|
Serpintiler

Geçen hafta bu köşede "ne... ne..." bağlacının kullanımına ilişkin bir yazı yazdım ya, ertesi gün Mustafa Kutlu''nun bu sütunda çıkan "Kirazın tadı, iğdenin kokusu" başlıklı yazısının son cümlesini okurken, içimden acaba dedim, değerli hikâyecimiz, bu bağlacın kullanımına ilişkin yeni bir ihtimâle mi dikkat çekmek istiyor?

Önce Kutlu''nun cümlesini okuyalım:

"Ne bahar, ne kiraz, ne de iğde kokusu ülkenin üstüne gittikçe abanan kurşun gibi ağır havayı dağıtamıyor."

Görüldüğü gibi, bu cümlede "ne..., ne..., ne de..." bağlacına karşın yüklem olumlu değil, olumsuz kullanılmış ve bu durum bizi hiç de yadırgatmıyor. Üstelik, bu cümlede rahmetli Kaya Bilgegil Hoca''nın yüklemin olumsuz olmasını gerekli kılacak koşul diye sözünü ettiği, olumsuzluk belirten "hiç, asla, kimse, vb." gibi bir sözcük ya da başka bir zarf da yok. Yine de bu cümleyi yadırgamayışımızı, doğru sayışımızı sağlayan durumun sırrı, söz diziminde yatıyor olmalı. "Ne..., ne..." bağlacıyla bağlanan öğelerin birbirini izlemesi ve yüklemin bu öğeler arasına değil de cümlenin sonuna yerleştirilmesi, hem de araya uzunca bir öznenin girmiş olması, yüklemin sadece anlamca değil, biçimce de olumsuz kılınmasını gerektirmiş, diyebiliriz.

Mustafa Kutlu, cümlesinin söz dizimini değiştirmiş olsaydı, örneğin, aşağıdaki cümleleri kurabilirdi:

"Ülkenin üstüne gittikçe abanan kurşun gibi ağır havayı ne bahar dağıtabiliyor, ne kiraz, ne de iğde kokusu."

ya da

"Ne bahar, ne kiraz, ne de iğde kokusu dağıtabiliyor ülkenin üstüne abanan kurşun gibi ağır havayı."

Biri çıkıp şunu da diyebilir elbette: "Ne..., ne..." yerine "de" bağlacı da kullanılabilirdi. Doğrudur, bu durumda şöyle cümleler kurmak gerekecektir:

"Ülkenin üstüne gittikçe abanan kurşun gibi ağır havayı bahar da dağıtamıyor, kiraz da, iğde kokusu da."

yahut

"Bahar da, kiraz da, iğde kokusu da dağıtamıyor ülkenin üstüne abanan kurşun gibi ağır havayı."

Bu seçeneklerin her birinin aynı anlamı ilettiğini belki söyleyebiliriz ama aynı etkiyi uyandırdığını söylememiz doğru olmasa gerek.

"Ne..., ne..." bağlacının kullanımıyla ilgili yanlışlara sıkça rastlıyoruz. 13 Mayıs 2001 tarihli Zaman gazetesinde Mehmet Gündem''in yazısından bir örnek:

"Doğunun ve batının evlatları, doğunun ve batının erkekleri ne anneliği ve ne de kadınlığı anlayabildik, çünkü anlamak istedik." Belli ki, yazar "anlamak istemedik" demek istiyor ama "ne"lerden ötürü o yüklemin olumlu kullanılacağını sanıyor ve yanılıyor.

Şunu da söyleyeyim: Mehmet Gündem, "doğu" ile "batı"yı burada aynı kefeye koyarken iyice düşünmüş müdür? Baksanıza Latife Mardin, "Doğu Doğudur" diye roman yazmış! Hem de İngilizce yazmış, Türkçeye başkası çevirmiş, Oğlak Yayınları basmış. (Latife Mardin, anılarını Türkçe yazıyormuş. Müjdeler olsun!)

Not: Hece dergisi Mayıs, Haziran, Temmuz sayılarını birleştirip devâsâ bir Türk Şiiri Özel Sayısı çıkardı ya, Ülkü Tamer, derginin soruşturmasına yanıt göndermeyi onca zaman ihmal ettiğini, özür dileyerek belirttikten sonra, kendi yanıtını Radikal''deki Cumartesi Notları köşesinde yayımladı. İlgilenenlere duyurulur.

23 yıl önce
Serpintiler
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi