|
Sınırötesi tartışmalarının örttüğü gerçekler

Sınırötesi operasyonun bitirilişi ile ilgili tartışmalar bir rejim krizine dönüştü.

Askerleri, Kuzey Irak''tan erken ve ABD baskısıyla çıktığı gerekçesiyle suçlayarak daha fazla kan dökmediği için eleştiren azılı militarist muhalefet partileri bir yanda.

Neredeyse Meclis''in üçte birini hainlikle suçlayan bir genelkurmay öte yanda.

Ortak oldukları bir konu var. İki taraf da Meclis''te üçte iki çoğunluğu olan ve seçmenin yüzde 47''sinin desteğine mazhar olmuş AKP hükümetini muhatap almıyor.

AKP de sanki bu tartışmaların dışında kalarak, hatta askerlerden yana çıkıp “siyasi sorumluluğu” üslenmekle muhatap kabul edileceğini sanarak, bu ağır rejim bunalımını atlatacağını zannediyor.

Hiçbir makama olmasa bile Meclis''e bağlı olması gereken bir bürokratik kurum o Meclis''e hakaret ediyor.

Bu lafları sıradan bir vatandaş ya da bir gazeteci söylese, yazsa enazından 301''inci madde elinde onu bekleyen bir yığın savcıyı karşısında bulurdu.

Genelkurmay Başkanı alenen halkın vekillerine “hain” diyor, savcılardan vazgeçtim, Meclis''ten çıt çıkmıyor.

“301 kalmalı, hatta ağırlaştırılmalı” hatta, “Askeri vesayet rejimi iyidir. Ara sıra muhtıra yayınlayan asker en iyi askerdir” diyen militarist, özgürlükler düşmanı ve darbe meraklısı siyasi partileri ( CHP ve MHP''yi) savunmak da bize kalıyor.

Tabii unutmamak lazım. Asker 22 Temmuz seçiminden önce deAKP''yi hainlikle suçluyordu.

Eh, DTP''yi ise daha başından hainlikle suçladığı ise herkesin malumu.

Kürt meselesinde siyasi ve demokratik çözüm yollarının denenmesini isteyen herkesin hain olduğunu ise söylemeye bile gerek.

Genelkurmay onlar hakkındaki hükmünü çok daha önceden vermiş bulunuyor.

Bu durumda neredeyse geriye yargı, bürokrasinin bazı kurumları ile bizzat silahlı kuvvetlerin kendisi kalıyor hain olmayan.

Bu kadar haini bol olan bir ülkenin başının krizden, meseleden kurtulması mümkün olabilir mi?

Olamıyor tabii.

Normal demokrasilerde siyaset kurumlarına hakaret eden bir genelkurmay başkanlarının ne olduğunu biliyoruz.

Türkiye''de ise ne olacağını hep birlikte göreceğiz.

Geçiştirerek meseleyi unutturmak.

Unutturulmak istenen sadece rejim meselesi olsa yine iyi. Bu tartışma meselenin aslının da gözlerden uzaklaşması sonucunu doğurdu.

Şimdi kimse sınırötesi operasyonun sonuçlarını ve Kürt meselesinde çözüm yolları konusundaki beklentileri tartışmıyor.

Türkiye''de bir kayıkçı döğüşü varmış gibi görünüyor ama iş meselelerin çözümüne gelince bütün siyasi partiler ve bürokrasi aynı şeyi savunuyor.

Kürt meselesinde siyasi, demokratik, barışçı çözüm yollarının tartışılması dahi istenmiyor.

Genelkurmay Başkanı CHP ve MHP''yi eleştirdiği basın toplantısında çözüm isteyenleri de PKK''nın sözcülüğünü yapmakla suçladı. Siyasi çözüm önerenlerin PKK''nın taleplerini sıraladığını söyledi. Ona göre yeni bir anayasa istemek, Kürtçe eğitimden söz etmek ve benzer talepleri PKK da istediği için tartışmak bile caiz değildir.

Hükümet de aynen böyle düşünüyor.

Son bakanlar kurulu toplantısından sonra Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, şunları söyledi;

"Bizim teröristi dağdan indirmek adına özel paket açıklamamızı kimse beklemesin. Bu doğru bir şey değildir. Aksi halde terör örgütü, ben olmasaydım, bu düzenlemeler yapılmayacaktı, bu yollar yapılmayacaktı der. Devlete millete haksızlık olur."

Kafa bu. Bu kafayla ne kapsayıcı bir plan yapılır ne de Kürt meselesinin çözümü yolunda adımlar atılır.

Hele de AKP''nin karşısında çözümü ve özgürlükleri tartışmayı hainlik sayan, silahlı kuvvetleri daha az insan öldürdüğü için neredeyse aynı şekilde değerlendirecek kadat işin ucunu kaçırmış muhalefet partileri de varken AKP''nin Kürt meselesinde çözüme yönelik -Sıradan yatırımlar dışında- her hangi bir adım atması beklenmemeli.

Bu çerçevede Başbakan''ın ayın 21''inde başlayacağı söylenen Güneydoğu gezisinin de bölge insanıyla yeniden buluşma ve yeni mesajlar vermekle değil, doğrudan yerel seçim çalışmalarıyla ilgili olduğunu söylemek doğru olur.

Bu tarihin Newroz bayramının hemen sonrasına geliyor oluşu da önemli.

Tabii hep birlikte göreceğiz. Newroz törenlerinde katılımın, başbakana gösterilecek ilginin boyutu ne olacak? Bunlar birçok şeyi belirleyecek göstergeler.

Böylece sınırötesi operasyon bölgede AKP''ye yönelik desteği arttırmış mı, yoksa tersi mi olmuş, onu da anlayacağız.

Sonra PKK''nin yeni ve daha genişl kapsamlı bir ateşkese hazırlandığı iddiaları ortalıkta dolaşıyor.

Talabani''nin yeni önerilerle ve arabuluculuk teklifiyle Ankara''ya geleceği söyleniyor.

Şu rejim tartışmalarını bir geçiştirsek!

Olmazsa yeni bir sınırötesi operasyona ne dersiniz!

16 yıl önce
Sınırötesi tartışmalarının örttüğü gerçekler
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
Kara dinlilerle milletin savaşı
Bayraklı gangsterler!..
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?