|
Işınla beni Scotty

Gündelik politikayı sevmiyorum. Gündelik politika etrafında konuşmayı da sevmiyorum. Ne var ki öyle şeyler yaşıyor, öyle şeylere şahit oluyoruz ki “gündelik politikanın kirine bulaşmak şart oldu” demek mecburiyetinde kalıyoruz.

Konumuz, İstanbul’un politik oryantasyonuna bir türlü karar veremediğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onun eşsiz ulaşım yöntemleri.

Haberiniz oldu mu bilmem? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bizleri evlerimize, işlerimize ulaştırmak için çalışan İ.E.T.T isimli kurumu bir duyuru yayınladı. Duyuru aynen şöyleydi: “Sayın yolcularımız, İstanbul genelinde oluşan trafik yoğunluğu, mevcut seferlerimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle meydana gelebilecek olası sefer gecikmeleri ve iptallere karşı alternatif ulaşım ağlarını kullanarak zamandan tasarruf edebilirsiniz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.”

“Alternatif ulaşım ağları” kavramının içinde sanırım helikopter kullanmak, hyperloop ve ışınlanma gibi seçenekler var. Aksi takdirde koskoca İstanbul Büyükşehir Belediyesi “trafik çok yoğun, kendi araçlarınızla çıkın yola” demiş olamaz. Çünkü koskoca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde trafik yoğunluğunu asıl olarak artıran unsurun insanların kendi araçlarıyla seyretmesi olduğunu bilen biri vardır. “Trafik yoğunlaşınca toplu ulaşıma ek seferler konur” ilkesinden haberdar birilerini çalıştırıyordur herhalde İBB.

Denebilir ki “yahu, Marmaray’ı, metroları, vapuru, deniz otobüsünü, tramvayı kastediyorlardır.” Ben de derim ki “yahu, her bir İstanbullu zaten Marmaray’a, metroya, tramvaya falan binebileceği bir rotada ise onları kullanır zaten.”

Ayrıca bakınız, bu bir başarıdır. Daha iki yıl bile dolmadan İstanbul’un şehir içi toplu ulaşımını otobüsten “ışınla beni Scotty” aşamasına getiren bir yönetimimiz olduğu için ne kadar şükretsek azdır. Kıymetini bilmemiz gerekir.

Bakın şaka değil. 2021’in Şubat ayında, İstanbul Büyükşehir Belediyemiz bize “alternatif ulaşım ağları” öneriyor. Çünkü çok açık ki dünyanın en büyük metropollerinden biri olan İstanbul “yönetilemez hale” geldi 2 yılda.

Şu yukarıda bahsettiğimiz “yalnızsınız, çünkü trafik çok yoğun, bizden umudu kesin” açıklamasını dünyanın herhangi bir kentinde, herhangi bir yerel yönetim yapsa tefe koyup çalarlar bu saçma sapan tavrı. Kar yağdığında, sel olduğunda, yağmur kanalları tıkandığında, ulaşım kilitlendiğinde anlaşılır çünkü bir yerel yönetimin başarılı mı başarısız mı olduğu. Yanlışım varsa düzeltin.

Son kar yağışında “kaderimize terkedildik” gönderileri doluydu İstanbulluların sosyal medya hesapları. Gerçi günahlarına girmeyelim. Belediyemiz “kar yağıyor, evden çıkmazsanız bu yağışın yol açtığı olumsuzlukları yaşamazsınız” açıklaması yapmadı hiç olmazsa. Basitçe, nasibine terk etti İstanbul’u.

Şunu hatırlayalım bir yandan da. Yağmur beklenenden çok yağdığında bir yeri sel götürürse buna ilk seferinde “nasip” deriz. İkinci seferinde “tedbiri planlamışlardır, ama yapımı yetişmedi herhalde, nasip” deriz. Üçüncüsünde ise “bunlar bizi nasibimize terk etti” deriz.

Misal İzmir’de her yoğun yağışta senelerdir aynı mahalleleri, aynı sokakları, aynı şekilde sel götürüyorsa orada bir arıza, bir plansızlık, bir “nasibe terk etme” durumu vardır. Bunu, son örnek İzmir’de yaşandı diye yazdım. Yoksa bu Rize’de de böyledir, Konya’da da böyledir, Tekirdağ’da da böyledir.

İstanbul’a dönersek… İstanbullular demokratik hakkını kullanma konusunda hızla refleks veren insanlardır. Geride bıraktığımız 2 yılda Ekrem İmamoğlu’na oy verip “yahu, çok bir şey göremedik” diyen çok insanla tanıştım. O insanlar yavaş yavaş “ulan nereden oy verdik İmamoğlu’na?” aşamasına geldiler zaman içerisinde.

Gerçi haksızlık etmeyelim. İmamoğlu’nun da işi zor. Bir yandan trafiği yoğun, arada bir kar, arada bir yoğun yağmur alan bir metropolü yönetmeye çabalıyor; diğer yandan İYİ partili Türk milliyetçileri ile HDP’li Kürt milliyetçilerini, Karadenizli muhafazakarlarla Boğaziçili LGBT tayfasını, merkez CHP’lilerle Saadet Partilileri aynı anda sevk ve idare edebilmeye. HDP’ye ekmek büfesi, İYİ partiye otopark, Saadet’e mezarlık yönetimi, LGBT’ye gülücük derken belki de devreler yandı Başkanda. Daha bunun DEVA’sı, Gelecek’i falan da var ki vay yavrum vay. İnsanın neredeyse üzülesi geliyor.

Üzülelim üzülmesine de bu arada İstanbul’a yazık, hem de çok yazık oluyor. En iyisi biz evde ışınlanma ünitesi kurmaya bakalım.

#Politika
3 yıl önce
Işınla beni Scotty
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset