|
Clinton"ın ziyareti ve İslam"ın değişen rolü

Clinton''ın 22 yıl aradan sonra Hindistan''a giden ilk ABD Başkanı olması, bölgedeki çıkarlarını yıllardır Pakistan üzerinden yürüten Washington''ın tercihinin değiştiğini göstermesi bakımından önemli.

Tayvan''da önceki gün yapılan devlet başkanlığı seçimini tam bağımsızlık üzerine propaganda yapan Çen Şui-pian''ın kazanması, Pekin''in istila tehdidi ve Tayvan ordusunun alarma geçmesi iki ülke arasındaki Formoza Boğazı''nı dünyanın en sıcak bölgesi haline getirdi. ABD''nin de taraf olduğu krizin yolaçtığı toz duman arasında ABD Başkanı Bill Clinton, Çin ile bir başka çekişmeli bölge olan Güneydoğu Asya''ya çok kritik bir ziyarete başladı. Bangladeş''te bir gün kalacak olan Clinton''ın ziyaret programının ağırlık noktasını beş gün kalacağı Hindistan oluşturuyor. Pakistan''a ise, dönüşte bir kaç saatliğine ''uğrayacak''.

Denge savaşları

Kosova savaşından sonra daha da gerginleşen Amerika-Çin ilişkileri, Pekin-Moskova ekseninin ABD''nin dünya hegemonyasına karşı geliştirmeye çalıştıkları yeni bloklaşma hareketi, iki ülkenin özellikle Orta Asya''da Batı''ya karşı yakaladıkları üstünlük, yine iki ülkenin başta Türkiye ve İran olmak üzere, Ortadoğu''da ve Pasifik''teki ABD ileri karakollarına yönelik girişimleri ve son Tayvan krizinin de bunlara tuz biber olması, küresel düzeydeki denge savaşının çok önemli göstergeleri.

Rusya ve Çin''in Türkiye ve İran''la ilişkilerine neden bu kadar önem verdiklerini tartıştığım bir yazımda, bu iki büyük gücün yakında Hindistan''ı da öne çıkarmaya çalışacaklarına işaret etmiştim. Buna paralel olarak da, Türkiye''nin Rusya ve Çin''den sonra Hindistan''la da bir yakınlaşma içine gireceğini, Pakistan''ın ''bir anlamda'' devre dışı olacağını ifade etmiştim. Nitekim Clinton''dan sonra bu ayın sonlarına doğru Başbakan Ecevit de Hindistan''a gidecek. Ecevit''in programında, Türkiye''nin çok yakın dostu olan Pakistan''ın olmaması çok ilginç. Bunun sebebi Pakistan''daki askeri yönetimin meşruiyeti değil. Zira General Perviz Müşerref darbeden sonra Ankara''ya geldi ve Clinton da İslamabad''a ''uğrayacak''.

Pakistan neden yalnızlaşıyor?

ABD, soğuk savaş dönemi boyunca bölgedeki çıkarlarını Pakistan üzerinden yürüttü. Afganistan savaşında da olduğu gibi, İslam''ın öne çıkarak Sovyetler''in karşısında bir Müslüman kuşağın oluşmasına yardım etti. Ziya-ül Hak''ın İslamizasyon projelerini destekledi. O dönemde İslam, komünizme karşı küresel düzeyde bir müttefik olarak benimsenmişti. Ancak şimdi durum tam tersine döndü. İslam, dünya sisteminin en büyük düşmanı ilan edildi. Fas''tan Uzakdoğu''ya, Orta Asya''dan Nijerya''ya kadar, dünya sistemine entegre olmayan, politik talepleri olan ve kendi kaynakları üzerinde hak iddia eden İslami söylemlere karşı küresel düzeyde bir savaş yürütülüyor. Bunun için, Çeçenistan gibi, İslam''ın öncülük ettiği özgürlük savaşlarının boğulmasına yönelik bir ittifak söz konusu.

İslam''a biçilen yeni misyon belirleyici

Bu süreç dünyada yeni dengelerin oluşumunda çok önemli hareket noktalarından biri. Bunun en iyi örneği ise Pakistan. Müşerref darbe yapınca yeni bir Ziya-ül Hak olacacağı umuldu. Bunun mümkün olmadığını o zaman yazdık. Artık Sovyetler yok ve İslam düşman safına itilmiştir. Bunu bilen Müşerref, iktidara geldiğinden bu yana, bilinçli bir şekilde, ''laik'' bir görüntü çiziyor. Pakistan''ın misyonunun değiştiğinin farkında. Ancak, Afganistan ve Keşmir''deki İslamcı güçlerin, Pakistan için hayati önemini de bildiği için bu güçlerin tasfiyesinde ABD ile işbirliği yapmıyor.

Clinton''ın 22 yıl aradan sonra Hindistan''a giden ilk ABD Başkanı olması, bölgedeki çıkarlarını yıllardır Pakistan üzerinden yürüten Washington''ın tercihinin değiştiğini göstermesi bakımından önemli. ABD basını, yılların müttefiki Pakistan hakkında yoğun eleştiriler yayınlarken Hindistan''a övgüler düzüyor bugünlerde. Pakistan''ın giderek yalnızlaşması sanıldığı gibi askeri darbeden kaynaklanmıyor. Hem ABD hem de Türkiye, bir başka darbeci Ziya-ül Hak''a büyük destek vermişken, Müşerref''e neden yüz vermiyor sizce?

Hindistan''ı tavlama dönemi

Rusya ve Çin arasındaki derin ilişkiler, bu iki ülkenin Hindistan''ı da yanlarına çekme planları ABD''nin Hindistan''a yakınlaşmasının bir başka sebebi. Bu üç ülkenin, etkileri altındaki ülkeleri de Batı karşıtı bir yörüngeye sokmaları, Washington''ın dünya hegemonyasına büyük bir darbe vurabilir. Üstelik Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi müttefikler daha da tehlikeye girebilir. Şimdi, ABD ile Çin ve Rusya arasında Hindistan''ı tavlama yarışı yapılıyor. Bundan sonra Pakistan''ın giderek yalnızlaşmasına, Hindistan''ın yükselişine şahit olacağız.

Batı''nın en önemli bölgesel müttefiklerinden Türkiye''nin ise, aynı zamanda Rusya ve Çin''le, hatta Hindistan''la yakınlaşması, Moskova ve Pekin''in Orta Asya ve Ortadoğu''da daha da yerleşmesine imkan verecek derinlikte ilişkilere girmesi önemli bir risk taşıyor. Bu arada, Türkiye''nin İslami söylemlere karşı acımasız bir savaş yürüten güçlerle işbirliği yapması dikkat çekilmesi gereken bir başka nokta...

24 yıl önce
Clinton"ın ziyareti ve İslam"ın değişen rolü
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…