|
Panda diplomasisi ve kurbanlar

Ankara Müslüman-Türk dünyası üzerindeki etkisinden vazgeçerek Çin''in en önemli güvenlik sorununu çözmekle kalmıyor, Çin''e yönelecek tehditlere karşı da işbirliği taahhüt ediyor.

Türkiye''nin Rusya ve Çin ile ilişkileri iki halkın kurban edilmesi üzerine şekilleniyor: Çeçenler ve Uygurlar. Başbakan Ecevit''in Moskova''da imzaladığı anlaşma Çeçenler''i, İçişleri Bakanı Saadettin Tantan''ın Pekin''de imzaladığı güvenlik anlaşması da Doğu Türkistan''daki Uygur Müslümanları''nı terör sınıfına soktu. Gerçi Tantan''ın imzaladığı anlaşmada yeni bir şey yok. Türkiye daha önce verdiği güvencelerle Pekin''in Doğu Türkistan konusundaki kaygılarını gidermişti.

1997''de zamanın Çin Başbakanı Li Peng, Türkiye''deki Doğu Türkistan''a yönelik faaliyetlere tepki olarak Ankara ziyaretini iptal etmişti. Bu olaydan sonra iki ülke arasındaki ilişkilerde sıkı bir yakınlaşma dönemi başladı. Mesut Yılmaz''ın, bölgeye yönelik faaliyetleri yasaklayan meşhur genelgesi ve Ecevit''in girişimleri Pekin ile ilişkileri stratejik bir boyuta sürüklerken, Türkiye kamuoyunun bölgeye yönelik hassasiyetlerine de büyük darbe vurdu. Öyle ki, bölgedeki ağır insan hakları ihlallerini bile dile getirmek imkansızlaştı. Karşılıklı üst düzey ziyaretler gerçekleşti. Türkiye''den sivil ve askerî heyetler kısa aralıklarla Pekin''e gitti ve önemli anlaşmalar imzalandı. Son olarak Tantan ve Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut başkanlığındaki heyetler Pekin''e gitti ve en üst düzeyde ilgi gördü. Basının, hediye edilen panda ve karşılığında gönderilen Van kedisi üzerinde magazinleştirdiği süreç, aslında Türkiye''nin Orta Asya''ya yönelik geleceğine büyük darbe vuracak. Türkiye bu sefer de Pekin''in taşeronu olma yolunda. Nasıl mı?

Çin''in Türkiye ve İran hesabı

Bir kere Ankara-Pekin ilişkileri Türkiye''nin kazanımlarından ziyade Çin''in Ortadoğu''ya kadar uzanan hesaplarına göre şekilleniyor. İki ülke arasında yapılan anlaşmalarda, kamuoyuna yansıtıldığı gibi ekonomik bir beklenti sözkonusu değil. Ticari ilişkilerin seyri izlendiğinde bu apaçık ortada. Yakınlaşmanın esas unsurunu güvenlik stratejileri oluşturuyor. Yapılan askerî karakterli anlaşmalarda Ankara''nın ne tür askerî teknolojilere ulaştığı belirsiz. Ancak kesin olan bir şey var ki, Pekin, Doğu Türkistan''dan Kafkaslar''a, oradan da Basra Körfezi''ne kadar uzanan bölgede etkinlik kazanıyor. Nasıl?

Pekin''in Türkiye ile ilişkileri İran''la ilişkileriyle paralel gelişiyor. Aynı zamanda hem Türk, hem de İran''lı heyetler Pekin''de oluyor. Ancak Pekin''in İran ve Türkiye''ye yönelik politikası nitelik olarak farklı. İran''la ilişkileri ekonomik ağırlıklıyken Türkiye ile ilişkileri güvenlik ağırlıklı gelişiyor. Doğu Türkistan, Hazar çevresi ve Basra Körfezi dünyanın en önemli petrol bölgeleri arasında. Çin İran''la hem Hazar çevresinde hem de Ortadoğu''da ekonomik karakterli işbirliğine gidiyor. Karşılığında da askerî teknoloji veriyor.

Pekin''in Türkiye''ye biçtiği rol

Türkiye-Çin ilişkileri ise Pekin''in güvenlik endişelerine göre şekilleniyor. Amaç Orta Asya ve Doğu Türkistan''da yükselecek ve bütün hesapları bozabilecek İslamcı veya milliyetçi karakterli bir akımın önünü kesmek. Çok önemli enerji kaynaklarına sahip olan Doğu Türkistan, aynı zamanda Çin''in nükleer deneme merkezi. Pekin, Orta Asya kontrol altında tutarak Doğu Türkistan''a yönelecek bir tehlikeyi önlemeye çalışıyor. Ayrıca Çin''in kendi içinde büyük bir Müslüman potansiyel var. Zamanla bu toplulukların uyanmasından endişe ediliyor. Bu amaçla Pekin ile Türk cumhuriyetleri arasında bir dizi güvenlik anlaşmaları imzalandı ve Orta Asya''daki muhalif gruplara karşı ortak mücadele veriliyor. Türkiye ile yakınlaşma da bu paralelde. Ankara Müslüman-Türk dünyası üzerindeki etkisinden vazgeçerek Çin''in en önemli güvenlik sorununu çözmekle kalmıyor, Çin''e yönelecek tehditlere karşı da işbirliği taahhüt ediyor.

Soykırıma ortak olmuyor muyuz?

Türkiye''nin Kafkaslar''a ve Orta Asya''ya yönelik uzun vadeli politikaları nedense bölge halklarının önünü kapatan, onları baskılardan kurtaracak gelişmelerin önünü tıkayan bir karakterde. Oysa bugünkü iktidarlar halkın taleplerine uzun vadede direnecek durumda değil. Bölgede çok ciddi değişim sancıları yaşanıyor. Bugün cephe aldığınız güçlerle yarın bölgenin kaderini elinde tutacak.

Ankara''nın Rusya ve Çin''le yürüttüğü ilişkilerin kurbanları olan Çeçenler''e ve Uygurlar''a bir bakın. Çeçenistan''da bir millet yokediliyor ve hiçbir vicdan harekete geçmiyor. Günlerce kar altında kalan cesetler gömülemiyor, gökyüzünden kapkara kar taneleri düşüyor. Katliam, işkence, tecavüz... Küresel çıkarlar adına bir milleti yoketmek için sessiz bir ittifakı gözlemliyoruz. Doğu Türkistan da benzer durumda. İdamlar, nükleer kazalar ve sağlık sorunları, baskılar... İki millete karşı uygulanan soykırıma ortak olmuyor muyuz? Hem de MHP''li bir yönetim iktidardayken...

24 yıl önce
Panda diplomasisi ve kurbanlar
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler