|
"Stratejik ortak" vefasızlık mı yaptı?

On yıl önce, "Adriyatik''ten Çin Seddi"ne uzanan bölgede varolmak isteyen her ülkenin kapısını aşındırdığı, dünya enerji merkezleri olan Körfez ve Hazar bölgeleri etrafındaki 16 ülke arasında yıldızı en hızlı parlayan, "Avrasya''ya yönelik küresel projelerin "kilit ülke"si olan, Almanya, Japonya, Rusya, Fransa ve Hindistan ile birlikte bölgesel güçler arasında yer verilen Türkiye, "geleneksel iktidar odaklarının direnç noktası"nı kıramadı ve kendini hızla eski konumuna; siyasi ve ekonomik krizleriyle boğuşan sıradan bir bölge ülkesine indirgedi.

Türkiye''nin iki geleneksel rakibi Rusya ve İran ise, hem Ortadoğu''da, hem Orta Asya''da, hem Hazar enerji kaynakları üzerinde hem de petrol ve doğal gaz boru hatları üzerinde tam anlamıyla denetim sağlarken, Rusya Orta Asya ve Kafkaslar''a geri dönerken, İran, bırakın Hazar petrollerini, Ortadoğu''da düşmanca ilişkiler içinde olduğu ülkelerle bile ekonomik ve güvenlik eksenli anlaşmalar imzalarken Ankara, yıllardır bu bölgelerde "sırtında taşıdığı" Batı''nın "vefasızlığı" ile dövünüyor bu günlerde.

Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, bugün de "jeopolitik konum" satmaktan başka hiç bir çözüm projesi olmayan Türkiye, "büyük devlet" veya "bölgesel güç" olmanın "ekonomik, siyasi ve diplomatik esnekliğini" gösteremeyince bütün dünyada ikna gücünü kaybetti.

Rus oligarşisi ve Türkiye

Devlet Bakanı Kemal Derviş, ekonomik kriz içinde kıvranan Türkiye''nin son umudu olarak gittiği ABD ve Avrupa''dan neden eli boş döndü?

Çünkü Avrupa da ABD de Türkiye''nin içinde bulunduğu ekonomik bunalımı "eknomik sorun" olarak görmüyor. Daha krizin ilk günlerinde "siyasi kriz" teşhisi koyan iki merkez de Ankara''ya verilen kredilerin, tıpkı Rusya''da olduğu gibi, "doğru adres"lere ulaşacağına inanmıyor? Türkiye''de siyasi ve ekonomik anlamda yapısal değişimler gerçekleşmediği sürece de bu kanaatleri değişmeyecek.

ABD ve Avrupa''nın Moskova''ya verdiği milyarlarca dolarlık krediler, Yeltsin döneminde oluşan, ahtapot gibi Rusya''yı kuşatan mafya ve medya baronlarından oluşan oligarşik yapı arasında kaybolup gitti. Rusya''ya kredi muslukları kapatıldı. Ancak Putin''le yeni bir dalga yakalayan Rusya, kısa sürede kendini toparladı. Önce oligarşik yapı dağıtıldı veya zayıflatıldı. Bugün IMF''nin kredilerini bile reddedebilen Moskova, çıkışını diplomatik alanda da ciddi kazanımlara tahvil etti.

Hazar enerji kaynaklarının kaderini belirleyecek olan Hazar Denizi''nin statüsü konusunda beş kıyıdaş ülke arasındaki sorunlar hızla çözülürken Moskova, en son Tengiz-Novorossisk petrol boru hattına start vererek Türkiye''ye bir gol daha attı. Bu gelişmeyle bir taraftan Boğazlar''a yönelik Türkiye''nin endişesini kimsenin ciddiye bile almadığı ortaya çıkarken, Türkiye''nin enerji savaşının tamamen kaybettiği de tescillenmiş oldu. Dün Moskova''dan gelen "Türkiye''nin Boğazlar''daki trafiği kısıtlama veya engelleme gibi bir hakkı yok" açıklaması gelinen hazin durumu ortaya koyuyor.

ABD desteğinin iki şartı

Orta Asya, Kafkaslar ve enerji kaynakları üzerinde yürütülen küresel savaşta Türkiye''yi Rusya''nın yerine ikame etmeye çalışan ABD, Moskova''nın Avrupa ve İran''la birlikte bölgenin kontrolünü ele geçirmesi karşısında yeniden durum belirlemeye çalışıyor.

Yeni ABD yönetiminin "AB-Rusya-İran dayanışması"na karşı geliştireceği politika Türkiye''nin hem bölgesel konumunu yeniden tanımlayacak hem de iç siyasi yapısında ciddi değişimleri gündeme taşıyacak. Ekonomik, siyasi ve güvenlik heyetlerinin ABD''den aldığı "siyasi reform yapın, krizin sebebi ekonomik değil, siyasi" cevabının anlamı bu.

George Bush yönetiminin Ortadoğu ve Orta Asya''ya yönelik politikaları netleşmeden, ABD ve Avrupa''nın Rusya ve Türkiye konusundaki "tercihleri" netleşmeden Ankara''ya ciddi taahhütte bulunulmayacak. Türkiye''nin kredi taleplerinin ABD''de de Avrupa''da da beklemeye alınmasının ve siyasi reform şartına bağlanmasının sebebi bu.

Kimse Türkiye''nin 2010 yılında bile AB üyesi olmasını beklemesin. Zaten Birlik de Türkiye ile uzun vadeli bir ortaklık statüsünden başka bir birliktelik düşünmüyor. Ankara''nın büyük reform paketi olarak sunduğu Ulusal Program''a AB''nin resmi tepkisinin sert olacağı da bir gerçek. Avrupa için Türkiye değil, Rusya önemli ve AB''nin geleceğine ilişkin büyük hesaplar Rusya üzerine yapılıyor.

Türkiye-ABD stratejik ortaklığı gücünü kaybetmedi. Bush döneminde daha da güçlenmesi bekleniyor. Ancak Washington''ın Türkiye''ye vereceği desteğin iki şartı var: Biri ABD''nin Ortadoğu ve Hazar enerji kaynaklarına yönelik politikasının netleşmesi, diğeri de Türkiye''nin, ekonomik sarsıntının da desteğiyle, radikal bir siyasi dönüşüm gerçekleştirmesi. Böylece, Türkiye''ye yüklenecek misyona yönelik iç drencin kırılması...

23 yıl önce
"Stratejik ortak" vefasızlık mı yaptı?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler