|
Batı Rusya"yı kaybetti, İran"ı kazanıyor

Tahran, bir taraftan Rusya ile stratejik ortaklığını sorgularken diğer taraftan ABD, özellikle de Avrupa ile ilişkilerini geliştirme yolunda hızlı adımlar atıyor.

Sovyetler''in yıkılmasıyla başlayan Rusya''nın Batı''ya yakınlaşma süreci, Yeltsin''in ''devrilip'' generallerin ipleri ele almasından sonra tersine döndü. Eski günlerine dönüş yolunda tehlikeli adımlar atan Rusya, Batı ile uzlaşma yerine çatışmacı bir stratejiyi uygulamaya soktu. Rusya''nın Amerikan hegemonyasına karşı birlikte denge oluşturmaya çalıştığı İran ve Çin ise, tam tersine, Batı''ya yaklaşıyor. Çin''in temkinli tutumuna karşın İran''ın Washington, Ankara ve Brüksel ile ilişkileri bir çoklarını şaşırtacak veya rahatsız edecek derecede gelişiyor. Rusya''nın 1990''lardan sonra kendisini marjinalleştirmeye çalışan ABD ve Avrupa''ya karşı takındığı düşmanca tutum Türkiye''nin de içinde bulunduğu bölgede ciddi denge kaymalarına yol açtı. Tarihi Rus-İran ittifakı da sıkıntılı bir döneme girdi. Moskova''nın yeniden başlattığı Soğuk Savaş dönemi örneği adımlar hem İran''ın hem de Çin''in stratejik önceliklerini tehdit eder duruma geldi. Bu, İran''ın hem Kafkaslar''da hem de Ortadoğu''da Türkiye ile yakınlaşmasına, Washington ve Brüksel ile ilişkilerini daha da geliştirme ihtiyacı duymasına yol açtı.

Rusya''nın yeni tehdit stratejisi

Yeni Rus yönetiminin Irak, Kuzey Kore ve Vietnam''la yoğun bir stratejik ortaklığa girmesi Basra Körfezi''ni, Güneydoğu Asya deniz yollarını ve Japonya-Güney Kore bölgesindeki Amerikan çıkarlarını ciddi biçimde tehlikeye attı. Moskova''nın Indo-China bölgesinde ve su yollarında etkin olmasından rahatsız olan Pekin, Kuzey Korey''i kontrol altında tutma karşılığında Japonya ve Güney Kore ile milyarlarca dolar tutarındaki ticaretinin de tehlikeye düştüğünü düşünüyor. ABD ise Pasifik''teki otoritesinin kaleleri durumunda olan Güney Kore ve Japonya''nın tehdit edildiği kanaatinde. Kuzey Kore de, Vietnam da Sovyetler''in ileri karakolu durumundaydılar. Şimdi Rusya bu karakolları yeniden devreye sokuyor. Hem Amerika, hem de Çin bugünlerde Moskova''nın bu tehlikeli adımlarının önüne geçmeye çalışıyor. Irak, Kuzey Kore ve Vietnam''ı kontrol altına alan ''yayılmacı Rusya'' bu bölgelerle dünyanın en kritik noktalarında sarsıntılara yol açacarak yeni bir çatışma dönemini başlattı.

Basra Körfezi''nde Rus askerî üssü

Kavganın en şiddetlisi ise Ortadoğu''da yaşanıyor. Rusya''nın Irak''la ciddi ilişkiler içine girmesi hem ABD''yi, hem de İran''ı sıkıntıya soktu. ABD''nin gerekçeleri malum. Körfez''deki çıkarları tehlikeye giriyor. Irak''ın toparlanmasını istemiyor. Bölgemizde asıl kaymalara yol açacak olan İran''ın içinde bulunduğu gerginlik. Rusya ile nükleer teknoloji alanında işbirliği içinde olan İran kendini ihanete uğramış hissediyor. Irak''a uygulanan ambargonun kaldırılmasını isteyen Rusya''nın, Basra Körfezi''nde bir Rus askerî üssü kurulması için Irak''la anlaşması Tahran''ın eteklerini tutuşturdu. Rusya''nın Irak''ı yanına alarak Körfez''e yerleşmesi, ekonomik ve askerî gücünün temeli Körfez''de olan İran''ın bölgesel etkinliğine büyük darbe vuracak. Buna karşı politika geliştirmeye çalışan Tahran, bir taraftan Rusya ile stratejik ortaklığını sorgularken diğer taraftan ABD, özellikle de Avrupa ile ilişkilerini geliştirme yolunda hızlı adımlar atıyor. ABD ile AB arasındaki ihtilafları iyi takip eden Tahran, ABD henemonyasına karşı tavır alan Almanya, Fransa ve İtalya ile işbirliğini artırıyor.

İran NATO''ya girmek istiyor

18 Şubat''ta yapılacak İran meclis seçimleri bu süreci hızlandıracak. Dışa açılmayı, dünya ile uzlaşmacı bir dış politikayı takip edecek olan yenilikçiler, İran''ın Washington, Brüksel ve Ankara ile ilişkilerinin daha da güçlendirmesini istiyor. Ancak İran''daki radikal dönüşün yenilikçilere endkesli bir gelişme olmadığı da bir gerçek. Hatemi''nin dış politikasının öncelikleri muhafazakarlar tarafından da benimsenmiş ve bir devlet politikası haline gelmiş durumda. Muhafazakar kanada mensup bir milletvekilinin NATO konusunda sarfettiği sözler, İran''ın yeni gerçekliğini apaçık ortaya koyuyor. Iran dış politika komisyonunda görevli Muhammed Cevad Larasani, Tahran''ın NATO ile ilişkilerini geliştirmek istediğini, AB-İran yakınlaşması çerçevesinde sürdürülen müzakerelerin İran-NATO yakınlaşmasına kadar uzanacağını açıkladı. Seçimleri kim kazanırsa kazansın, İran dış politikası Batı''ya dönük girişimlerini sürdürecek. Bunu hem Hatemi yanlısı yenilikçiler hem de muhafazakarlar istiyor.

Türkiye''yi kapma yarışı

Türkiye-İran-Suriye-İsrail ekseninde ciddi hareketlenmeler yaşanıyor. Suriye ve İran''ın Türkiye ile yakınlaşma çabalarının önündeki en önemli engel İsrail. Uzun vadede bölge ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin yumuşayacağı farzediliyor. Ancak, Tel Aviv''le ittifak halindeki ülkelerde bile ortak bir kanaat var: İsrail''in güvenilmezliği. Çünkü İsrail, bir çok konuda ''devlet'' gibi değil, ''örgüt'' gibi hareket ediyor ve müttefiklerini şaşırtabiliyor. Türk-İsrail stratejik ittifakı bölgemizdeki hareketlenmelerde tek itme noktası değil. Türkiye eksenli, İran ile Suriye''yi içine alan ve Tahran-Moskova ilişkilerinin geleceğinin de etkili olduğu bölgesel hareketlenme, bir anlamda Türkiye''yi kapma yarışına dönüşmüş durumda. Ankara ile Tahran''ın Suriye ve Kafkaslar konusunda son günlerde yakın işbirliği içine girdikleri biliniyor.

Rusya''nın başlattığı, en somut sonuçlarını yaşadığımız bölgede ortaya koyan bu hareketliliğin en önemli sonucu Rusya''nın sistemin dışına itilmesi, İran''ın sistemle barışması olacak gibi.

24 yıl önce
Batı Rusya"yı kaybetti, İran"ı kazanıyor
“Türkçe konuşacağız”
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak