Bugün 29 Mayıs 2001 Salı.
548 yıl önce, 29 Mayıs 1453 tarihinde yine bir salı günü, Sultan Murad oğlu Sultan Mehmed ve ordusu, 53 gün süren bir kuşatmadan sonra Konstantıniyye surlarını aşmış, yeni bir dönemin kapılarını açmıştı.
Peygamber Efendimiz''in daha Hendek savaşı sırasında müjdesini verdiği zafer, İslâm uygarlığının Mekke''nin fethiyle başlayan fetihler sürecinde önemli dönüm noktalarından biri oldu: Bizans düştü. Ayasofya asırlardır beklemekte olduğu ezan sesine kavuştu.
Osmanlı sultanları arasında İkinci Murad''ın oğlu İkinci Mehmed olarak anılan genç hükümdarın artık yeni bir unvanı vardı: Fatih. Kendisinden önce de, sonra da nice hükümdar, nice iller açmış, nice ülkeler fethetmişti ama "Fatih" sıfatına sanki en çok o lâyıktı ve bu sıfat ona mahsus bir "ism-i has", bir özel ad niteliği kazanıverdi.
Aynı zamanda bir şair olan Sultan Mehmed, kendisini fetih yolunda hangi inanış ve duyuşların yönlendirdiğini şu gazelinde dile getirmektedir:
İmtisâl-i câhidû fi''llâh olupdur niyyetim
Dîn-i İslâm''ın mücerred gayretidir gayretim
Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile
Ehl-i küfrü ser-te-ser kahreylemekdir niyyetim
Enbiyâ vü evliyâya istinâdım var benim
Lutf-ı Hak''dandır hemân ümmîd-i feth u nusretim
Nefs ü mâl ile n''ola kılsam cihanda ictihad
Hamdü lillâh var gazâya sad hezâran rağbetim
Ey Mehemmed mu''cizât-ı Ahmed-i Muhtâr ile
Umaram galib ola a''dâ-yı dîne devletim
Şiirlerinde Avnî mahlâsını kullanan Fâtih''in bu gazelde Mehemmed ismini yeğlemiş olması ilginçtir. Fethi ve zaferi, Allah''ın fazlına, nebîlere ve velîlere, gayb ordularının himmetine; din düşmanlarına karşı galip gelme ümidini Peygamber Efendimiz''in mucizelerine bağladığını söyleyen bu insanın, Rumeli Hisarı''nın inşâsından yeni topların dökülmesine, gemilerin karadan aşırılmasına dek, bütün maddî gerekleri titizlikle yerine getirdiğini unutmamalıyız.
Türkiye''de 1953 yılında İstanbul''un Fethinin 500. Yıldönümü kutlanmış. Cumhuriyet tarihinin, Hakkı Devrim''in tabiriyle, "askerli" 68 yılının dışında kalan ve ancak 10 yıl süren Demokrat Parti iktidarının, yine Devrim''in deyişiyle "sade, sivil, başıbozuk" yıllarının üçüncüsü.
(Bu tırnak içindeki deyişleri, Hakkı Devrim''in 27 Mayıs tarihli Radikal''de yayımlanan yazısından aldım. Aynı gün, aynı gazetede Mehmet Dülger''in "41 yıl sonra 27 Mayıs" başlıklı yazısını da okudum. Sayın Dülger''in ve eski yeni, bütün TBMM üyelerinin Hakkı Devrim''in yazısını dikkatle okumalarının yararlı olacağını düşündüm.)
Bana öyle geliyor ki, bu ülkede aileler, çocuklarına Fatih adını vermeye, işte o 1953 yılında başladılar. 48 yaşından büyük olup da Fatih adını taşıyan kaç kişi tanıyorsunuz? Benim tanıdığım kimse yok.
27 Mayıs darbesini "Hürriyet ve Anayasa Bayramı" olarak kutlamaya 20 yıl bile katlanamayan Türkiye, 29 Mayıs''ta İstanbul''un fethinin 548. yıldönümünü mü kutluyor?