|
İyi işler, güzel eserler

Gündem yoğun, yorucu, değişken. Nefeslenmek için kitaplara, dergilere yöneliyorum. Edebiyat ve fikriyat alanında verimli günlerden geçiyoruz. Şair ve yazarlarımız, kıymeti ileride daha iyi anlaşılacak eserler vermeye, metinler üretmeye devam ediyor.



Beğendiklerini kendine saklayan, beğenmediklerini ise dile getiren bir kimse değilim. Bu köşede, fırsat buldukça hakikatli işlere ve kayda değer eserlere yer vermeye çalışıyorum.

SİS SEYAHATNAMESİ

Kayseri merkezli Şehir dergisi önemli metinler yayınlamaya devam ediyor. İşte bunlardan biri: Ahmet Nazif Efendi’nin yeni bulunan Sis Seyahatnamesi. İmza: Serdar Kozan.

Malum nedenden dolayı en çok isim değişikliğine Adana ve civarında gidilmiştir. Misis: Yakapınar, Sis: Kozan, Zeytun: Süleymaniye, Haçin: Saimbeyli, Mağara: Tufanbeyli olmuştur mesela. 1908 tarihli Sis Seyahatnamesi’ni kıymetli kılan, gezinin Nisan 1909 Adana Ermeni Olayları arifesinde yapılmış olmasıdır. Otuz iki sayfalık seyahat defteri, inşallah bir an önce kitap olarak yayınlanır da okuruz.

Yazıdan bir cümle: “Sis Seyahatnamesi’nin bulunması Allah’ın bir lütfuyla gerçekleşmiştir.” Soyadı Kozan olan bir yazarın Sis’le ilgili bir buluş yapması, ne güzel bir nasiptir böyle.

Muhteva yönünden zengin yazıları bulmakta hayli mahir olan derginin genel yayın yönetmeni Dursun Çiçek’i de tebrik etmek gerekiyor. İmrenmemek elde değil.

TÜRK EDEBİYATI DERGİSİ

Ahmet Kabaklı yönetiminde yayınlanan Türk Edebiyatı, öğrendiğim ve aldığım ilk dergidir. Henüz on beş yaşındaydım. İki yıl sonra Sanat Fidanlığı köşesine şiirler göndermiştim. (1987 olmalı.) Yıllar sonra derginin yayın yönetmenliği görevini Beşir Ayvazoğlu üstlendi ve orada kıymetli işler yaptı. Son genel yayın yönetmeni ise Bahtiyar Aslan. Kendisini öyküleriyle tanıyorduk. Dergicilikte de gayet başarılı olduğu görülüyor.

Türk Edebiyatı, ocak ayıyla birlikte bazı yeniliklere gitmiş. Doğrusu çok iyi olmuş. Kadim bir alışkanlık olarak, dergiyi sağdan, yani sondan okumaya başlıyorum. 2018 yılının fihristi var. Tanıdık isimler, beğendiğim şair ve yazarlar. Yıl içinde kaçırdığım bazı metinler olmuş. Örneğin Alaattin Karaca söyleşisi: “Genç yazar ve şairlerin en büyük sıkıntısı, Türkçe hazinesiyle irtibat kuramamalarıdır.” Kesinlikle öyle.

Türk Edebiyatı dergisi 47 yaşında. İnsan ömrüne göre söylersek, olgunluk dönemini yaşıyor. Bir edebiyat dergisini 543 sayıya ulaştırmak, tam anlamıyla mucizedir. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

AHLAT

Ahlat ilçesi, Anadolu’daki millet hayatımızın başlangıç noktasıdır. Önemini ve neye karşılık geldiğini yıllardır vurguluyoruz. Selçuklu ve Beylik dönemlerine ait mezar taşları, Anadolu’nun Orhun Abideleri olarak kabul edilir. Bu beldeye “İslam’ın kubbesi” diyenler de çoktur.

Düşünen Şehir dergisinde Nidayi Sevim’in Ahlat’la ilgili yazısını görür görmez heyecanlandım. Yazı, iki günlük Ahlat seyahatinin çalışılmış notlarından oluşuyor. Şehrin tarihiyle ilgili ayrıntılı bilgiler ve günümüzdeki durumu. Bütün bunları, yazarın bir sorusu eşliğinde okuyorum: “Bin yıllık tarihi otuz saate sığdırmak mümkün mü?” Nidayi Sevim elinden geleni fazlasıyla yapmış ve ortaya arşivlik bir metin çıkmış.

GECE GEÇ

İlk şiir kitaplarına özel bir ilgim var. Hem dönemini yansıtıyor, hem şairin yolculuğuyla ilgili ipucu veriyor.

Türk edebiyatındaki birçok usta şair, çıkışlarını ilk kitaplarıyla yapmıştır. Buna karşılık ilk eseriyle birlikte kayıplara karışan da az değildir. Çünkü devamını getirememiştir. Türlü nedenler: Dikkati dağılmış, gücü yetmemiş, şiir yazma gerekçesini kaybetmiş, önceliği değişmiş, yeteneğine güvenip tembellik etmiş vesaire.

Şu an elimde Işık Yavuz’un ilk şiir kitabı bulunuyor. (Hep Aşk, Yeditepe Yayınları, 1982.) Kitabın arka kapağına, dönemin üç büyük şairi görüş yazmış: Cemal Süreya, Edip Cansever ve Turgut Uyar. Fakat sonrası yok. Genç şair adaylarına, ibret vesikası olarak hep bu kitabı gösteriyorum.

2018 yılının aralık ayında yayınlanan Gece Geç, 1986 doğumlu Soner Karakuş’un ilk şiir kitabı. (Profil Yayınları) Karakuş, okunaklı şiirler yazıyor. Okuyor ve anlıyoruz.

Anne sevgisi ve onu kaybetmenin derin üzüntüsü, kitap boyunca kendini gösteriyor. Kanserli evler, hastane odaları, annenin yanakları ve yenilmekten büyüyememiş çocuklar. “Hatırlarsın: / Ne götürmüştü annem giderken / Bizi dizlerine bırakıp bir duvarın.”

Şairimiz “İyi niyetinden başka verecek şeyi / Olmayanların bileceği” bir yerden sesleniyor.

Soner Karakuş’un şiir yolculuğuna kuvvetli adımlarla devam edeceğine inanıyorum.

TEK KİŞİLİK BİR ÇABA

Kuruluş dergisinin Ocak Şubat 2019 sayısı, benim için yılın ilk sevinçlerinden biri oldu. Yeprem Türk’ün bir başına yayına hazırladığı değerli bir çaba. Dergideki metinlerin hepsi onun kaleminden çıkıyor: Şiirler, denemeler, değiniler.

Yeprem Türk, son sayıda beş şehri birden yazmış: Bağdat, Buhara, Kurtuba, Tebriz ve Yunus şehri. Yunus şehrini biraz gezelim: “Fânilik, sarıçiçek ekolüyle burada harmanlandı.” “Bu şehirde gayb insana ilaçtır. Dünyanın yorgun doluluğunu gaybın boşluğu giderir.” Yazarın bakışına göre, Yunus şehri, bütün bir Anadolu’yu temsil ediyor.

Dergide iki de şiir var. “Ah sesi kâinattan büyüktür” diyen bir şairin şiirleri.

Kuruluş çabasının anlamını, şairin ifadesiyle özetleyelim: En kötü şartlarda bile umudu yitirmemeyi salık veren bir imanın mensupları olarak inanç, ahlak, tabiat, insan adına bir gelecek arıyoruz.

Bulanlar, arayanlardır.

#Edebiyat
#Fikriyat
#Sis Seyahatnamesi
#Serdar Kozan
#Türk Edebiyat Dergisi
#Ahmet Kabaklı
#Ahlat
#Gece Geç
#Soner Karakuş
#Yeprem Türk
5 yıl önce
İyi işler, güzel eserler
AB’de paradigma değişimi
PKK Gara’da, onlar içeride infaz yaptı. “Büyük Umutlar Ülkesi”: Artık her şey masada…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’