|
Arz ile itiraz kardeştir

Peygamberlik gelecek yaşlara eriştim, fakat hala birçok şeyin bilgisine erişemedim. Her adres soranın yardımına koşan sizler, bana mı bigâne kalacaksınız. "Nedir onlar?" dediğinizi duyar gibiyim. Herkesin bildiği, hemfikir olduğu, sorgulama ihtiyacı bile hissetmediği şeyler işte.

Ne zaman aklımın ermediği bir şeyle karşılaşsam, artık cehaletimi gizlemiyorum. Anlayamadığımı itiraf ediyorum ve sıkıntımı -dua formunda- şakaya vuruyorum:

"Gerçeği kabullendim… Hâşâ, peygamberlik bekleyen de yok zaten. Fakat şu naşeref şeytan da gelmesin yeter! Hem şeytan hala hangi yüzle niye geliyor? Yeter! İnsanın üstüne bu kadar da gelinmez ki"

Aklımın er(e)mediği şeylere birkaç örnek vermem gerektiğini biliyorum. Acziyetimi şakalarla geçiştirecek değilim. Hele hele Emeli Sande dinlerken (http://bit.ly/1olSzRX) yazılan bir yazıda, şarkının hakkını vermek, onun gibi cesur olmak gerekiyor. Farkındayım.

Aklımın sınırlarının bir ucunda Marilyn Monroe, bir ucunda lostra salonları, bir ucunda Cat Stevens, bir ucunda İmam Tibrizi, bir ucunda ise Californication (dizisi) nöbet tutuyor. Nöbetçilerin hepsi bu kadar değil kuşkusuz. Şu anda nöbet tutanların isimlerini yazdım.

Her insan kendi cehaletinin imparatorudur. Gördüğünüz gibi, imparatorluğumun sınırları, cahillerin ilgisini çekecek kadar geniş.

Marilyn Monroe ile başlayalım.. Hala anlayamadığım, aklımın eremediği nokta şu: Efsane olacak kadar neresi güzel? Affınıza sığınarak, itiraf etmek zorundayım. Ergenlik dönemimde bile güzel görünmedi gözüme. Ayıplamayın, hoş görünüzü esirgemeyin. Çünkü ergenlik öyle büyük bir gurbettir ki, o gurbette "Emmanuelle" teyze bile gözünüze çok güzel görünür, aileden biri oluverir.

Lostra salonlarında niçin bavul satılır? Ayakkabı boyası ile bavul arasında ilişki kurmak zor; ama imkânsız değil. Bu sebeple, havaalanlarındaki lostra salonlarında bavul olması, anlaşılabilir. Fakat alışveriş merkezlerindekilerde veya semtimizdeki lostra salonunda bavulun ne işi var allasen? Bu nasıl bir menü.

Yusuf İslam, müslüman olduktan sonra terk ettiği gitarını, geçenlerde tekrar eline alınca, tekrar aklıma düştü. Cat Stevens"ın müslüman olmasına aklım ermişti. Adını Yusuf İslam yapmasını abartılı bulmuştum, ama duygularını anladım sanırım. Bu tepkiye neden olabilecek psikolojisini, geçmişle arasına yüksek bir duvar örme ihtiyacını anladım. Fakat gitarını, yani kadim arkadaşını bırakmasına aklım ermemişti. Yusuf İslam da hocaların çoğu gibi, "hadis"lerin sadece metnini okumuş. Hadislerle hemhal olmamış, yani halden anlamamış, dertle dertlenmemiş ve meselenin özüne değil, sadece sözüne nüfuz etmişti. Meselenin sadece sözüne bakınca da, gitar gibi telli enstrümanlara İslam"da yer olmadığını düşünmüşlerdi. Gitarını bırakmasının sebebi buydu. Bir sözü/metni anlamak için, kelimelerin anlamını bilmek yetmez. O sözün temsil ettiği özü, yani o hali de bilmek, halden anlamak gerekir. Uzun yıllardır müziğin ne olduğunu bilmeyen, sadece Arapça bilen hocaefendiler, müzik hakkındaki hadisleri anladıklarını zannediyorlar. Kavramlara sahip olmadan b-ilim adamı olunabilir mi? Olunamaz. Olursa ne olur; her şeyi birbirine karıştırır. Metne bağlı kalırken, anlamdan, anlamaktan uzaklaşır. Şairin seslendiği gibi söylersek, "Ey yeşil sarıklı ulu hocalar", klasik ve "entertainment" müzik kavramlarından haberiniz olmadan, hadislerden haber veriyorsunuz. Bir hadisin konusu olan hali değil de sadece metnini anlamaya çalışanlara, sadece kelimelerine bakanlara, "materyalist hadisçi" desek, haksızlık eder miyiz? Sadece kelimelere/maddeye baktıkları için. Hani o maddi varlıkların (kelimelerin) manevi tarafı? Ruhu?

Anlamak çabası, "işine gelecek şekilde anlamak" olduğunda, herkes düşmanına benzer. Cehalete düşman olanlar cahil, materyalistler metafizikçi, mistikler materyalist olur: Günümüzde birçok İslamcı müfessir ve hadisçinin "materyalist" olduğunu söylemiştik. Dinde reform yapmak için, metne istediği anlamı vermeye çalışan modernistler ise hurafeci, mistik, metafizikçi oluyor. Çünkü bir metne aslı astarı olmayan, keyfi anlamlar veriyor ve buna "inanıyorlar".

Hocaefendiler, müziğin türlerini, müziğin çıktığı kaynakları bilmek bir yana, bir insanın enstrümanından başka sesine ses verenin olmadığı, o yalnızlığı bile bilmiyorlar. Ne acıdır ki, merhametli olmakla yükümlü insanlar, o yalnızlıkla hemhal olamıyorlar. Hocaefendiler halden anlamadıkları için, yani insanların dertleriyle hemhal olamadıkları için ilmi-hal yazamıyorlar; çünkü sadece Arapça biliyorlar, halden anlamanın ilmine sahip değiller. Şairin dediği gibi, yalnız insanın kafiyesi yoktur. Enstrüman sesine kafiye olur, gözyaşı gibi içini dökersin; hepsi bu.

Bir meseleyi anlamak için b-ilime, o derdi anlatabilmek için edebiyata ihtiyaç duyarız. Fakat kibir, gözü kör, kulağı sağır eder.

Bu topraklarda b-ilim yapılmadığını, b-ilim yapmaya müsait analitik bir zekamızın olmadığını zannedenleri önce bir deyimle, sonra ise bir peygamber sözüyle tanıştıralım.

Sebep-sonuç dairesinden haberimiz olmadığını, neden-sonuç ilişkisi kuramadığımızı zannedenler için gelsin, sıradaki deyim: "Anasına bak kızını al!"

Yerimiz olsaydı, hadisleri bir söylentiden b-ilim mertebesine çıkaran İmam Tibrizi"nin hikayesine yer verebilirdik. Hayatını Hazreti Peygamberin sözlerini toplamaya ve anlamaya adamış, bunun için de hadisleri kritik ederek, analitik bir zekayla tasnif etmiş, ortaya kaynak bir eser çıkarmış, sıradışı bir zeka. Onun kitabından bir hadisi günümüz Türkçesine çevirelim: "Allah üç kişinin düşmanıdır: Zina eden ihtiyar, kibirli fakir ve zalim lider."

Kibri zenginlere ve yöneticilere has zannederken, aklım yeni bilgiye erişti, şaşkınlığım arttı. "Arz etmek" ile "itiraz etmek" meğer kardeşmiş. İtiraz etmek: Düzelterek, tashih ederek, yeniden arz etmek demekmiş. "Sen bana itiraz mı ediyorsun?" diye çıkışan yöneticilere, bunu nasıl söylemeli? "Evet, benim işim itiraz etmek, her şeyin düzgün olmasına çalışıyorum, işimi yapıyorum."

9 years ago
Arz ile itiraz kardeştir
2023’te Amerikan dış politikası
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?