|
Ruşendil

“Onlar cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. Karşılıklı olarak onların üzerine yaslanırlar. Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar. Kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.”

Hayır. Size bunu ispat edemem. İkna da edemem sizi. Hatta “inanıp inanmamak size kalmış” diyerek konuyu kapatabilirim kendi adıma. Ama size yemin ederim ki orada, sıcaklığın belki kırk dereceyi gördüğü o Akdeniz şehrinde, şehrin ekabirinin o standart nezaket ziyaretinde zaman durdu benim için.

Yemin ederim durdu zaman ve ben tam olarak şöyle hissettim: Zaman bir daha akmasa, bu durduğu yerde dursa ve ben buradan doğruca hesap vereceğim güne gitsem gözüm hiçbir şekilde arkada, dünyada, geride bıraktıklarımda kalmaz.

Anlatamayacağımı bile bile anlatmayı deneyeceğim size. “Şuraya da bir uğramanızı çok isteriz” dediler şehrin ekabirine. Ben de Allah biliyor ya, “bakalım orada ne varmış” diye merak ettiğimden değil, şehrin sıcağından klimalı bir ortama geçebilmenin derdiyle takip ettim kalabalığı.

Anlatamayacağımı bile bile anlatmayı deneyeceğim size. Onu gördüğümde aslında çok da etkilendiğimi söyleyemem. Ben onu gördüm ama o beni görmedi bu arada. Dedim ya, ben de onu gördüğümde çok etkilenmedim. Kalbim ısındı birden ama işte o kadar.

Sonra bir şey oldu. Sesini duydum onun.

Anlatamayacağımı bile bile anlatmayı deneyeceğim size. Sesini duyduğumda şöyle hissettim. Elinde bir ok olsaydı ve beni tam kalbimden, tam alnımın ortasından vursaydı da olurdu. Dahası eline incecik bir neşter alsa ve ciğerimi yavaş yavaş kanasın diye yaralasaydı da olurdu. Beni oracıkta teslim alsa ve ilmeği boynuma geçirseydi de olurdu.

Ama bütün bunlardan çok daha önemli bir şey oldu. Sesini duydum onun.

Dağların karını eritecek sesini duydum. Savaş başlatacak ve bütün savaşları bitirecek sesini.

Zaman, tam orada durdu işte. Gelip boynuma ustura misali dayanan sesiyle zamanı durdurma gücünü elinde bulunduran bir süper kahraman gibi durdurdu zamanı.

Bunu size ispat edemem ama Hacer annemizin suya “akma, akma” demesine benzer bir etki vardı sesinde. Zamanı durdurma gücü vardı sesinin.

Anlatamayacağımı bile bile anlatmayı deneyeceğim size.

Şöyle oldu. Öğretmeni “son çalıştığımız yeri oku bakalım” dedi Ecrin’e. Ecrin, önündeki beyaz sayfalı, kabartmalı kitaba parmağını yerleştirdi ve okumaya başladı. Cevherle işlenmiş bir tahta dönüştü sırası, o okumaya başlayınca. Breille alfabesiyle yazılmış Kur’an’da parmakları ilerleyen Ecrin, Vakıa Suresi'ne sesiyle can verirken durdu zaman.

Zaman tekrar akmaya başladığında yani Ecrin Vakıa’dan okumayı bitirince aklıma gelen ilk kelime “ruşendil” oldu. Ruşendil, yani kalbiyle gören. Görme engelli, kör, âmâ değil. Ruşendil. Görmek için bir çift göze ihtiyaç olmadığının ispatı olarak oradaydı ve zamanı durdurma gücü vardı Ecrin’in.

“Ya hepimizin kalbini gördüyse” diye endişe ettim birden. “Ya benim kararmış, yıpranmış, tükenmiş kalbimi gördüyse” diye endişe ettim.

O esnada bana “cehennem neresidir?” diye sorsalar şöyle derdim: Cehennem, görmek için sadece gözlerini kullanan insanın zihnidir. Dahası, gözü var diye gördüğünü zanneden insandır cehennemin dibi.

İşte şurada, yedi, bilemedin sekiz yaşındaki Ecrin, Vakıa okuyor ve bana diyor ki: “Sen, gördüğünü zanneden sersem. Gözü var diye gördüğünü sanan zavallı. Sen bakıyorsun sadece. Ve bakabildiğin için görüş alanına giren şeyleri gördüğünü zannediyorsun. Hayatın boyunca bir kez bile, sadece bir kez bile gerçekten görmemişsin ama kör olan benim, öyle mi?”

Ayaklarımı sürükleye sürükleye ayrıldım Ecrin’in sınıfından. Dört göreni geride bırakıp onlarca görmeyenle birlikte dışarıya, sıcağa çıktım. Isırdı sıcak. Aklımda Ecrin ve arkadaşlarıyla birlikte fotoğrafımızı çeken delikanlının cümlesi yankılandı: “İleriye bakın, gülümseyin, çok güzel çıkacaksınız.”

İleriye baktım, gülümsedim ve çok çirkinim işte.

Vakıa yetişti imdadıma: “Öyleyse Rabbini o büyük ismiyle tesbih et.”

#Vakıa Suresi
#Kur’an
#Ruşendil
2 yıl önce
Ruşendil
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti