|
Devlet teröristlerle görüşür mü?

Çeçen kökenli teröristlerin otel eylemi sırasında bir kere daha gördük ki devlet isterse teröristle de görüşür.

İnsanların hayatları, ülkenin çıkarları söz konusu olduğunda pazarlık bile yapar.

Daha önce yapmıştı. Yine yaptı.

Bakanlar Swissotel''in önünde Çeçen kökenli teröristlerle pazarlık yapmak için sıraya girdiler. Bakmayın siz İçişleri Bakanı Tantan''ın, "Pazarlık yapmadık" demesine.

Herhalde içeriye onlarla sohbet etmek ve Rus zulmünden bahsederek az şekerli kahve içmek için gitmediler.

Daha önce de bunun çok çeşitli örneklerini yaşadık.

Bildiklerimiz var. Aynı grubun, yıllar önce yolcu gemisi kaçırdığı, korsanlık yaptığı halde, ''vatansever savaşçılar'' muamelesi görerek, terör suçlusu olarak yargılanmadıklarını ve çeşitli yollarla salıverildiklerini hep birlikte biliyoruz. Bilmediklerimiz, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler de var.

Hatta devletin uzun yıllar PKK ile gizli görüşmeler yürüttüğü iddialarını şimdiye kadar açıkça yalanlayan bir kamu görevlisi ya da devlet kurumu da olmadı.

Ama devlet, cezaevlerinde ölüp giden insanlar söz konusu olduğunda taş gibi katı.

Swissotel''in önünde, otel baskıncıları ile görüşmek için sıraya giren zevat, cezaevlerinden her yeni cenaze çıktığında, adeta devletin büyüklüğünün kanıtlandığını ileri sürüyor.

"Devlet terör örgütleriyle görüşmez" diyorlar.

Aynı devlet, ekonomik çöküntüden şimdilik sıyırtmak için önümüzdeki dönem turizm gelirlerine büyük bel bağladığı için, turizm hareketine zarar verir endişesi ile teröristlerle pazarlık etmek için elinden geleni yapıyor.

Terör eylemi ise bu bir terör eylemi. Örgütse burada da bir örgüt var.

Davaysa onların da bir davası var.

Hatta, cezaevlerinde ölüp giden insanların bazılarının eylemleri, kanunlara bakarsanız otel baskıncılarının eylemlerinden daha hafif.

Pankart astıkları, duvarlara slogan yazdıkları, yasa dışı gösterilere katıldıkları için terör örgütü üyesi ve terörist sayılan çok sayıda genç F tipi hapishanelerde, en ağır tecrit koşullarında yatıyor.

Peki fark ne?

Devlet, şu sırada ülke menfaatleri söz konusu olduğu için, Çeçen kökenli teröristlere bu kez ''terörist'' muamelesi yaptığını iddia ediyor.

Daha önce, aynı örgüte ve aynı teröristlere, ''yaramaz vatansever gençler'' ya da ''devlete karşı çıkmayan'' savaşçılar muamelesi yapmıştı.

Hatta, şimdi otel eylemcilerine ''terörist'' diyen bazı yazar arkadaşlarımız da o zaman aynı örgüte, başka bir eyleminden dolayı ''yurtseverler'' tanımlaması yapmakta bir sakınca görmemişlerdi.

Fark nerede? Bunların Çeçen kökenli oluşları mı?

Bunların Çeçen, ötekilerin Kürt ya da Alevi oluşları mı? Ya da onların ''solcu ve bölücü terörist'' oluşları mı?

Çeçen ve diğer Kafkas kökenlilerin, oldum olası devlet için, ülkenin bütünlüğü için çalışmış, hatta Kafkas kökenli örgütlerin büyük oranda devletin gizli örgütleriyle içli dışlı oluşları mı?

Daha önceki gemi kaçırma olayında da otel baskınında da MİT''in, teröristlerle görüşmek için Çeçen kökenli aracılar bulduğunu ve bu aracıların da yardımıyla pazarlıkları gerçekleştirdiklerini biliyoruz.

Çeçen kökenliler bu eylemi niye yaptı, amaç neydi?

Daha doğrusu, bu sefer hangi iç ya da dış çıkar grubunun hesabına böyle bir eylem gerçekleştirildi?

Bu ayrı bir konu. Ama, -tabii ki genelleme yapmıyoruz- Çeçenler''in bulunduğu bir yerde manipülasyonun, kullanılmanın ve büyük çıkar çatışmalarının olacağına ilişkin yaygın bir kanı da bulunuyor.

Bu durum mutlaka Çeçenler''in Ruslar''a karşı yürürttükleri bağımsızlık mücadelesine de zarar veriyor.

Türkiye''de de, Çeçen meselesine sıcak bakan bir kamuoyunun ve bazı devlet kurumlarının bulunduğu bir gerçek.

Çeçenistan''da kan ve yıkımla sona eren bir şeriat devleti denemesi nedeniyle olsa gerek, Türkiye''de devlet artık açıktan Çeçen meselesine sahip çıkmıyor.

Ama belli odakların Çeçen olayını ellerinin altında tuttukları ve bu nedenle de Çeçen militanlara ''mağdur'' muamelesi yaparak destekledikleri de biliniyor.

Çünkü kendi ülkelerinde bağımsızlık isteyen Çeçenler''in, Türkiye''nin birlik ve bütünlüğü konusunda devletin belli odaklarıyla aynı paralelde oldukları biliniyor.

Destek görmeleri ve kendileriyle hoşgörü sınırları içinde pazarlık edilmesi sanırım bundan.

Ötekilerin ise ölüme terkedilmelerinin nedeni ''solcu ve bölücü'' olarak nitelendirilmelerinden dolayı.

Devlet, turizm gelirleri düşmesin, Türkiye''nin dış dünyadaki itibarı yara almasın diye sezonun hemen başındaki bu olayı kazasız belasız atlatmak için teröristlerle pazarlık yapıyor. Hatta onlara terörist muamelesi bile yapmıyor.

Yumuşak hareketlerle gözaltına alınıyorlar, biri dışında kimseye kelepçe bile takılmıyor. Ne güzel!..

Bu doğru bir yaklaşımdır. İnsan hayatı ve ülke çıkarları için bunu yapmak hatta gereklidir.

Ama aynı devlet, "terör örgütleriyle pazarlık yapmama" gerekçesine sığınarak insanlarının tek tek ölümlerine göz yummaktadır.

Gerekçenin "terör örgütleriyle pazarlığa oturmama" ilkesi olmadığı son otel baskını ile bir kere daha ortaya çıkmıştır.

Gerekçe ne yazık ki başkadır.

Ve bu gerekçe ile devlet, bizzat ''bölücülük'' yapmaktadır.

23 yıl önce
Devlet teröristlerle görüşür mü?
Çözülen dünyâda irâdenin hâl-i pürmelâli
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!