|
Avrupa"da "dün" korkusu

Avusturya''da yaşanan gelişmeler en büyük darbeyi Birleşik Avrupa projesine vuracak gibi. Sürece bakılırsa, Viyana''daki durum kısa zaman sonra diğer ülkelerde de yaşanacak.

Avusturya''da aşırı sağcı Özgürlükler Partisi''nin muhafazar Halk Partisi ile iktidarı paylaşmasıyla birlikte Avrupa''yı yeniden ''Hitler paronayası'' sardı. Son yıllarda birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağcı veya ırkçı partiler her seçimde oy oranlarını artırıyorlar. Bu durum Avrupa''nın geleceği için ciddi bir tehdit olarak tartışılıyordu. Ayrıca iki Almanya''nın birleşmesiyle Almanya''da yükselen milliyetçilik, başta Türkler olmak üzere, özellikle yabancıları telaşlandırmıştı. Ancak ilk kez bir ırkçı parti bir AB ülkesinde iktidara geliyor ve hem kendi ülkesinde hem de Birleşik Avrupa''nın kurumlarında resmî bir hüviyet kazanıyor. Ancak, başta Avrupa''nın sürükleyici ülkeleri Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya olmak üzere, hemen her Avrupa ülkesinde aşırı sağın oy oranları ortalama yüzde 30''ları aşmış durumda. Bu gerçek, geçmişin acı hatıraları üzerinde yeni bir Avrupa ruhu oluşturmaya çalışan Avrupa''yı bir gelecek korkusunu sarması için az bir sebep değil. Irkçı lider Jörg Haider''in sıradışı kişiliği Avrupalı sosyalistler tarafından abartılmış olabilir. İsrail''in Nazi söylemi de Avrupa''yı saran bu kaygıya tuz biber olabilir. Ancak Avrupa''nın korkusunun temelinde ne sosyalistlerin yaygarası ne de İsrail''in antisemitizm telaşı yatıyor. Bunlar sadece birer yardımcı etken. Korkunun temelinde Avrupa''nın kendisi var.

Avrupa güvenliği ve üç tehdit

İnsanlığı iki dünya savaşı kabusuyla karşı karşıya bırakan Avrupa''nın ihtirasları İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra dizginlenmeye çalışıldı. Özellikle Avrupa''nın kendisi, kendi geleceği için bunu başarmaya yönelik çok ciddi adımlar atmak zorundaydı. Avrupa Birliği tezi Avrupa''nın kendisinden duyduğu korkunun bir sonucu olarak ortaya çıktı. Kıta içindeki, kökleri derinlere inen, anlaşmazlıkları küllendirmeye ve yeni bir Kıta Avrupası ruhu oluşturmaya çalışıldı. İkinci Dünya Savaşı''ndan sonraki kıta ile ilgili tehdit algılamalarına ve geliştirilen güvenlik stratejilerine bakarsak bu korkunun temeli ortaya çıkar. Avrupa güvenliği için iki tehdit sözkonusudur: Biri Avrupa''nın kendisi, diğeri de doğudan, Rusya''dan gelecek tehdit.

Özellikle Soğuk Savaş''tan sonra buna bir üçüncüsü eklendi: Avrupa nüfusundaki gerileme ile Doğudan ve Güney''den Avrupa''ya akan yabancı nüfus. Rusya''dan gelecek nütkleer içerikli tehdit Sovyetler''in yıkılmasından sonra da devam ediyor. Özellikle Doğu Avrupa''nın geleceği Avrupa-Rusya arasında, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de büyük sorun olmayı sürdürecek. Bunun için Rusya''nın batısında yeralan ülkeler üzerinde ciddi bir güvenlik hattı oluşturulmaya çalışılıyor. Ayrıca Rusya-Avrupa yakınlaşması sağlanarak potansiyel Rus tehdidinin kontrol altına alınması planlanıyor. Nüfus sorunu ve yabancı göç ise Rus tehdidinden daha çok korku kaynağı.

Avrupa kendisinden korkuyor

Avusturya''da yaşanan gelişmeler en büyük darbeyi Birleşik Avrupa projesine vuracak gibi. Sürece bakılırsa, Viyana''daki durum kısa zaman sonra diğer ülkelerde de yaşanacak. Avrupa başkentlerinde ve Birleşik Avrupa''nın kurumlarında boy göstermeye başlayacak olan milliyetçiler, bugüne kadar sistemin dışında kalmanın, İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra oluşturulan yeni Avrupa''nın temelinde ve Avrupa''nın geleceğine dair projelerde yer alamamanın açığını kapatmaya çalışacaklar.

Ekonomik ve siyasi entegrasyonun, kültürel ve tarihî farklılıkların üstünü örtmesinin mümkün olmadığını ispat etme yolunu seçecekler. Avrupa''daki Amerikan hegemonyasına başkaldıracak, Avrupa''nın emperyal vizyonunu genişletmeye kalkışacaklar. Eğer, gittikçe taraftar bulan bu yeni güçler Birleşik Avrupa''nın sistemi içinde eritilemezse, bu sorgulama dönemi Avrupa''ya çok pahalıya malolacak. İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra oluşturulan sistem ve Birleşik Avrupa''nın genişlemesi projeleri suya düşebilir. Avrupa''nın kanlı tarihi tekrar geri dönebilir. Almanya ile Fransa, İngiltere arasındaki eski hesaplar gün yüzüne çıkabilir. Avrupa bu tarihi anlaşmazlıklara göre şekillenmiş bir coğrafyadır.

Refahın ve siyasi entegrasyonun tarihi ve kültürel temeli çok derinlerde olan bu anlaşmazlıkları ortadan kaldıramayacağı biliniyordu. Krizin bir gün ortaya çıkacağı bekleniyordu ve bunu engellemenin yolları aranıyordu. İşte bugün Avusturya''daki gelişmelerin üzerine bu denli hışımla gidilmesinin arkasında bu korku yatıyor.

Ne tür önlem alınacak?

Birleşik Avrupa ve üye ülkeler, bakmayın bunca yaygaralara, milliyetçilere polisiye tedbirlerle karşı koyma yolunu kullanmayacak. Böyle bir yöntem hem milliyetçiliği daha da artırır hem de üye ülkeler arasında ciddi krizlere sebep olur. Bu yeni güçler önce, Avrupa değerleri potasında eritilmeye, sisteme entegre edilmeye çalışılacak. Özellikle Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya''nın tavrı belirleyicidir. Olayın patlak vermesinden hemen sonra gelişen şiddetli tepkiler ileride etkisin yitirecektir. AB''nin Viyana''yı gözden çıkarması ise hiçbir zaman mümkün değil. Avrupa''dan bölünmenin ilk adımını oluşturacak olan bu yöntem, milliyetçilerin yapamadıklarını onlar adına yapmak anlamına geliyor. Viyana ile ilişkileri dondurmaya yönelik tepkilerin milliyetçileri tasfiye etmesinin mümkün olmadığı anlaşılınca de geri adım atılacaktır.

Bugünkü öfke, korkuyu bir müddet erteleyebilir ancak bitiremez. ''Dün korkusu'' ayrıca, birlik ülkelerini zamanla milliyetçilerle barışma ve onlarla bazı şeyleri paylaşma yoluna da itecektir. Şiddet ve askerî çözüm bu yolun en sonunda yer alıyor. O zaman gelince de Birleşik Avrupa zaten ömrünü doldurmuş olacak.

Viyana''dan yükselen Haider krizinin kaynağında Hitler zulmünü aramak Avrupa''nın karşı karşıya geldiği endişeyi basite almak olur. Antisemitizm sadece Almanlar''a özgü bir şey değildir. Başta İngiltere olmak üzere, Avrupa tarihi Yahudi düşmanlığının örnekleriyle dolu ve bugünün Avrupa değerlerinin bu yargıyı ortadan kaldırması da mümkün değil.

24 yıl önce
Avrupa"da "dün" korkusu
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset