|
‘Enflasyonla mücadele' için ortam müsait mi?
Geçen cumartesi günkü yazımda, İran'ın, Türkiye'ye yönelebilecek uluslararası yatırımları üzerine çekerek, önemli bir risk oluşturabileceğinden söz etmiştim.
Pazartesi günü, uluslararası haber ajansı Reuters'ın duyurduğu bir haber, İtalyan Çelik Firması Danieli'nin
İran
ile 4 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzalayacağı haberi, Avrupa otomotiv endüstrisinin de kısa sürede İran'ı yatırım radarı içerisine alabileceği konusunda önemli bir ipucu vermekte.
Bu noktada, Başbakan Yardımcımız Şimşek'in dile getirdiği, 'yeni reformların uluslararası sermayenin Türkiye'ye olan ilgisini ciddi anlamda canlandıracağı' yönündeki değerlendirmesini bir an önce hayata geçirmek adına, elimizi çabuk tutmamızda yarar var. 62. Hükümet ve iki seçim arası kurulan 63. Hükümet, yani geçici hükümet döneminde,
o zamanki ekonomi yönetimi, 25 stratejik başlık altında, neredeyse bin 600 adıma ulaşan paketleri ulusal ve uluslararası ekonomi çevreleri ile paylaşmıştı.


Bu derece ciddi bir hazırlık yapılmış olmasına rağmen,

64. Hükümet'in göreve başladığı 1,5 ayı geçen sürede, henüz hiç bir paket açıklanmamış olması, süreden yememiz anlamına geliyor.

Çünkü, uluslararası sermaye hareketlerinin Türkiye gibi önde gelen gelişmekte olan ekonomiler lehine akışkanlığı büyük ölçüde kaybettiği; hatta, tersine,

bizim gibi ülkelerden net sermaye çıkışının ısrarla devam ettiği bir küresel konjonktürde, Türkiye'nin bu süreçten kendisini pozitif yönde ayrıştırabilecek her adımı kritik önemde.

Türkiye'nin uluslararası ekonomi çevrelerindeki algısını, ekonomik büyüme ve finansal istikrar başlıklarındaki becerisini, azimli mücadelesini daha da ön plana çıkaracak;

Türkiye'yi bu temel başlıklarda 'sürdürülebilir' gösterecek her adıma ihtiyacımız var.


'Psikolojik ortam' hazır değil


Aksi durumda, TCMB'nin döviz rezervlerini besleyecek, Türkiye'nin makro dengelerini sabit tutacak, piyasalardaki dalgalanmayı azaltacak bir ortam yakalanamaz ise, TCMB'nin enflasyonla mücadelesi açısından, başarıya ciddi oranda yaklaşılabilecek bir makro ekonomik ortamın yakalanabileceği kanaatinde değilim.

Unutmayalım, son 2,5 yıldır, Türkiye'nin dışarıdan maruz kaldığı 'siyasi istikrarsızlaştırma' operasyonu, ekonomik hayata yönelik keyifsizliği de yoğunlaştırarak, reel sektörün mal ve hizmetlere yönelik 'fiyatlandırma' alışkanlıklarında da bozulmaya sebep oldu.

2014 yılından beri, bulunduğum her ortam ve kaleme aldığım yazılarda ısrarla vurgulamaktayım ki,

döviz kurlarında ekonomi aktörleri ve hane halkınca net bir şekilde algılanacak bir 'istikrar' ve dinginlik yakalanana kadar, enflasyonla

mücadelede başarıyı sağlayacak bir 'psikolojik ortamı' yakalamak neredeyse imkansız.

Bu durumda, bu alanlarda sonuç elde edilecek adımları atmadığımızdan veya atamadığımızdan, TCMB'nin itibarına da ciddi anlamda zarar veriyoruz.


'Psikolojik ortam'daki yetersizlik, ekonomi kanalı Bloomberg HT'nin sorularını yanıtlayan, uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch temsilcisi Paul Gamble'ın sözlerine de yansımış.

Gamble, TCMB'nin politikalarını neyin sürüklediğinin net olmadığını ve TCMB için, iletişimini netleştirmesinin bundan sonraki aşamada önemli olduğunu belirtmiş.

Almanya'nın Avrupa Merkez Bankası ve bilhassa Başkanı Draghi'ye karşı tutumunda da benzer sıkıntılar gözleniyor. Draghi, bugüne kadarki üslubuna hiç uymayacak bir tonda 'beni hep attığım adımlar için eleştirdiniz. Attığım adımların Avrupa'nın toparlanmasına yaptığı katkı ortada. Buna karşılık, sizin enflasyonun hortlayacağına dair iddialarınız da kof çıktı. Ya, es kaza, ben sizi dinleyip, bu adımları atmasaydım, Euro Bölgesi'nin hali acep ne olurdu' anlamına gelecek açıklamalarda bulunmuş. Öyle anlar gelir ki, merkez bankası başkanının öncelikli görevi kendini ezdirmemeye ve temsil ettiği kurumun gücünü göstermeye yoğunlaşır.

Draghi de Almanya'nın saçmalıklarına karşı, şimdi bunu yapıyor.


Enflasyonun sebebi sadece 'gıda'mı?


TCMB Başkanı Başçı'nın dünkü 'enflasyon raporu' sunumunda, bir slaytın altındaki ifade dikkatimi çekti. Ekim ayındaki son enflasyon raporunda, 2015 yıl sonu enflasyon ve gıda enflasyonu tahminini paylaşmış olan Merkez Bankamız, işlenmemiş gıda enflasyonundaki sapma nedeniyle, 2015 yılının son çeyreğinde enflasyon beklentisinin tutmadığını belirtmiş.

Oysa, yan yana iki grafikte, işlenmemiş gıda ve tütün dışı ürünler enflasyonu, Merkez Bankamızın bu ürünlerdeki tahmin aralığının üst bandında gerçekleşmiş.

Yani, tahminin dışında bir durum yok. Esas sıkıntı, I ve H kodlu çekirdek enflasyon oranlarını belirleyen mallardaki enflasyonun yüksek seyretmesi.

Bunun gerekçesi de, bir türlü istikrara kavuşturulamamış olan döviz kurları ve bundan etkilenerek 'fiyat belirleme' alışkanlıklarını bozmuş olan reel sektör.


Merkez Bankamızın enflasyonla mücadelesi, bugünün küresel ve yerel ekonomi-politik risk başlıkları altında, Türkiye'nin yıllıklandırılmış manşet enflasyonunu yüzde 5'e yaklaştırmaya müsait değil. Çünkü, küresel ekonomi aktörleri açısından, Türkiye'ye yatırımlara devam etmeleri ve Türkiye'nin cazibesini koruması, öncelikli olarak, büyümesini sürdürebilir kılmasından, mali disiplinden ve yeni bir büyüme modeline yönelik yeni bir 'hikaye' oluşturmasından geçiyor. Enflasyonun, iki haneli bir düzeye yükselmediği sürece, bu tablo içerisinde, aynı ölçüde önceliği olduğu kanaatinde değilim.

Ama,

içeriye sermaye girişinin yoğunlaşması ile, eğer döviz kurlarında istikrar oluşur ise, o zaman 'enflasyonla mücadele'miz, göreceksiniz,

ciddi manada kolaylaşacaktır

.


#Enflasyonla mücadele
#merkez bankası
#Bloomberg
#fiyatlandırma
8 yıl önce
‘Enflasyonla mücadele' için ortam müsait mi?
Dua
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?