|
Geçmişten geleceğe "İz"ler"

"Uçağın penceresinde sürekli geçtiğimiz yerlere bakıyorum. Adeta bir çöl denizinin üstünde uçuyoruz. Ara sıra görünen dağ sıraları yeknesaklığı bozarken, garip ama, çölün bende uyandırdığı sertlik hissini biraz yumuşatıyor.

Uçak Zahidan''a indiğinde, çöl denizinde ıssız bir adaya indiğim hissine kapılmamam mümkün değildi. Havaalanına iner inmez, alışık olduğum, o şehir hayatına özgü gürültünün bir anda adeta sustuğunu keşfediyorum. Ne kadar sessiz bir şehirdi burası? Henüz şehre inmemiştim ve dehşet bir sessizlik duygusu sarıvermişti." (s. 15)

"Yurtdışında her zaman aynı "dili" konuşabileceğin ortamları bulmak zor. Bulunca da bir tür gettoya kapanma tuzağına düşme tehlikesi de kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bir tür konformizme dönüşüyor kendi içinde bir "güvenlik alanı" inşa amacıyla geliştirilen halkalar." (s. 51)

"Belki de ilkokul birinci ya da ikinci sınıfındaydım. O yeşil karton kağıda basılmış davetiyeyi iyi hatırlıyorum. Programın adı neydi. Onu hatırlamam mümkün değil. Ama vatan-millet duygularını kamçılamaya yönelik bir kapalı salon toplantısı olduğunu iyi biliyorum, çünkü, davetiyenin arkasında İstiklâl Marşı tam metin olarak yazılıydı. Kaçıncı madde idi bilmiyorum; daha sonra kaç kez saatimi tamir ettireceğim Kayseri''nin entel saatçisinin, Mehmet Akif''in Bülbül şiirini okuyacağı anonsu vardı. O zamanlar entellik yoktu; dava adamları vardı. Aile sohbetlerinde bile bu tipler için "önde gelen dava adamlarından..." diye bağlayan bir tanımlama şekli vardı." (s. 97)

"Robert Fisk Osmanlı''nın neden ahşap mimaride ısrar ettiğinin altını çiziyor. Bu bölge deprem hattı üzerinde olduğu için betonarme gibi malzeme kullanımına izin vermeyen Osmanlı''nın bu uygulamasını dikkate almayan anlayışı felaketten sorumlu tutuyor."

"Çetin Altan felaketten Osmanlı''yı sorumlu tutarken Robert Fisk felaketin Osmanlı''nın sözünü dinlememekten kaynaklandığını ileri sürüyor." (s. 213)

Yukarıdaki alıntılar, Yöneliş Yayınları''nın 60., anlatı dizisinin birinci kitabı olarak okuyucuya sunulan ''İz''ler adlı eserden alındı. Eserin yazarı, Yeni Şafak okurlarının yakından tanıdığı Akif Emre. "İçimdeki Mekanlar", "Aynadaki Yüzler" ve "Zaman İçre Zaman"bölümlerinden oluşan kitapta, tarihle bağını sıcak tutan, duyarlı bir müslümanın Bosna-Hersek''ten Kırım''a, Londra''dan Kudüs''e, New York''tan İstanbul''a uzanan geniş bir coğrafyada gördüğü mekânlar, tanıdığı insanlar, edindiği izlenimler sergileniyor.

"İlkokul birinci ya da ikinci sınıfta" yahut "ilkokulun birinci ya da ikinci sınıfında" diyeceği yerde "ilkokul birinci ya da ikinci sınıfında" demek, "organizasyon" yerine "organize", "duyuru / ilân" yerine "anons" sözcüğünü kullanmak gibi ufak tefek zaaflarını saymazsak, Akif Emre''nin güzel ve etkili bir anlatımı olduğunu söyleyebiliriz.

Bize şu yeryüzünde müslüman olarak yalnız olmadığımızı bir kez daha ve kuvvetle duyuran Akif Emre''ye ve Yöneliş Yayınları''na teşekkür ederim.

23 yıl önce
Geçmişten geleceğe "İz"ler"
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi