|
Laik ve muhafazakâr çapulcular için Lordlar Kamarası"ndan dersler

Türkiye"de iki tane popüler kültür olduğunu kabul edene kadar bize huzur yok. "Halkın popüler kültürü" ve "aydınların popüler kültürü. Gündemimizi bu ikisinin diyalektiği belirliyor.

"Pop" kelimesinin "patlamak"tan geldiğini duymayan kalmamıştır. Verilen örnek de hep aynıdır: Bir şarkı "patlar", popüler olur, yaza damgasını vurur.

Hatırlatmadan aşağı paragrafa geçmeyelim: Kışa damgasını vuran şarkıların hep klasikler olması tesadüf değildir.

Herkesin patlamaya hazır olduğu bir ülkenin her yerinde; sağında solunda, aşağısında yukarısında, popüler kültürden gayri bir şey bulmak zordur. İster köylü olsun ister kentsoylu, ister laik olsun ister muhafazakâr, hiçbir meselede derinleşemeyen popüler kültür mensupları, her zaman patlamaya hazır ve nazırdırlar. Kimi Osmanlı tokatını, kimi espriyi, kimi havai fişekleri patlatmadan duramaz.

Çobandan profesöre, ev kadınından feminist köşe yazarına, vatandaştan siyasetçiye kadar herkesin patlayıp durduğu yerde, payımıza gürültüden başka bir şey düşmez. Medeni(yet) hep uzaklardadır. Uzun medeniyet tariflerine de gerek yok, medeni insanın her şeyi ölçülü olur. Dostluğu da düşmanlığı da ölçülüdür.

Bir başka ifadeyle söyleyecek olursak, "laik çapulcular" ve "muhafazakâr çapulcular" tarafından kuşatılmış bulunuyoruz. Taraflar farklı, ama karakter aynı. Üste çıkabilmek hırsıyla, her şeyi yağmalıyor, içini boşaltıyor, işlerine gelecek şekilde "kullanıyorlar".

Dostluğu ve düşmanlığı ölçülü olmayan bu insanları, mübalağalı üsluplarından kolayca tanıyabilirsiniz. Mübalağa mübalağaya sebep oluyor. Mübalağalı resmi ideoloji, mübalağalı ideolojiler doğurdu. Mübalağanın doğası bu; üç günde dostunuz olan, üç günde düşmanınız olur.

Medeni olmak gerektiğinde hemfikirsek, o zaman dersimizi almak için Lordlar Kamarası"na gidelim.

Aşağıda yapacağımız alıntı, Uygur Kocabaşoğlu"nun güzel kitabı "İngiliz Sicimi"nin 47. sayfasından.

Lordlar Kamarası, 21 Aralık 1988 Çarşamba günü, saat iki buçukta görüşmelere başlar. Dualar Chichester Lord Piskoposu tarafından okunur. Konu: "St. James Parkı"ndaki Pelikanlar"dır.

Gerisini arşivden aynen aktaralım.

"Lord Stodart (Leaston) Majesteleri"nin Hükümeti"nden sordu:"

"St. James Parkı"nda bir yıl önceye göre daha az pelikan bulunduğu, eğer böyle ise bunun nedeninin ve Hükümetin politikasının bir yıl önceki sayıları idame ettirmek yönünde olup olmadığı."

"Çevre"den Sorumlu Devlet Bakanı (Caithness Earl"ü):"

"Lordlarım, bir yıl önceki beş pelikana karşı şimdi St. James Parkı"nda dört pelikan bulunmaktadır. Bir tanesi geçen yıl içinde ciddi olarak hastalanmış ve öldürülmek zorunda kalınmıştır. Yerine bir yenisinin bulunması konusunda acil bir planımız yoktur."

"Lord Stodart (Leaston):"

"Lordlarım, soylu arkadaşıma verdikleri bu mutsuz yanıt için teşekkür ederim. Bir yıl önce pelikanların cinsiyetine ışık tutmak amacıyla soylu dostumun giriştikleri çabaları bilmem hatırlıyorlar mı? Soylu dostumun bir şeyler olup olmadığını görmek amacıyla bir bahar akşamı parkta bir gezinti yapmak istediğini söylediklerini bilmem hatırlıyorlar mı? O inceleme gezisini yapıp yapmadıklarını ve ilgilerini çeken herhangi bir şeyi görüp görmediklerini bize söyleyebilirler mi? Son olarak, soylu dostum, otuz yıl kadar önce, bir yaz sabahı saat dörtte "öteki taraf" (Avam Kamarası) için ilk konuşmamın provalarını yaparken pelikanların son derece takdirkar bir topluluk teşkil ettikleri için sayılarının azalmadığını anlamak konusunda ellerinden geleni yapacaklar mı?"

"Soylu okuyucularım", araya girmeme müsaade edin; çünkü bu pelikan meselesi çok dallanıp budaklanıyor, o yüzden bir kısmını atlayarak devam edelim:

"Lord Campbell (Croy):"

"Lordlarım, soylu dostum bize mevcut pelikanlara isim verilip verilmediğini söyleyebilirler mi? Otuz yıl önce üç pelikan bulunduğunu ve bunlara kurmay başkanlarının adlarının verildiğini bilmem biliyorlar mı? Bunlardan ikisi hep birlikte oluyorlar ve üçüncünün üstüne yürüyorlardı."

"Caithness Earl"ü:"

"Lordlarım, hayır. Mevcut pelikanların adları yoktur çünkü cinsiyetlerini bilmiyoruz ve bu nedenle onlara isim vermenin haksızlık olacağını düşünüyoruz."

"Barones Nikol:"

"Lordlarım, Bakan kabul ederler mi ki bu pelikanlar muhtemelen iki nedenden pek meyus olmaktadırlar. Birincisi, konuşmalarının provasını yapan yeni Parlamento üyeleri tarafından rahatsız edilmek; ikincisi de soylu Lordlarım tarafından gecenin köründe gözetlenmek."

"Caitness Earl"ü:"

"Lordlarım, bildiğim kadarıyla soylu dostum gün ışığında orada görülmüştü. Mamafih, soylu dostumun bir sabah, günün erken saatlerinde onlarla konuşması pelikanlara yararlı olmuştur; çünkü soylu dostlarım Lord Chelwood, Lord Rippon ve Lord Eccles"den başka hiç kimse "öteki taraf" (Avam Kamarası) pelikanların sorunlarıyla ilgilenmemişlerdir."

***

"Soylu okuyucularım" gördüğünüz gibi asalet böyle bir şey; nasıl da soylu soylu tartışıyorlar. Darısı başımıza diyorum. İmza: Lordunuz.

10 yıl önce
Laik ve muhafazakâr çapulcular için Lordlar Kamarası"ndan dersler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset