|
Endonezya"dan alınacak dersler

21. yüzyılın ilk günlerinde etnik ve dini sorunlardaki artış, bu sorunların gittikçe bölgesel düzeyde krizlere dönüşmesi, etnik ve dini farklılıkların belli büyük güçler tarafından hedef ülkeleri yıpratacak/sarsacak bir silah olarak kullanılması ve bununu belli bazı ülkeler üzerinde yoğunlaşması düşündürücü.

Bugünlerde Ermeni soykırımı tasarılarıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Türkiye, Avrupa''da kendisine yönelen bu dalgayı savuşturmaya çalışırken İslam dünyasının bir başka ülkesi parçalanmanın eşiğine geldi. Türkiye''ye oldukça uzak bir coğrafyada bulunan ancak gerek kuruluş dönemi şartları gerekse modernleşme tarihi açısından Türkiye''ye çok fazla benzeyen, içinde bulunduğu süreç açısından ise yakından izlenmesi gereken Endonezya''da ilk demokratik seçimlerden sonra biraz sakinleşen hava yeniden sertleşiyor.

Uzun süren bir sömürge döneminden sonra bölgesel düzeyde kurulmaya çalışılan İslami yönetimlerin tasfiyesi üzerine oluşturulan Endonezya devleti, yüzlerce etnik yapıdan oluşuyor. Bağımsızlıktan sonra Sukarno ve Suharto diktatörlükleri altından bugünlere gelen Endonezya, Soğuk Savaş sonrası dünya sisteminin tasfiyesini öngördüğü belli başlı ülkelerden biri.

Hedef "yeniden bağımsızlık ruhu" mu?

Sovyetler ve Çin komünizmine karşı, tıpkı Türkiye gibi, yıllarca Batı tarafından desteklenen, onca etnik ve dini anlaşmazlıklara rağmen bütünlüğü korunan, Vietnam savaşı döneminde Güneydoğu Asya''nın güven verici ülkesi olan Endonezya, son yıllarda uğursuz planların hedefi haline geldi. Suharto''nun devrilmesinden sonra yapılan demokratik seçim sonrası bir ulusal uzlaşmayla Devlet Başkanlığı''na getirilen Abdurrahman Vahid, Endonezya için en kolay suçlama yolu olan yolsuzluk ithamlarıyla parlamento ile karşı karşıya getirildi. Hedef Vahid değil, onu iktidara getiren ulusal uzlaşma ruhunun parçalanması. Zira, Vahid''i iktidara getiren Endonezya''nın ''Halk Partisi'' konumundaki Golkar ve liderliğini eski diktatör Sukarno''nun kızı Megavati Sukarnoputri''nin yaptığı Demokratik Mücadele Partisi Vahid''e cephe aldı.

Vahid''in bir özelliği de ilk kez Müslüman bir liderin Endonezya gibi bir ülkenin devlet başkanlığına getirilmiş olmasıdır. Yıllarca İslami taleplere göz açtırılmayan ülkede parçalanma korkusu o kadar büyüdü ki, dünyanın en eksi ve en büyük İslami örgütlenmelerinden ikisi olan Muhammediye ve Nahdat-ul Ulema iktidara ortak edildi. Bu, Endonezya için yepyeni bir tecrübeydi ve ülkede dalga dalga yayılan "yeniden bağımsızlık ruhu"nun motor gücünü Müslümanlar oluşturmaya başladı. Bütün dünyada İslami hareketlerin, siyasal İslami yapıların güç kaybettiği bir dönemde Endonezya toplumumun İslami hareketlerin peşine takılmaları bazı güçleri korkutacak nitelikte oldu.

Dolayısıyla çok geçmeden ulusal uzlaşma ruhu üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başladı. Doğu Timor sarsıntısıyla kendine gelmeye başlayan Endonezya, yeni şok dalgasını da atlatabilecek mi?

Zengin kaynaklar iştah kabartıyor

210 milyon nüfusuyla, zengin kaynaklarıyla, güçlü ordusuyla, jeopolitik konumuyla ve teknolojik üstünlüğü ile bu güçlü ülkenin, yeni yüzyıla en ağır bedeli ödeyecek ülkelerden biri girmesi sadece iç sorunlarıyla açıklanamaz.

Doğu Timor''da yaşananlar bu ülkenin Pasifik''teki Batı çıkarları için tehlikeli görüldüğünün bir işareti.

Hristiyanlar''ın yoğunlukta olduğu Doğu Timor Endonezya''dan alınıp Avustralya''nın denetimine verildi ve Avustralya bölgesel bir güç olarak Endonezya''nın yerini almaya başladı. Suharto''nun uzun yıllar süren dikta yönetiminin bitmesinden hemen sonra yaşanan bu olay, Endonezya''nın diğer sorunlu bölgelerini de hareketlendirdi.

Etnik ve dini çatışmaların özellikle zengin kaynakların bulunduğu bölgelerde yaşanması da bir raslantı değil. Doğu Timor gibi, Batı Timor, Doğu-Batı ve Güney Kalimantan, Orta ve Güney Sulevasi, Güney ve Kuzey Sumatra, Doğu Cava, İriyan Jaya (Papua) ve Baharat Adaları hem zengin kaynakları hem de stratejik önemleri bakımından çok önemli bölgeler. Bazıları zengin petrol yataklarına sahip, bazıları dünyanın en önemli kauçuk merkezi, bazıları yağmur ormanlarıyla kaplı, bazıları ise Pasifik''le Hint Okyanusunu birbirine bağlayan su yollarını kontrol ediyor. Bu bölgelerin hemen hepsinde etnik ve dini çatışmalar yaşanıyor ve bunlar doğrudan dışarıdan yönlendiriliyor.

Ders alınacak süreç

Endonezya''da başlayan "yeniden İslamlaşma ruhu", Açe''de bağımsızlık özleminin İslamla yoğrulması, Malezya''da İslam Partisi''nin son seçimlerde gücünü ciddi oranda artırması ve Mindanao''da yeniden şiddetlenen bağımsızlık savaşının İslami karakterli olması bölgesel hatta, uluslararası bir sorun olarak algılanıyor. Endonezya''daki etnik ve dini çatışmaların başta Malezya olmak üzere bütün güneydoğu Asya''yı sarsmasından endişe ediliyor.

Endonezya tecrübesi gerek bu ülkenin İslam dünyasındaki özel konumu, gerek bölgesel ve uluslararası etkileri, gerek dünyanın geri kalan bölgelerinde İslami hareketlerin güç kaybettiği bir dönemde yepyeni bir İslami dalga yakalaması açısından yakından izlememiz gereken bir süreç.

23 yıl önce
Endonezya"dan alınacak dersler
Kara dinlilerle milletin savaşı
"Çürüme"ye karşı tek kişilik bir ordu: Prof. Dr. Hayrettin Karaman
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’