|
Soykırımı onaylamak...

Ankara, 18-21 Nisan tarihlerinde Çin Devlet Başkanı Can Zemin''i ağırlayacak. Ankara''nın Pekin ile ilişkileri, Türk-İsrail ilişkileri gibi, gizli yanları fazla olan bir süreç.

Türkiye gibi İsrail de Çin ile askeri teknoloji ve güvenlik eksenli ilişkilerini geliştiriyor. Hem de Çin''i, Avrasya''ya projesinin önünde en büyük engel gören ABD''ye rağmen. ABD''nin bölgedeki en önemli iki müttefikinin, Pekin ile bu denli yakınlaşması Orta Asya''nın özgürlüğü ve enerji kaynakları üzerinde ne denli karmaşık bir savaşın sürdüğünü gözler önüne seriyor.

Zemin''in "Ortadoğu''da söz hakkı elde etme" amacına yönelik ziyareti, İsrail ile ABD arasında çok ciddi bir krize neden oldu.

İsrail''in Çin''e askeri teknoloji transfer etmesi, Awacs radar sistemlerini vermesi ve bu sistemin monte edildiği Çin uçaklarının teslimine hazırlanması ABD-İsrail ilişkilerinde görülmemiş bir sıkıntıya yol açtı.

ABD''nin İsrail''e nota vererek askeri yardımları kesme tehdidinde bulunması bile İsrail''e geri adım attıramadı. Gelinen durum, barış sürecini tamamlaması halinde İsrail''in dünya dengelerini nasıl ''ilkesizce'' sarsacağına örnek teşkil ediyor.

İsrail askeri teknolojinin yanısıra, Pekin''in Doğu Türkistan ve Orta Asya''daki İslami yükselişe karşı savaşına da büyük destek veriyor. Bu iki konu, Ankara-Pekin ilişkilerinin de ana eksenini oluşturuyor.

Daha önce Türkiye''nin üç ülkeyle ilişkilerinin üç masum Müslüman toplumun kurban edilmesi üzerine şekillendiğini belirtmiştim. Rusya ile ilişki Çeçenler''in kurban edilmesi ve ''terörist'' ilan edilmesine kadar gitti. Pakistan yerine Hindistan''la yakınlaşan Ankara, Hindistan''ın Kıbrıs politikasını değiştirmesi karşılığında Keşmir konusunda tavrını değiştirme eğiliminde. Çin ile yakınlaşma da Doğu Türkistan''ın ''satılması'' şartı üzerinde gelişiyor.

Yılmaz''ın başlattığı süreç

Türk-Çin ilişkileri Pekin''in ''arka bahçesi'' olarak gördüğü Doğu Türkistan ve Orta Asya''ya dönüp, Türkiye ve İran''la işbirliği ile Ortadoğu''ya kadar Avrasya bölgesinin kontrolünü ele geçirme düşüncesiyle başladı.

Bölgesel bir güç olma yerine global düzeyde belirleyici olacak süper güç olma yolunda ABD ile hemen her alanda yarışa giren Çin, Orta Asya''daki üstünlüğünü şimdiden ele geçirmiş gibi görünüyor. Türk cumhuriyetleri ile güvenlik eksenli bir dizi anlaşmalar yapan Çin, bu ülkelerin işbirliği ile bölgedeki Müslümanlar''a göz açtırmıyor.

1995''ten bu yana Cumhurbaşkanı Demirel''den Başbakan Ecevit''e, Akbulut''a, İsmail Cem''e, Sadettin Tantan''a kadar Pekin''e gitmeyen hemen hiç bir yönetici kalmadı. Son olarak Enerji Bakanı Ersümer ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz gitti. Bunların yanında Dışişleri ve Genelkurmay''dan heyetler sürekli Çin''e gitti. Pekin''den Ankara''ya gelenlerin sayısı da bir o kadar var.

Ziyaretlerin içeriği hep ''ekonomik yakınlaşma'' olarak gösterildi. Ancak ticaret hacmine bakıldığında ortada bir şey yok. Olancası da onda bir oranında Türkiye''nin aleyhine.

1998''de Mesut Yılmaz tarafından yayınlanan genelge yakınlaşmanın gerçek boyutunu ortaya koydu. Genelgeyle Doğu Türkistan davasını savunan programlar yasaklandı, devlet erkanının bu programlara katılması engellendi, Doğu Türkistan''ın Çin toprağı olduğu tescillendi ve bu mazlum milletin temsilcileri Türkiye''den kaçmaya zorlandı.

Ankara: Onlar terörist

Son olarak Tantan''ın Pekin ziyaretinde, yıllardır soykırıma uğrayan Doğu Türkistan''ın bağımsızlığı için mücadele edenler ''terörist'' olarak nitelendi. Tıpkı Çeçenler gibi... Zemin ile Demirel arasında imzalanacak anlaşmada bu ifadelerin yer alması muhtemel.

Türk cumhuriyetleri Pekin''le yaptıkları anlaşma gereğince bu özgürlük aşıklarını Çin''e teslim ediyor ve bu kişiler idam ediliyor. Yarın Türkiye de aynı davranışı sergilemek durumunda kalacak.

İnsan hakları örgütleri hemen her hafta bölgedeki soykırımı, idamları, katliamları, sürgünleri, nükleer denemeleri, bozulan ekolojik dengeyi ve denemelere bağlı olarak yükselen hastalık oranlarını rapor ediyor.

Bir kaç ay önce bir Fransız televizyonunda yayınlanan Doğu Türkistan''dan gizlice çıkarılmış görüntüler insanın kanını donduracak nitelikteydi.

Bu ödül verilmemeli

Ancak Ankara''da bunları düşünecek kimse yok. ABD ve Almanya kadar bile tepki gösterecek irade bulunmuyor. Aksine Salı günü Türkiye''ye gelecek olan Zemin''e Devlet Nişanı veriliyor. Sanki soykırım ödüllendiriliyor. Türkiye kamuoyu ne düşünür, Türkiye''deki sürgünler ne hisseder, düşünen yok.

MHP''li bakanların ilgili Bakanlar Kurulu Kararı''na imza vermeyeceklerini düşünmek istiyoruz. Verirlerse kendilerini inkar etmiş olacaklar. Bu ödül, Orta Asya''da, Türkiye''de, Doğu Türkistan''da yaşayan insanların onurunu kıracak.

Türkiye Rusya ile yakınlaşmanın bedelini bu ülkenin tekrar Kafkaslar ve Orta Asya''ya dünüşüne zemin hazırlamakla ödüyor. Pekin''le ilişkilerin bedeli ise Doğu Türkistan. Ortadoğu''da zaten yokuz. Peki geriye ne kaldı? Birileri Türkiye''nin stratejik çıkar alanlarını satıyor. Birileri Türkiye''nin önünü belki de bir daha açılmayacak şekilde kapatıyor.

24 yıl önce
Soykırımı onaylamak...
Nedir şu Çanakkale ruhu ve nerededir?
Zülfü dağlanasıca… Kafaya göre yorum yapılır mı?
Söz
Türkiye’deki IŞİD...
Kıbrıs, eğitim, turizm ve tarım üssü olabilir