|
15 Temmuz son saldırı değil! Anadolu işgal tehdidi altında
Madem işgal girişimi
“içeriden”
başlatıldı,
açık savaş
öncesi Türkiye içeriden çökertilmek istendi, madem
Gezi
olaylarından bu yana
içerideki bütün unsurlar
harekete geçirildi, o zaman bu ülkenin varolması, bu devletin bekası, bu
milletin birarada kalabilmesi
için en büyük temizlik içeride yapılmalıdır.


Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana,

belli dönemlerde kullanılmak üzere sistem ve toplum içine yerleştirilmiş unsurlar birer birer tehdit ilan edilmeli

, hepsi ortadan kaldırılmalı, bir daha

içeriden operasyon

yapma ihtimalleri yok edilmelidir. Bunun adı

Yeniden Kuruluş

'tur. Türkiye bir

felaketten

böyle bir fırsat yakalamıştır. Bu fırsat kullanılmalı,

ıslah değil tam anlamıyla yeni bir sistemik kuruluş

un temelleri atılmalı, toplumsal bağlar güçlendirilmeli, sırada bekleyen

çok daha güçlü fırtınalara

hazırlık yapılmalıdır.



Anadolu ikinci kez işgal tehdidi altında


Hiçbir darbe girişimi, hiçbir

toplumsal çatışma

senaryosu, hiçbir siyasi ve ekonomik

kriz

böylesine

ürkütücü

bir şekilde servis edilmedi.

Öyle bir olağanüstü dönem ki, varolma ile yok olma, birarada kalma ile paramparça olma, yarının Türkiye'sini biçimlendirme ile yarınsızlık, Anadolu'da bin yıl daha yaşama ile Anadolu tarihini sona erdirme arasında tam anlamıyla sırat köprüsü üzerindeyiz

.



Türkiye, tarihinin en

olağanüstü

dönemini yaşıyor. Bin yıldır yaşadığımız Anadolu'daki varlığımız,

Osmanlı'nın çöküşünden sonra ikinci kez

böylesine tehdit edilmiştir. Dar anlamda

askeri müdahale

tanımına ya da TSK içindeki

Gülen teröristlerinin devletle hesaplaşması

tanımına sıkışıp kalmak işin vahametini kavramamıza engel olacaktır.



Gülen ve teröristleri bunu biliyor olmalı ki,

hala tehdit edebiliyorlar

, hala hesaplaşma hazırlıkları yapabiliyorlar. Öyleyse

içeriden işgalin ötesinde bir şeylerin hazırlığı yapılıyor

demektir. Bu yüzden durum vahimdir, çok daha yıkıcıdır, bir parçalama projesi hazırlığı söz konusudur.



Biz senaryonun ne olduğunu biliyoruz


Biz,

senaryonun ne olduğunu, neyi hedeflediğini, nasıl bir Türkiye planı olduğunu, coğrafyanın tamamı üzerinde ne tür harita çalışmaları yapıldığını biliyoruz

. Biz, Atlantik kıyılarından Pasifik'e uzanan o geniş coğrafyada,

1990'lardan bu yana

nasıl bir yıkım projesi uygulandığını biliyoruz. Bu projenin nasıl ülkeleri birer birer yuttuğunu, nasıl bütün

direnç odaklarının tasfiye edildiğini

, nasıl bir

yüz yıllık kuşatma ve hesaplaşma

planı olduğunu biliyoruz.



İşgaller, iç savaşlar,

terörle mücadele safsataları

, kimlik çatışmaları, ekonomik krizler,

kaynaklar

üzerindeki talan coğrafyanın tamamını yüz yıl daha

rehin almaya

dönüktür. 90'lardan bu yana attıkları her adım, giriştikleri her işgal,

besledikleri her terör organizasyonu

, her terör saldırısı birbirini tamamlamaktadır.

Hiç geri adım atmadılar

. Hiç tereddüt etmediler, hiç vazgeçmediler.



Sınırlarımıza dayandılar


Bu süre içinde

ABD ve Avrupa'nın bizim coğrafyaya dönük bütün politikaları bu işgale ve istilaya ortam hazırlamaya dönük

oldu. Siyasi

yalanlarıyla, demokrasi projeleriyle, ekonomik vaatleriyle, barış planları

yla hep bu büyük vaadin, büyük hesabın önünü açmaya çalıştılar. Çoğuna

inandık, doğru sandık, işbirliği yaptık

. Ama hepsi bizi vurdu,

intihara

sürükledi. 1991 Körfez Savaşı'ndan bu yana bölgesel istila devam ediyor. Bu, siyasi anlam itibariyle tam bir Haçlı müdahalesidir, tam anlamıyla bir

coğrafya istilası

dır.



Şimdi

Anadolu'ya dayandılar. Etrafımızdaki bütün ülkeleri harabeye çevirdikten sonra sınırlarımıza kadar geldiler

. Açık saldırıdan önce yokluyorlar,

içerideki terör odaklarıyla, istihbarat ağlarıyla

, kırk yıl besleyip sistem içine yerleştirdikleri

iç işgalcileriyle

yokluyorlar. 15 Temmuz'da başarsalar

Türkiye zaten işgal edilmiş, teslim alınmış olacaktı

. Onlarca yıl belini doğrultamayacak, ABD ve Avrupa karşısında

diz çökmüş

olacaktı. Ve parçalanma süreci başlatılacaktı.



Müttefiklerimiz bize savaş ilan etti


Yirmi yıldır

hep inandık ve tartıştık:

Öyle bir küresel güç hesaplaşması yaşanıyor ki, Türkiye iki seçenekle karşı karşıya. Ya küçülerek varolacak, ya büyüyerek varolacak

. Biz büyüyerek varolmayı seçtik. Bu büyüme mücadelesinde içerideki direnç olağanüstü oldu ve Türkiye'yi yavaşlattı. Çünkü hepsi dışarıdaki

vesayetçiler

tarafından besleniyor, bir silah olarak kullanılıyordu.



Evet, büyüdük.

Küçültemediler. Çok büyüdük, güçlendik, kendi yolumuzu çizer hale geldik

. Biz büyüdükçe onlar seslerini daha yüksek çıkarmaya başladılar. Önce işbirliği ile kontrol altına almaya giriştiler, baktılar olmuyor doğrudan Türkiye'nin karşısına dikildiler.

Kim bunlar?

Elli yıldır müttefik, ortak olduğumuz ülkeler.



Hep,

“Türkiye için en büyük tehdit müttefiklerinden geliyor”

dedik. 15 Temmuz saldırısı, işgal girişimi

müttefiklerin Türkiye'ye açık savaşının ilanı

oldu. Evet,

bizi müttefiklerimiz vuruyor

, onların beslediği terör odakları vuruyor, onların istihbaratı ve askeri güçleri vuruyordu artık.



ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkiler sorgulanmalı


15 Temmuz saldırısı sonrası ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin tavırlarında bu net bir şekilde ortadadır.

Başaracaklarından emindiler

.

Milletimizin, o tarih yapıcı iradenin direnişinin
oyunu bozacağını
öngöremediler

. O vatan savunmasını öngöremediler.

Suçüstü

yakalandılar. Kanlı senaryolarıyla yakalandılar.



Artık bu aşamadan sonra

ABD ile ilişkiler rasyonel bir zemine

oturtulmalıdır.

Avrupa Birliği projesi masaya yatırılmalı

, Türkiye küresel güç hesaplaşmasının gerektirdiği

manevra alanını

genişletmelidir.



İşgal girişimi birkaç yıldır devam ediyordu. Gezi olayları sırasında

marjinal muhalif yapılar

la işgal etmek istediler. Yaparız sandılar. Türkiye'nin çok güçlü olduğunu gördüler.

17 Aralık

'la sivil iktidar alanını kullandılar, sistemi

kansız

ele geçiririz, bugünkü Türkiye'nin

öncülerini tarihe gömeriz

, bir daha da böyle bir kadro ve anlayışın Türkiye'yi ele geçirmesine izin vermeyiz, diye düşündüler.



Türkiye'yi “çevreleme” planı yürütüyorlar


Az kalsın başarıyorlardı. Bu iki müdahale de

çokuluslu

nitelikteydi ve bir Türkiye projesi uygulanıyordu. Ardından

seçim manipülasyonu

, ardından

terör

ve son olarak da devletin iktidar alanındaki en güçlü kadrosunu, silahlı güçleri,

TSK içindeki bir terör örgütünü

sahaya indirdiler.



Türkiye'yi

“çevreleme”

planı yürütüyorlardı. İçerideki

yazar-çizerler buna alkış tutuyor

, bazı siyasi ve sermaye çevreleri ortaklık yapıyordu.

Rusya ile kapıştırma ve Kuzey Suriye Koridoru ile Anadolu'ya hapsetme ve orada boğma hesabı yapıyorlardı

. Bunları başarsalar

iç savaş

çıkaracaklardı. Anadolu'yu yakıp yıkacaklar, şehirlerimizi harabeye çevireceklerdi ve biz bir

yüz yıl daha belimizi doğrultamayacaktık

.

İntikam

planları korkunçtu.



O varsa Türkiye dize gelmez, bunu biliyorlar


Bütün bunlar birbiriyle bağlantılı ve

tek bir projenin

aşamalarıdır. Çünkü dost da düşman da,

Türkiye bu güçte kaldığı sürece coğrafyanın teslim olmayacağını, hiçbir haritanın çizilemeyeceğini

çok iyi biliyor. Onlar,

Cumhurbaşkanı Erdoğan

varolduğu sürece bu ülkeyi dize getiremeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Bu yüzden yıllardır onun üzerinde oynuyorlar, korkunç bir

imaj operasyonu

yürütüyorlar.



Onun, ülkemizin ana omurgasını nasıl harekete geçirdiğini, o tarih yapıcı milleti nasıl bir güce dönüştürdüğünü

çok iyi biliyorlar. Dikkat edin,

her müdahalede
Erdoğan ve etrafını tasfiye etmeye

, o ana omurgayı bölmeye çalıştılar. Çünkü bu öncü kadrolar ve ana omurga coğrafyanın kaderini değiştirebilecek bir güç oluşturuyordu. Bu güç, 1. Dünya Savaşı'ndan bu yana hiç tanık olmadığımız bir güçtü ve bir

meydan okuma, yepyeni bir siyasi söylem üretiyordu

.



15 Temmuz son saldırı değil


Bitmedi..

15 Temmuz son saldırı değil

. Sakın bir şeylerin bittiğini, bu çokuluslu müdahale döneminin kapandığını sanmayın.

Erdoğan ve ekibi yine hedef alınacak. Onun arkasında yürüyen o ana omurgayı parçalamak için yeni senaryolar devreye sokulacak. Bütün terör örgütleri aynı anda saldırılara başlayacak, kimlik savaşları bütün ülkeye yayılmak istenecek

. Çünkü her başarısızlıktan sonra çok daha kanlı, çok daha ölümcül senaryolar uyguladılar.



Hiç kimse

kafamızı karıştırmaya

, zihnimizi bulandırmaya,

gözlerimizi kör etmeye

kalkışmasın. Hiç kimse, bize, milletimize aptal muamelesi çekmesin, korku senaryoları üretmesin,

15 Temmuz felaketinin etkilerini yumuşatmaya

kalkışmasın. Hiç kimse, bu

çokuluslu saldırının içerideki ortaklarını kollamaya, aklamaya, gizlemeye

kalkışmasın. Hiç kimse,

“tamam başardık”

diyerek kişisel hesaplara girişmesin. Bu kriz, en az beş yıl daha devam edecek.



Tek eksenimiz var, Anadolu savunması


Bu aşamadan sonra

her siyasi söylem, hareket, kimlik vatan ekseninde, Anadolu savunmasında birleşmiştir

. Bunun dışında kalanlar

yabancıdır, iç tehdittir

, düşmandır.

Gülen ve teröristleri

hala sistemin içinde etkin konumunu devam ettirmekte,

iç tehditken hızla dış tehdide

dönüşmektedir. Uzunca bir süre Türkiye'ye karşı en öldürücü silah olarak kullanılacaktır.



Yine unutmayın,

bu ilkedeki iç tehdit unsurları FEÖ ile sınırlı değildir

, yeri ve zamanı geldiğinde onları da devreye sokacaklardır. İşte o zaman bazı çevreler sizi

büyük şaşkınlığa

uğratacaktır! Bu yüzden

yeni siyasi kimliğe, vatan eksenine çağırıyoruz

. Yok oluşla yüzleşmemek için bu tarihi eşiği

zaferle

noktalamaya çağırıyoruz.



Bin yıl daha burada olacağız


Bin yıldır Anadolu'dayız, bin yıl daha burada kalacağız

. Ya küçülerek varolacağız ya büyüyerek varolacağız sözünden sonra artık yeni bir tercihle karşı karşıyayız:

Ya Yeniden Kuruluş ya da parçalanma

.



Büyüyerek varolma yolunu seçtik. Şimdi

Yeni Kuruluş

dönemine geçiyoruz. Savunma hattımız bu olacak! 15 Temmuz'dan sonra

açık savaşa hazırlık

yapacağız.

Bin yıllık Anadolu direnişi

nin ne olduğunu tarih bir kez daha yazacak. 2017 tarihi hesaplaşmanın, bir tür Kıyamet Savaşı'nın tarihi olabilir.

#15 Temmuz
#FETÖ
#Avrupa Birliği
#ABD
8 yıl önce
15 Temmuz son saldırı değil! Anadolu işgal tehdidi altında
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler