|
Türkiye’ye yaptıkları bütün kötülükler başlarına geliyor!
Ne garip;
Türkiye'ye operasyon çeken ülkelerin hemen hepsi benzer sorunlarla yüzleşmeye başladı
.
Gezi
olaylarından bu yana, ülkeye, millete operasyon çeken herkese
kol kanat geren
, koruyan ve onları kışkırtan
Almanya
, seçim öncesi
aykırı sesleri susturmak
için medya operasyonları başlatıyor,
muhalif
sesleri kısıtlıyor. Bunu bir
ulusal güvenlik meselesi
olarak görüyor!


Türkiye'ye

bölmek, parçalamak

için

örtülü operasyonlara

destek veren

Avrupa Birliği

kendisi

dağılma

sürecine giriyor.

İngiltere

'nin kopuşundan sonra

“Ortak Avrupa”

düşüncesi yerlerde sürünüyor,

motivasyon

olma özelliğini kaybediyor. Bir çok ülke, yakında ayrılık seslerini daha da yükseltmeye başlayacak.



AB projesi, Hitler rüyası..



AB projesinden geriye bir Alman İmparatorluk projesinden başka bir şey kalmayacak. Hitler'in işgalle yapmak istediğini “Ortak Avrupa” ülküsüyle yapmaya çalışan Almanya, kendi rüyalarını açık etmek zorunda kalacak

. İşte tam da bu dönemde, Türkiye içindeki güvenlik sorunlarına destek olan AB ülkeleri, kendileri güvenlik sorunlarıyla yüzleşme dönemine giriyor. Dikkat edin, bekleyin daha neler göreceksiniz.



Kendi başkanlarını ajan ilan ettiler!


İktidara geldiğinden bu yana, özellikle son beş yılda

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmek için sayısız operasyona imza atan ABD istihbaratı

,

şimdi aynı operasyonları kendi Başkanı'na çekiyor

. Türk hükümetini, güvenlik birimlerini, istihbaratını

güvensiz

ilan edenler, şimdi

kendi hükümetlerini, seçim sonuçlarını, kurum ve kuruluşlarını, siyasi figürlerini, başkanlık kabinesi üyeliklerini sorguluyor

. Kendi başkanını suçlu, güvensiz, şüpheli,

ajan

ilan ediyor!



ABD'den suikast talimatı veriyor!


15 Temmuz'da Türkiye'de

darbe

teşebbüsünde bulunan,

iç savaş

hazırlığı yapan, ülkemizi bölme planlarını devreye sokan,

darbe başarısız olunca da Gülen ve teröristlerini korumaya alan

, halen

Gülen'in ABD'den
suikast talimatları

vermesine zemin imkan tanıyan ABD yönetimi, istihbaratı, kendi içinde savaşa başlıyor, kendi istihbarat hesaplaşmalarıyla uğraşıyor, kendi Başkanı'nı

koltuğa oturamaz

hale getirmeye çalışıyor.



Zamanı gelecek;

Türkiye'ye kaşı terör örgütleriyle ortaklık kuran, onları “kara gücü” olarak gösteren, silaha boğan, bu destekle Türkiye içindeki sivil katliamlara destek vermiş olan ABD yönetimi, kendi içinde, kendi ülkesinde aynı tehditlerle yüzleşecek

, aynı sorunlarla boğuşacak.



FETÖ Türkiye için dış, ABD için iç tehdittir..


Belki

FETÖ, Türkiye için dış tehdit, ABD için ise bir iç tehdit haline gelecek

. Belki ABD'nin terörle sınavı bu örgüt üzerinden gerçekleşecek. Dünyanın gidişatına bakılırsa bu da olacak. Hiçbir zaman hiç kimseye karşı terör istemeyiz, isteyemeyiz ama bu kötülük bir gün onları bulacak, hazırlıksız yakalayacak.



Çünkü onlar

meşruiyet çizgisini

kaybettiler.

Devletlerle terör örgütlerini birbirine karıştırdılar

, ayırım yapamaz hale geldiler. Çoğu zaman devletlerin, meşru yönetimlerin yerine terör örgütlerini ortak ilan ettiler, onlarla

ortak cepheler

açtılar. Terör unsurlarıyla, örgütleriyle kendi

müttefiklerine saldırdılar

, müttefiklerinin

meşruiyet alanlarına, demokrasisine, özgürlüğüne

savaş açtılar. Bir çok ülkeyi bu örgütler üzerinden parçalamaya çalıştılar.



ABD içindeki tartışmaları çok iyi izleyin. Kurumların,

iktidar alanlarının hesaplaşmasını

takip edin. Daha yeni başlayan bu çatışmaların zamanla

nerelere uzanacağını

tahmin etmek zor değil. Sistemik hesaplaşma zamanla

dünya ile ilişkilerde ve sosyal alanlarda

kendini gösterecek. ABD'nin hem kendi içinde hem de küresel ölçekte çok ciddi sorunlarla boğuşacağını tahmin etmek

fantastik

bir düşünce değil. Asıl çatışma alanları oralarda başlayacak. Böyle giderse ABD yönetimi, bu hesaplaşmayı

hazmedemez

hale gelecek.



NATO köhne, AB ise Almanya'nın aparatı


Donald Trump

'a bakıyoruz;

yerleşik düzene

, kurumlara savaş açıyor, onları sorguluyor,

değersizleştiriyor

. Kendini

tehdit

ilan eden kurumları tehdit ilan ediyor. Hem içerideki kurumları hem uluslararası kurumları

anlamsızlaştırıyor

.



NATO

'nun tehdit haline geldiğini,

köhnemiş

yapı olduğunu söylüyor. Avrupa Birliği'ne

“Almanya'nın aparatı”

görüyor, İngiltere'ye

“iyi ki ayrıldınız”

diyor.



Rusya'yı yağmalama planları

nı boşa çıkaracak açıklamalar yapıyor. Başından beri Rusya ile

yakınlaşmadan

söz ediyor. O bu açıklamaları yaparken

ABD devleti, Avrupalı müttefikleri ile Doğu Avrupa'ya, İskandinav ülkelerine, Baltık bölgesine tehlikeli biçimde askeri sevkıyat

yapıyor, adeta savaş hazırlığı yapıyor.



Rusya'yı parçalama planı, Çin'in 'Acımasız karşılığı'


Görünen o ki, ABD, Avrupalı müttefikleri ve

Asya

'daki ortakları ile

Rusya'yı iki taraftan köşeye sıkıştırma

ya, yeniden

parçalamaya

dönük bir strateji izliyor. Böyle olunca da

Trump'ın “Rusya ile yakınlaşma” cümleleri bu projenin mimarlarını çıldırtmaya yetiyor

. ABD-Rusya ilişkilerinin ne olacağına kim karar verecek? Trump mı yoksa ABD devleti mi?

Kim kimin bileğini bükecek

, yakında göreceğiz.



Daha da tehlikeli olan

ABD-Çin

ilişkileri.

Küresel ölçekte kıyamet senaryoları

nın yazılmasına yetecek ölçüde bir gerilim, kriz politikası uygulanıyor. Trump, Rusya'yı değil Çin'i hedef alırken Pekin yönetimi

“acımasız karşılık”

verme şeklinde son derece tehdit edici cümleler kuruyor.

Hem Rusya hem de Çin, ABD tarafından gelen tazyiklere yumuşak tonla değil, daha sert cümlelerle, saldırıya daha sert saldırıyla cevap veriyor

. Bu da küresel ölçekte

iklimin ne kadar sertleştiğini

, artık çevrenin değil merkez ülkelerin çatışma sahasına indiğini gösteriyor.



ABD bu yükü kaldıramaz


Peki

ABD, kendi içindeki sorunları çözmeden
bu ağır bunalımları, Rusya ve Çin ile hesaplaşmayı kaldırabilir mi?

Kendi istihbaratı

“Trump'la bilgi paylaşmayın, Rusya'ya verir”

diyebildiği, adeta kendi başkanını

yabancı güç

olarak tanımladığı bir dönemde ABD'nin eli ne kadar güçlü?



Açık söylemek gerekirse

on yıl öncesine göre ABD'nin kartları çok zayıfladı.

Çünkü

ortaklıkları

ciddi erozyona uğrarken,

güvenilir ülke

özelliğini büyük oranda kaybederken, dünyanın ezici çoğunluğu tarafından tehdit görünürken,

uluslararası sistem inşasının önündeki en büyük engel

olarak tanımlanırken Washington'ın

şiddet dışında seçeneklerinin çok da fazla olmadığı

bir gerçek.



İşin garibi, ABD ve Avrupa kendi içinde tartışmaların yükseldiği bir dönemde

Rusya ve Çin dana derli toplu, kararlı,

kendinden gemin bir görüntü veriyor.



Trump: Devrimci mi yoksa büyük felaketin öncüsü mü?


Trump ya büyük bir devrimci ya da kaos öncüsü olarak geçecek tarihe

.

Ya dünyanın yarısını savaşa sürükleyecek, ya da varolan güç haritasını kökten değiştirecek

.

Ya yeni bir Amerikan çılgınlığı, saldırganlığı, faşizmi ortaya çıkaracak ya da ABD'nin kendi içinde kavgasını ateşleyecek

. Her ne olursa olsun, yeni ABD Başkanı'nın sıradışılıkları ABD ve dünyada derin izler bırakacak.



Umuyoruz Türkiye ile ilişkilerde de yeni bir sayfa açılır.

Obama

dönemi, özellikle ikinci dönem, iki ülke arasında çok

derin yaralar

açtı. Türkiye-ABD arasındaki güvensizlik,

ayrışma

hiç bu boyuta gelmemişti.

Obama müttefik ilişkilerini yok etti.


15 Temmuz bir ABD saldırısıydı


Dahası bir NATO ülkesine, ABD müttefikine açıktan savaş açtı. Terör örgütleriyle vurdu, Suriye üzerinden kuşatmaya kalktı, en önemlisi de FETÖ'yü bir istihbarat, silahlı güç olarak kullanarak 15 Temmuz saldırısına imza attı

. Cumhuriyet tarihinin en ağır saldırısına maruz kaldı Türkiye.



Öyleyse, bu kadar

açık konuşan

, her şeyi sorgulayan Trump'ın

Türkiye'ye bir açıklama borcu var

. Kendi ülkesinin

pervasızlıkları

için, milletimize reva gördüğü şiddet için bir

özür borcu

var.

15 Temmuz

'da dönen dolaplarla ilgili, ABD istihbaratının bu ülkede

ne haltlar karışt

ırdığı ile ilgili, bölgemizdeki ABD askeri unsurların

darbe teşebbüsündeki rolü

ile ilgili de ciddi cümleler bekliyoruz.



NATO tehdit oldu, Türkiye kopabilir


Daha önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

sayesinde 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğramasını

övgüyle

karşılayan cümleler kurdu ama bu

yetersiz

. Bundan sonra Türkiye-ABD ilişkilerinin seyri konusunda

inandırıcı, ikna edici cümleler

e ihtiyaç var.

Gülen ve darbeci ekibi

hala ABD'de.

FETÖ-ABD istihbaratı ortaklığı hala işliyor

.



Eğer o bu güvenceleri vermezse,

eğer o istihbarat ortaklığını sona erdirmezse, eğer Türkiye'ye karşı terörle ortaklık devam ederse,15 Temmuz sürecinin devamına yönelik saldırganlıklar sürdürülürse Türkiye ile Batı ekseni bir daha onarılamayacak ölçüde bozulacaktır

. Her ülke kendi öz savunmasına odaklanır, hiç kimse dostluklar, ittifaklar hatırına ülkesinin imhasına seyirci kalamaz.



Dolayısıyla

Türkiye, bir süre sonra ABD ile ortaklığı, NATO üyeliğini masaya yatırmak zorunda kalacaktır

.

Hem ABD hem de NATO Türkiye için tehdit ilan edilecektir, çünkü tehdittir

. Zaten küresel ölçekte ayrışmalar bu hızla giderse, bu ortaklıkların da pek anlamı kalmayacaktır.



Büyük hesabı gölgelemek: Herkes ayağını denk almalı


Son bir cümle söyleyeyim:

Yüz yıl önce biz çökerken bazı ülkeler yükseliyordu. Yüz yıl geçti, biz yükselişe geçtik, onlar durakladı, bazıları ise çöküşe geçti. Bizim için ne öngörmüşlerse, planlamışlarsa başlarına geliyor.

Çatışma ve kriz haritası değişiyor,

Batı'ya, Kuzey'e ve Doğu'ya

kayıyor. Dünya, İkinci Dünya Savaşı sonrası en büyük hesaplaşmaya sürükleniyor.



İşte bu dönemde Türkiye, kendi içindeki sorunları büyük oranda aşmış,

sistemik dönüşümünü tamamlamış, kritik eşiği geçmiş

bir ülke olarak öne çıkacaktır. Ve işte bu dönemde,

aykırı seslerin, kişisel hesapların sorgulanacağı, yargılanacağı bir dönem

olacaktır. Çünkü çok büyük bir hesap vardır ve

kimsenin bu hesabı gölgelemesine izin verilmeyecektir

.


#FETÖ
#NATO
#Ortadoğu
#Avrupa Birliği
7 yıl önce
Türkiye’ye yaptıkları bütün kötülükler başlarına geliyor!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset