|
"Küresel güçlerin yıkıcı rekabeti"

Suriyeli muhaliflerin önce iki, sonra üç gün sürecek diye duyurdukları toplantıları beşinci gününde devam ederken, yani bu Pazartesi, havayı koklamak üzere bulundukları otele gittim. Herkes çok yorgun, bıkkın ve mutsuz görünüyordu. Çünkü başta ABD, Batılı müttefiklerinin kendilerinden beklediği kararı henüz alamamışlardı ve bu karara varılana dek de otelden çıkmalarına pek müsaade edilmeyecek gibiydi. Nitekim çıkmadılar da.

Suriyeli muhaliflerden beklenen, aralarına 25 kişilik yeni bir muhalefet grubunu da katarak, herhangi bir önkoşul da öne sürmeden, gelecek ay Cenevre"de yapılması beklenen konferansa katılmalarıydı.

Cenevre"deki konferans, Suriye krizine çözüm arayışları çerçevesinde yaklaşık bir yıl önce yine Cenevre"de varılmış bir anlaşma metni temelinde, rejim ile muhalefet temsilcilerini bir araya getirmeyi öngörüyor.

Ateşkes sağlanıp muhalefetle rejimin temsilcilerinden oluşacak bir geçici hükümet kurulmasını öngören Cenevre anlaşması hayata geçirilememiş, BM Suriye özel temsilcisi Kofi Annan da, "küresel güçlerin yıkıcı rekabetinden" yakınarak görevinden istifa etmişti.

Ateşkesin nasıl uygulanıp nasıl denetleneceği soruları bir yana, anlaşmanın muhalifler açısından en sıkıntılı kısmı Beşşar Esad ile yakın çevresinin geleceği konusunun belirsiz bırakılmasıydı. Muhalifler Beşşar Esad görevde kaldığı sürece rejimle masaya oturmaya sıcak bakmıyor, bu yaklaşımı Türkiye gibi ABD de destekliyordu. Ama son görüşmede Lavrov, Kerry"e geri adım attırmış görünüyor. Muhalefetin konferansa katılım konusundaki ilk sıkıntısı da bu.

Ama Suriye rejimi katılacağını açıkladıktan sonra, muhaliflerin gelmiyoruz deme lüksü iki nedenden ötürü kalmıyor. İlki, parçalı yapıları ve bir türlü aşamadıkları iç anlaşmazlıkları nedeniyle zaten uluslararası topluma güven telkin edememişken, bir de müzakereye kapı kapatmalarının imajlarını iyiden iyiye zedeleyecek olması. İkinci ve esas neden ise ABD"nin Rusya"ya, sen rejimi masaya getirirsen, ben de muhalifleri getiririm taahhüdünü mutlaka yerine getirmek istemesi. Bu anlamda muhaliflerin üzerinde büyük baskı kurulmuş durumda.

Müslüman Kardeşler ağırlıklı 60 kişilik muhalefet koalisyonunun bir diğer sıkıntısı ise, müzakere masasına otururken, Michel Kilo liderliğinde kurulan Suriye Demokratlar Birliği adlı "liberal muhalefet" grubunun üyelerini de yanlarına almalarının istenmesi. İlginçtir, deniyor ki, liberallere ABD ve Fransa"nın yanı sıra Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri destek veriyor. Suudların amacı ise Katar"ın Müslüman Kardeşler vasıtasıyla muhalifler üzerinde sahip olduğu nüfuzu dengelemek. Yine de Youtube"a düşen bir video kaydına bakılırsa, İstanbul"daki toplantılarda Kilo ve ekibini koalisyona katmak için asıl baskı yapan kişi Fransa"nın eski Suriye büyükelçisi Eric Chevallier olmuş. Chevallier görüntülerde, liberal ekibe talep ettiği 25 kişi yerine sadece sekiz kişilik kontenjan açılmış olmasına epey sinirlenmiş görünüyor. Bu arada daha önce vadedildiği halde listeye alınmayan Suriye Türkmen Meclisi üyeleri ise, izleyici olmak pahasına Cenevre"ye üç kişi gönderme kararı aldı.

Şimdi, muhalefetin kendisine yeni bir yönetim seçmesi gerekiyor. Zira rejimle görüşmeye yeşil ışık yaktıktan sonra koalisyon içinden epey yıpratıldığı anlaşılan ve istifalarıyla gündeme gelen Muaz El Hatip görevi bırakıyor. Dileriz yeni lider Suriye"de akan kanın durmasını sağlayacak koşulların müzakere edilmesinde başarılı olsun. Kofi Annan, dokuz ay önce istifa ederken, "Suriye en kötü felaketten hala kurtarılabilir; yeter ki uluslararası toplum Suriye halkı için kendi çıkarlarından taviz verecek cesaret ve liderliği gösterebilsin" demişti. O günden bugüne binlerce kişi daha öldü Suriye"de. Dileriz Cenevre Konferansı, bu kez ihtiyaç duyulan cesaret ve liderliğin sergilendiği yer olsun.

11 yıl önce
"Küresel güçlerin yıkıcı rekabeti"
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti