|
Türkiye varken bölgesel savaş olamaz: O halde önce Türkiye’yi vuralım!
İran, ilk kez ülkeden ülkeye
balistik füz
e gönderiyor.
Tahran saldırısı
ndan sorumlu olduğunu iddia ettiği Suriye’de bir hedefi vuruyor. Daha önce Yemen’de destek verdikleri
Husiler’in Mekke’yi, Riyad’ı hedef alan balistik füzeleri gibi!
ABD güçleri, bir
Suriye savaş uçağı
nı düşürüyor. Şam yönetimi doğruluyor. Hemen ardından
Rusya, ABD ile Suriye hava sahasındaki mutabakatı, işbirliğini sona erdirdiğini
açıklıyor. Bu iptal, bundan sonra ABD uçaklarını Rus hava güçleri için bir hedef aline getiriyor. Olası
“kaza”
ların ne tür sonuçları olacağını varın siz tahmin edin.

ABD-DEAŞ-PKK ortaklığı bir Atlantikçi
harita planı!
Şam yönetimi, PKK/PYD ile çatışmalara girerken
DEAŞ meselesi bir tiyatroya, Rakka operasyonu bir şaibeye
dönüşüyor.
ABD-DEAŞ-PKK (PYD) ortaklığı
bir
Atlantikçi harita
çalışmasına dönüşüyor. Öyle “terör”, “terörle mücadele” gibi kavramların bölgemize, ülkelerimize, topraklarımıza, zihinlerimize yönelik bir
örtük müdahale
, saldırı olduğu daha bir belirginleşiyor.
ABD’nin PKK ile birlikte yürüttüğü plan Suriye’nin kuzeyinde, özellikle Türkiye’nin yakın tehditler hissettiği bölgede yoğunlaşıyor.
İran-Akdeniz
bağlantı çalışması daha
güneye kayarken
ABD’nin, terör örgütleriyle birlikte Türkiye’yi sınır boyunca sıkıştıracağı, bu
“çevreleme”
üzerinden bir harita çalışıldığı
, “harita”
nın aynı zamanda bir
“iç politik iktidar haritası”
da içerdiği

artık aşikârdır.

İran’a bağır,
Türkiye’ye vur
Trump yönetiminin,
“İran’ı sıkıştırma, tehdit etme, cezalandırma”
söylemleri devam ederken
“sıkıştırılan ülke” nedense Türkiye oluyor.
Washington’daki iktidar kurucuların, bütün güvenlik örgütleri ve
terör örgütleriyle birlikte
yoğun bir
Türkiye mesaisi
olduğunu biliyoruz.
Bu, geçmişte de böyle olmuştur. ABD yönetimi, Cumhuriyetçiler dahil, sürekli İran’ı tehdit etmiş, İran da
İsrail’le kriz
süreci işletmiştir.
Ama son otuz yılda kaybeden “ABD müttefiki” Araplar, kazanan hep “ABD ile çatışan” İran olmuştur.
Bu sefer de,
“İran’ı gösterip başka ülkeyi hedef alma”
gibi bir durum olur mu, olur! Otuz yıl, örnek, ibret almak için çok şey sunuyor bize.
Katar krizi fitili
ateşledi
Bu yüzden bölgemizde her söz, söylem, hareket
olağanüstü bir dikkatlilikle
izlenmelidir.
ABD-PKK
ilişkisi, İran’ın bölgedeki örgütlerle ilişkisi, Rusya’nın Atlantikçi güçlerle Suriye mesaisi, Türkiye’nin bölgeye yönelik hassasiyetine verilen
reaksiyonlar
gibi..
Kriz alanı hep genişliyor
. Irak iken Suriye oldu, Suriye’den hemen sonra
Basra Körfezi
yeni kriz alanı olarak önce çıkmaya başladı. Yemen’de İran ile savaşan S. Arabistan, Körfez İşbirliği Konseyi üyesi Katar’a ağır bir
abluka
başlattı. İşte bu abluka hep endişe içinde sözünü ettiğim
Büyük Körfez Savaşları
’nın habercisi, işaret fişeğidir.
Katar krizi ne kadar sakinleşirse sakinleşsin, bir sonraki adım bu kriz üzerinden devam edecek her adım o büyük çatışmayı daha da yakınlaştıracaktır.
Çünkü öyle kurgulanmıştır!
Türkiye varken
bu savaş olmaz!
Çok büyük bir felakete sürüklemeye çalışıyorlar bölgeyi.
Ayakta sağlam bir devlet kalamayacak şekilde
, bütün bir ülke kalamayacak şekilde.
Güçlü bir siyasi ve askeri irade olamayacak şekild
e çözmeye çalışıyorlar. Türkiye, bölgede en güçlü ülke ve büyük
felaketin önündeki en güçlü direnç hattı
.
15 Temmuz
’da, 17 Aralık’ta, Gezi’de işte bu hattı yarmaya, kırmaya çalışmaların nedeni bu
; Büyük bölgesel savaş..
Türkiye varsa bunun zor olacağın biliyorlar. Bölgeyi kolay gaza getiremeyeceklerini biliyorlar. Sadece iktidarda tuttuklarıyla bu senaryoyu devreye alamayacaklarını biliyorlar.
Türkiye varsa büyük bölge savaşını çıkaramazlar
.
Öyleyse Türkiye’yi vuralım, alanını daraltalım, çevreleyelim,
ilişkilerini bozalım, dostlarını azaltalım. Yaptıkları hep bu… Suriye’de önümüzü kesmeleri, Irak’la ilişkilerimizi bozmaları, AB ile
köprüleri
atmaları, ABD ile örtülü bir saldırganlığa maruz bırakmaları bundandır.
Gözünüzü önce
ülkenize çevirin!
Şimdi Suriye’de yeni bir denge kuruluyor. Örgütlerden sonra devletler kendileri harekete geçti. Bütün bölgede
yeni bir oyun
kuruluyor.
Arap-Fars savaşının, İran-Suudi Savaşının, Şii-Sünni savaşının son hazırlıkları
, son
tahrikleri
yapılıyor. Ülkelerin pozisyonları ölçülüyor, bu pozisyonlara göre ceza ve ödüller hazırlanıyor.
Suriye’deki
son kamplaşma
,
İran’ın balistik füzeleri
, Türkiye’nin Katar’dan sonra Suriye’deki yeni duruma
bakışı
çok şeyi etkiler. Düğüm Türkiye üzerinde düğümleniyor sanki. Onun duruşu pozisyon alışı birçok şeyi belirliyor.
Bu yüzden siz
“Suriye’de yeni oyun kuruluyor”
dendiğinde hemen Türkiye’ye bakın. Katar krizi patladığında, İran balistik füzeleri Arap topraklarını vurduğunda, Rusya-ABD Suriye’de ayrıştığında
gözlerinizi Türkiye’ye çevirin.
Yeni yeni FETÖ’ler
aramaya koyuldular
Bugünlerde yeni bir dalganın hazırlıklarını hissediyorum. Bölgeden, içeriden, FETÖ’den, FETÖ yerine ikame edilmeye çalışılan çevrelerden, yepyeni bir tehdit dönemine girdiğimizi görüyorum.
Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşün
den, yürüyüş cephesini genişletmeye dönük arayışlardan,
mağduriyetler üzerinden yürütülen
psikolojik operasyonlardan
,
15 Temmuz’un arkasındaki güçlerin
, finansörlerin hareketliliğinden
“bir şeylerin yaklaşmakta olduğunu”
hissediyorum.

Sanırım bir çoğumuz bunu görüyoruz..

Onlar;
“Türkiye cephesi düşmezse bölgenin tamamına yönelik planları hiçbir zaman uygulayamayız”
ön kabulüyle hareket ettikleri için bölgedeki her yeni durumun ucu Türkiye’ye dokunacaktır. Şimdilerde
yeni FETÖ’ler aramaya koyulmuşlar
sanki. Hem dışarıdan, bölgeden hem içeriden yeni bir tezgah hazırlanıyor. Hepinizi dikkatli olmaya çağırıyorum!
Varmak istediğim nokta şu: Bölgede yeni ve
çok vahşi bir oyun
kuruluyor. Buna bağlı olarak 15 Temmuz’un patronları içeride ve dışarıda hareketlendi. Bir şeyler çeviriyor bunlar!
Yine rezil olacaklar
, endişe etmeyin. Sadece dikkatli olun!
#Türkiye
#Bölgesel savaş
#İran
#ABD
#Katar
#15 Temmuz
7 yıl önce
Türkiye varken bölgesel savaş olamaz: O halde önce Türkiye’yi vuralım!
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü