|
1128: Öğrenciler! Onların derslerine girmeyin!
Türkiye
saldırı
altında.
Entelektüel terör
üzerinden,
PKK/PYD
terörü üzerinden,
IŞİD
üzerinden saldırı altında. İçeriden terör ve
“iç işgalciler”
üzerinden dize getirilmek istenirken, dışarıdan bir çevrelenme tehdidi altında.


Dikkat edin, entelektüel terör safında yer alanlar hala Türkiye'yi

Batı'ya şikayet etmeye

, o başkentler ve kurumlar üzerinden ülkeye ayar vermeye çalışırken, PKK meselesi

terör olmaktan çıkıp bir işgal, bir bölgesel projenin parçası

dönüşmüştür. Coğrafya hesaplarının,

harita taslaklarının

bir aracı haline gelmiştir.



Bu ikisi arasında

müthiş bir dayanışma

vardır. Oldukça koordineli bir

terör pazarlaması

bu çevreler üzerinden servis edilmektedir.

“Barış”

,

“çözüm”

gibi ifadelerin arkasına gizlenen, terörün önünü açan, terörle mücadeleyi

sekteye

uğratmayı amaçlayan, devletle

hesaplaşmaya

ayarlı ama sonunda ülkeyi

paramparça

edecek bir

zihinsel operasyon

ürütülmektedir.



Adam olanlar, omurgalı olanlar saygı görecek


PKK'ya arka çıkan

, teröre açık destek veren, ülkeye ve millete nefretin bir göstergesi olan o bildiriye imza atan

bin 128 kişi

nin yaptığı da işte bu operasyondur.

Hiç kimse, bu milletin hassasiyetlerini, değerlerini, anlama kabiliyetini küçümsemesin

. Hiç kimse bu tartışma üzerinden eski alışkanlıklarıyla harekete geçip bunları

aklamaya

çalışmasın.



Hiç kimse, öyle

tepeden, süslü cümlelerle akil adam pozu alması

n ve akıl hocalığına soyunmasın. Çünkü

millet, ülke söz konusu olduğunda entelektüel şovun hiçbir anlamı yokt

ur.



Bu durumda sadece ve sadece

omurgalı

olanlar, zorluklara göğüs gerenler,

sağlam duranlar

, ülkesinin ve milletinin yanında saf tutanlar

adamdır,

onlar

saygıya layıktır

. Artık öyle bir yere geldik ki, coğrafyamızda yeni haritalar çizilirken, bize

yeni Türkiye haritası

dayatılırken bu aydın

zırvalarıyla, konforlu cümleleriyle

, hiçbir sorumluluk duygusu olmayan söylemlerle vakit geçirecek değiliz.



Elleri kanamaz, yürekleri sızlamaz


Onlar

otuz yıldır

aynı cümleleri kullanıyorlar. Hep konuştular, yazdılar,

el üstünde

tutuldular, saygı gördüler. Bugünlerde aslında saygı duyulacak hiçbir şey olmadıklarını farkediyoruz.

Elleri kanamaz, yürekleri sızlamaz, kafa konforları bozulmaz, dokunulmazlıklarına halel gelmez

, ne olursa olsun

içi boş süslü cümleler

le yine yolunu bulurlar.

Ölen ölür, ağlayan ağlar, memleketin derdi onların semtine bile uğramaz

.



Ama tepeden bakarlar,

siyasi iktidara pozisyon biçerler

,

millete ayar verirler

. Onların ülke diye, memleket diye bir dertleri hiç olmamıştır. Bakmayın

“Aman ha ülke kötüye gidiyor” dediklerine, dertleri ülke değil kendileridir.

Buradan bile malzeme çıkarırlar, kendilerine pay ayırırlar.



Artık aydın olmak o kadar 'ucuz' değil


Ama

artık o konfor yok, olmayacak, olmamalı

.

Artık bedel ödeyenler söz de söyleyecek

. Bedel ödeyenler karar da verecek. Ve bedel ödeme dönemine girdik. Herkes ülkesini, milletini, insanlarını, şehirlerini seviyorsa, bu sevginin bedelini ödeyecek. Birileri bedel ödeyip, birileri can verip onların bu canlar üzerinden

“piyasa”

yapmalarının hesabı sorulacak.



Aydın olmak

onurlu

olmaktır. Aydın olmak ülkesini milletini

küçümsemek

, onlara tepeden bakmak, ülkesini dünyaya

şikayet

etmek, oralardan payeler kapmak değildir.

Artık aydın olmak bu ülkede “ucuz” değildir

. Devletle hesaplaşma, onu eleştirme adına millet düşmanlığı yapmak, iç işgalcilere ve dışarıdan çevreleme yapanlara malzeme üretmek değildir. Aydın olmak bir terör örgütüne arka çıkmak değildir. Bu hastalıklı bir düşüncedir.



Öğrenciler! Onların
derslerine girmeyin!


Buradan ülkesine ve milletine bağlı

üniversite öğrencilerine bir çağrı yapmak istiyorum

:

O bildiriye imza atan akademisyenlerin hiç birinin dersine girmeyin. Teröre arka çıkan, bunu barış kavramının arkasına gizleyen isimlerin derslerini boykot edin. Onlara saygı duymayın. Onları sorgulayın. Onların size bir değer aktaramayacağını

bilin. Onları yok sayın.



Entelektüel terörle PKK arasındaki ilişki bugün Türkiye'ye yönelen en

öncelikli

tehditlerden biridir. Bu bir

“iç işgal operasyonu”

dur. IŞİD terörü de bunlarla bağlantılıdır.

IŞİD

Türkiye'yi içeriden vururken, yaptığı her saldırı, her eylem entelektüel terör ve PKK/PYD üzerinden yürütülen hesapları tamamlar niteliktedir.

Sultanahmet'teki saldırı ile önceki gece Diyarbakır'daki sivillere yönelen saldırı arasında, bin 128 kişilik imza arasında bir bağ olduğu aşikardı

r.



IŞİD'le körleştirip PKK'ya yol açmak


Çok gariptir; bu unsurlar arasındaki görünmez bağ,

Rusya krizinin patlaması, İran yayılma tehdidini bölgeyi harekete geçirmesiyle

birlikte ayyuka çıkmıştır. Yine çok gariptir;

Gezi

ve

17 Aralık

darbe girişimlerinden, 7 Haziran öncesi ve sonrası uygulanan projelerden sonra bu üçlü harekat yeni bir dalga olarak öne çıkmaktadır. Bunları birbirinden bağımsız, farklı gerekçelerle ortaya çıktığını ispat etmeye çalışmak, eski dar yorumlarıyla birlikte okumaya çalışmak

körleşmektir

, yeni dönemde coğrafya üzerinde yürütülen

projeleri anlama çabası

nın sıfırlamaktır.



IŞİD'le gözlerimiz kör edilip PKK'ya ve PYD'ye yol açılıyor

. Türkiye, IŞİD'le sınırları aşan bir çatışmanın içine sürükleniyor.

IŞİD konjonktürel bir tehdit ancak PKK stratejik bir tehdittir. Harita kurgusu PKK/PYD üzerinden servis edilmektedir.

Bu sinsi proje ile Türkiye'ye çok tehlikeli bir tuzak kurulmaktadır. IŞİD'le mücadele devam etmelidir ancak bu mücadele PKK-PYD'ye

alan açmaya

dönüşmemelidir. Türkiye, bir tehditle mücadele ederken çok daha büyük bir tehdidi

davet

etmiş, kendi elleriyle kendine tuzak kurma durumunda kalabilir.



Bunların hiçbir ülkede alıcısı yok


Türkiye sandığınızdan

çok daha güçlü

bir ülkedir. Bu tür

kirli

operasyonların altında kalmayacaktır.

PKK terörünün de, entelektüel terörün de, IŞİD üzerinden yürütülen çokuluslu servisin
de

üstesinden gelecektir. Teröre karşı açık konuşurken onlara arka çıkanlara

“ifade özgürlüğü”

çerçevesinden bakma telkinlerinin hiçbir ülkede alıcısı bulunmamaktadır.



Almanya'da, Fransa'da, Rusya veya her hangi bir ülkede bu tür tarafgirliğin bedelinin ne olduğuna bir bakın önce

. O listedekiler, bu ülkelerde olsa böyle kritik dönemlerde ağızlarından

bir cümle bile

çıkarmaya cesaret edemezler. Dahası hiç birinin, Türkiye'ye yönelttiği tepkinin yüzde birini gönülden bağlı oldukları

o başkentlere

yönelttiklerini göremezsiniz. Çünkü onlar,

istihbarat çevrelerinin ihale dağıttığı “amele pazarları”

nın müdavimleridir.



İnsanlarımızın bedenleri üzerinden patinaj

yapan bu “artis”lere kimse tolerans göstermeyecektir. Ülke ile, millet ile hesaplaşmaya ayarlı, korkunç bir

hınçla

hareket edenlerin bu tavırlarını

AK Parti eleştirisi şeklinde kamufle etmelerini

de kimse yemeyecektir.



Sakın unutmayın, geri çekilme dönemi bitti..


Evet, Türkiye

çevrelenmektedir

ve büyük bir

hesaplaşma

ile yüz yüzedir. Coğrafya paramparça edilmekte, kaos fırtınası bu tür girişimler üzerinden

Türkiye içlerine servis

edilmektedir.

Olağanüstü

bir dönem yaşanmaktadır. Bugün

yüz yıl önceki kırılmanın bir benzeri

söz konusudur. Bu yüzden de dünyadaki hemen her güç, bu hesaplaşmanın içindedir.

Suriyeleştirme senaryosu

bölgemizdeki her ülke için yakın tehlikedir. Bu büyük küresel hesaplaşmayı algılamayanlar, bilip de bilmiyormuş gibi hareket edenler

tahammül sınırlarının çok zorlandığını

bilmelidirler.



Türkiye

iddia sahi

bi bir ülkedir. Onlar içeriden ve dışarıdan işgale girişseler de ülkemiz bütün bunların

üstesinden gelecek, onların harita taslaklarına harita ile cevap verecek ölçüde derin bir siyasi geleneğe

sahiptir. Unutmayın,

geri çekilme dönemi çoktan bitmiştir

.

Anadolu daha da daralmayacak

, coğrafyamız daha da genişleyecek, gönül köprüleri ile, yakın ortaklıklarla bu harita büyüyecektir.



Ancak

ihanet

bu dönemin tarihine yazılacaktır!


#pkk
#pyd
#aademisyenler
#sözde aydınlar
#zihinsel operasyon
#ak parti
#ortadoğu
#ihanet
#ışid
#rusya
#fransa
8 yıl önce
1128: Öğrenciler! Onların derslerine girmeyin!
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’