|
Merkez bankaları ve petrol TL’ye çalışıyor

22 Mayıs 2013'de ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke'nin 'para politikasında normalleşme sürecine başlamalıyız' açıklaması ile küresel piyasalarda başlayan dalgalanma, 2016 yılı başı itibariyle yeni bir evreye geçiyor. Piyasalar, neredeyse 2,5 yıllık bir tartışma ve değerlendirme süreci sonrasında, 2016 yılı itibariyle FED'in başlattığı 'para politikasında normalleşme' sürecine, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japon Merkez Bankası'nın (BoJ) da ayak uyduracağını düşünmüşlerdi. Nitekim, ECB Başkanı Draghi'nin aralık ayındaki açıklamaları da bu beklentiyi teyit etmişti. Ancak, 1 aylık bir dönem içerisinde, küresel ekonomik sistemde, 'Çin' ve 'küresel emtia fiyatları' kaynaklı öyle bir tartışma süreci yaşandı ki, aralık ayı toplantısında 2016 yılı için 4 kez faiz artırabileceği izlenimi veren FED'in mesajları değişti; ECB 'parasal genişlemeye devam edebiliriz' deyiverdi ve son olarak dün sabah, BoJ para politikasında kullandığı faiz oranlarından birisini negatife düşürerek, FED ve ECB'den sonra, 'küresel piyasa profesyonellerini şaşırtan merkez bankası' kervanına o da katılmış oldu.



Bu arada, Rusya'nın, Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC) ile petrol üretimini bir miktar kısmayı tartışabilecekleri yönündeki sözleri de, küresel petrol fiyatlarını bir anda 34-35 dolar bandına taşıdı. Bir tarafta, küresel piyasaların öngörüsünün dışında bir 'yumuşama' içinde olan merkez bankaları, bir yanda 27-28 dolar düzeyinden, 34-35 dolar düzeyine yükselen küresel petrol fiyatları. Bu durum, Türkiye açısından iki önemli noktadan anlam taşımakta. Birincisi, Türkiye gibi önde gelen gelişmekte olan ekonomilerden sermaye çıkışının sanıldığı kadar yoğun gerçekleşmeyebileceğine dair kanının güçlenmeye başlaması. Hatta, tersine, yeniden sermaye girişi olabileceği beklentisi. İkinci nokta ise, petrol fiyatlarında bir miktar düzeltme olması halinde, petrol ve doğal gaz ihracatçısı ülkelerin kısmen yüzünün gülmesinin, Türkiye'nin ihracat ve turizm faaliyetlerine olumlu yansıması ihtimali. Tüm bu gelişmeler, 3,04-3,00 TL bandındaki dolar kuru, 3,00-2,96 TL bandına getirmiş gözüküyor. İyimserlik kuvvet kazanır ise, dolar-TL kurunda 2,96-2,92 TL bandını da görebiliriz.



Rusya'nın çırpınışları


Küresel petrol fiyatlarındaki gerileme nedeniyle, neredeyse 180 milyar doların üzerinde bir gelir kaybı yaşamış olan Rusya için, 27-28 dolar düzeyini test etmiş olan petrol fiyatlarının, gerek kısmen üretimin kısılması, gerekse de küresel talebin toparlanması ile, yeniden 35-40 dolar bandına gelmesi, Rus ekonomisini kritik bir 'oksijen' verilmesi gibi bir etkiye sebep olabilir. Bu nedenle, Rusya'nın küresel emtia piyasalarında, petrol fiyatlarının mutlaka toparlanacağına dair bir umut oluşturması gerekiyor. Bununla birlikte, küresel piyasa profesyonelleri , bu çabaları 'sahte umut' olarak da tanımlamaktalar.



Ellerinde, çok yüksek fiyattan alınmış petrol kontratları olan yatırımcılar da, Rusya Enerji Bakanı'nın, OPEC ile petrol üretimin kotaları üzerine konuşabilecekleri yönündeki açıklaması ile, kısa bir süreliğine de olsa, umutlandılar. Söz konusu heyecan, petrol fiyatlarına da yansıdı, şüphesiz. Rusya'nın açıklaması, kasım 2014 ve aralık 2015 toplantılarında üretim kesintilerine karşı OPEC'in, bugün üretim kotlarında sınırlı bir azaltmayı gözden geçirme konusunda istekli olduğuna dayanıyordu. Söz konusu açıklama, Suudi Arabistan'la gerçekleştirilebilecek bir anlaşmanın petrol fiyatlarını yükselterek 30 dolar seviyelerinin üzerine çıkartabileceği beklentisini de doğal olarak güçlendirdi. Brent petrol, çok kısa bir süre içerisinde yüzde 8 yükselerek, varil başına neredeyse 36 dolara başladı. Ancak, Rusya'nın açıklamasından çok kısa bir süre sonra, gerek OPEC sözcüsü, gerekse de OPEC delegeleri ardı ardına açıklamalar yaparak, OPEC'in son aralık ayı toplantısındaki kararını değiştirerek, üretim kesintisini gündemine alması bir yana, Rusya ile şubat ayında yapılmasını planladığı iddia edilen olası bir toplantıya ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını belirttiler ve bir anda petrol fiyatları düşüşe geçti.



TL'deki değerlenmeye dikkat


Anlaşılan o ki, aylar boyunca tam kapasiteyle petrol üretimine devam etmekten dolayı mutlu olduğunu belirten Rusya için, 180 milyar dolara yakın gelir kaybı sonrasında, makro ekonomik dengeler değişiyor. Bu nedenle, daha önce rest çeken Rusya, bu defa OPEC ile uzlaşmak istediğine ilişkin bir sinyal veriyor olabilir. Daha bir kaç ay öncesinde, rublenin dolar karşısında rekor değer kaybının, enerji sektörünü, hatta tüm ekonomisini petrol fiyatlarındaki düşüşten koruduğunu iddia eden Rusya'nın, demek ki algısı değişmiş.



ABD'nin büyüme rakamlarının da zayıf gelmesi sonrasında, FED'in 2016 yılının bütününde faiz artış adımları konusunda beklenen ölçüde hızlı davranamayacağı beklentisi, ECB ve BoJ'un 'parasal genişleme' eğilimi ile birlikte süregelir ise, TL'deki değerlenmenin devam ettiğine şahit olabiliriz. Bununla birlikte, emtia ihracatçısı ülkelerin para birimleri değer kaybederken, TL'nin değerlenmesi, Türkiye'nin ihracat ve turizm açısından rekabetçiliğini riske atabilir. Bu nedenle, TL'deki olası değerlenme sürecini de iyi yönetmemiz gerekecek.


#Merkez bankaları
#Merkez Bankası
#fed
#küresel piyasa
8 yıl önce
Merkez bankaları ve petrol TL’ye çalışıyor
Aydın, Aydın, Niğde, Ankara
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir