|
Pıncirno
Nikâh memurları söylediklerine inanıyorsa, işimiz zor. Nikâh memurlarına siz de inanıyorsanız, işimiz çok daha zordur.

“Bu kış zor geçecek” gibi bir durumla karşı karşıyayız.

Kabul ediyorum: ‘Bu yazı zor geçecek.’

Yoksa en kötüsüne mi hazırlanmalıyım?

Damat ve gelini mazur görebiliriz, çünkü onların derdi kendilerine yeter. Fakat siz muhterem davetliler de nikâh memuruna inanıyorsa, işimiz zor değil çok zor demektir.

Gâvur kardeşlerimizin dediği gibi: OMG! Bu yazı zor değil, gerçekten çok zor geçecek demektir.

Ne zaman bir nikâh memuru, “hiçbir baskı altında kalmadan” dese, gülmemek için kendimi tutarım. Bir kahkahaya takılıp düşmemek için bir tebessüme yaslanırım.

Bir yandan, hayatta hiçbir karşılığı olmayan o anonim metni kimin yazmış olabileceğini düşünürüm. Nikâh memurlarının amentüsünü kaleme alan zekâyı merak ederim.

Bir yandan da salondakileri süzerim. Kendime bir arkadaş ararım çaresizce. Nikâh memurlarının seslendirdiği amentüye iman etmeyen, hayatta karşılığı olmayan bu gibi şeyleri tebessüm ederek geçmeye çalışan, yorgun ama mütebessim bir insan yüzü. Heyhat hayattır bu! Nafile bir çabadır.

Bunu bilirim bilmesine, amma serde başka şeyler var. Bildiklerimiz, bilmediklerimizin yanında çocuk oyuncağı gibidir. Nafile çaba olduğunu bilmek, oyuncaklarımızdan/bildiklerimizden sıkılıp merak duygusunun peşinden gitmeye engel olamaz. Merak bu ya, “Al Fadimem” türküsündeki Fadime’yi de merak ederim. “Nasıl anlatayım sana, ilk harflerine baksana” diye biten anonim şiirin yazarını da. Allah başka dert vermesin.

Şeytan der ki, sustur nikâh memurunu ve onlara gerçeği söyle: “Hiçbir baskı altında kalmadan” insan karar ver(e)mez! Yan gelip yatar, keyfine bakar. Baskılardır insanı karar almak zorunda bırakan.

Baskı kelimesi negatif şeyler çağrıştırıyorsa, güler yüzlü hallerini de hatırlayalım: Motivasyon, teşvik, destek ve diğer kuzenleri.

Lafı uzattık, kürsüdekileri unuttuk. İnsanları nikâh masasına getiren ‘baskı’nın adı ya aşktır, ya mantıktır, ya yanında oturan kişidir, ya da karşısında oturan ailesidir. Kim bilir belki de hepsidir.

Yazının bu paragrafı, hayatta aşktan kıymetli bir şey olmadığını düşünenlerle bir dertleşme denemesi. “Ben hayatta para ve kariyer gibi maddi şeyleri hiç önemsemedim. Hayatta en önemli şey aşktır” diyenlerdenseniz, siz halden anlarsınız: Âşık insan –gerçekten- karar verebilir mi? Bana sorarsanız, âşık, karar hariç her şeyini verebilir.

“Bilinçli bir tercih” mi ki aşk hali. Başka seçeneklerin varlığını akıl bilse de göz gör(e)mez, kalp kabul edemez. Seçenek yoksa seçim nasıl olsun? Aksine bir karar aldığını iddia etsen de boşunadır. Bir şarkılık canın vardır: “Yemin etme tutamazsın.”

Çoğu zaman ya bir korkunun ya da bir arzunun baskısıyla bir kararın kapısını çalarız. ‘Somut örnek lobisi’ ne kendini ne de bizi yorsun. Sıradaki örnek onlar için gelsin: Yazmak arzusu, (“Nerede kaldı yazı?” diye baskı yapan) editör korkusuyla birleştiğinde; bu yazılar ortaya çıkıyor. Yazı yazma kararı, ancak o zaman veriliyor.

O vakte kadar, kararsızdır kalem..
#ibrahim paşalı
#pıncirno
#yeni şafak köşe yazarları
9 yıl önce
Pıncirno
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi