye''de yaşıyor olacağız

23 yıl önce
"Bloklar savaşı" ve Türkiye"nin yeri
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’