|
Bu Yargıtay ve TMK ile buraya kadar (2)

Yargıtay"ın 9. Ceza Dairesi"nin Dink Cinayeti davasına ilişkin kararını tartışıyorduk. Konu mühim, çünkü ülkenin Yargıtay"ının Terörle Mücadele Kanunu (TMK) tarafından nasıl esir alındığının yeni bir örneği ile karşı karşıyayız. Mahkemeler (alt-üst fark etmez) tabii ki ülkede yürürlükte olan mevzuat doğrultusunda hüküm verecekler. Ancak mevzuata ilişkin bu "sadakat" beraberinde mahkemelerin -hele de bir "yüksek mahkeme" söz konu ise- "Hukuk"un olması gerektiği gibi gelişmesi sürecinde Yasama"nın esiri olarak anlaşılmasını getirmemeli. "Yargıtay içtihatları" diyoruz; ama bakın Yargıtay, birinci maddesinden itibaren büyük yanlışlarla dolu TMK gibi bir yasayı "kelimesi kelimesine" okuyor, anlıyor ve uyguluyor.

Bugüne kadar kim bilir kaç kere belirtmeye çalıştığım bu hususu üşenmeyip kısaca yine hatırlatayım: TMK"nın "terör" tanımı külliyen yanlıştır. Bu tanım aklını fikrini "Devleti korumak" ile bozmuş bir "cezacılar" grubunun kaleminden çıkmış –ve ne yazık ki TBMM Genel Kurulu"ndan geçmiş- bir tanımdır. Maddenin "güvenlik"ten anladığı "Devlet"in "iç ve dış güvenliği"dir. "Kamu düzenini bozmak" fiilinden anlaşılan şey de yine doğrudan "Devlet" ile ilgilidir. Yıllardır Özal"ın dilimize doladığı "toplum devlet için değil devlet toplum içindir" şeklindeki iki yüzyıllık tekerlemeyi çok tekrarlasak da hâlâ öğrenemedik ki gerçek anlamında "terör", devleti yıkması bir yana kaşını bile kanatamaz… Terör-terörist eylemler masum sivil halka zarar verir. Hatırlayın: 2001 yılının 11 Eylülü"nde New York"da "İkiz Kuleler"e yönelik terörist saldırıdan sonra tek bir ABD yetkilisinin ortaya atılıp "Bu eylem "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak için yapılan bir terörist eylemdir" dediğini duyan var mı aranızda?

Demek ki işini gücünü (yani masum sivil halkın hak ve özgürlüklerini korumayı) bırakıp aklını "Devlet"e ilişkin korkulardan hareketle kaleme alınmış bir TMK her şeyden önce konusundan habersiz bir metindir.

Dünkü yazıda şöyle bir değinmiştim. Yargıtay Başsavcılığı"nın birkaç gün önce karara bağlanan davayla ilgili zamanında kaleme aldığı "tebliğname" de aslında yanlış biçimde gerekçelendirilmiştir. Çünkü biliyorsunuz, bu değerlendirme de merkeze TCK 302. maddeyi yerleştirmişti. Ama açın bakın söz konusu maddeyi orada "Madımak"ta yakılan insanlar gibi Hrant"ı da bulamazsınız; "Devlet" o derece yayılmış ki, "toplum"a ve onu oluşturan "bireyler"e en ufak bir yer kalmamış.

Şimdi de sıra geldi dünkü yazının sonunda hatırlattığım bir tartışmaya: Yargıtay, 24 Ekim 2004"te Trabzon"da McDonalds"ta bomba patlatılmasından dolayı Ağır ceza Mahkemesi"nce Erhan Tuncel için "genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama" suçundan kurulan mahkumiyetin bozulması ve söz konusu eylemin "6 ayrı kasten adam öldürmeye teşebbüs" suçundan görülmesini kararlaştırmıştı. Çok yerinde bir karardı bu doğrusu; McDonalds gibi özellikle çocukların rağbet ettiği bir mekanda bomba patlatılması gibi apaçık bir terör eyleminin bozulan kararda sıralanan suçlarla sınırlı tutulması kabul edilebilir bir şey miydi? (Tuncel"in bu olaydan sonra Trabzon Emniyeti -Ramazan Akyürek- tarafından "muhbir" kadrosuna dahil edildiğini de hatırlatmıştım.)

Bu durumda kararda sözü edilen McDonalds olayına geri dönmek istiyorum: Bomba patlatmak olayı (Tuncel "muhbirliğe" terfi ettiğinden olacak) Yasin Hayal"in üzerine kalmıştı. Davanın görüldüğü mahkeme bu olayı "terör eylemi" olarak değerlendirmedi. (İşin içinde "Devlet" olmadığından olacak!) Ayrı mahkeme Hayal"i 11 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. "Yedek üyeler" ile toplanan Ağır Ceza Mahkemesi, Hayal"in tutuksuz yargılanmasına "sanığın duruşmalardaki saygılı tavrını", "sabit ikâmetgahı olmasını", "zarar görenlerin şikayetlerini geri almalarını" dikkate alarak karar vermişti. (Arada savunmanın atıfta bulunduğu çok eğlenceli bir "Yargıtay kararı" daha var.) Hayal"in tutuksuz yargılandığı davada karar 14 Haziran 2006"da çıktı. (Hayal"in bu arada vaktini nasıl geçirdiği malum.) Hayal"e 6 yıl 6 ay hapis cezası kesilmişti. Yani işin bu safhasına kadar, bir terörist tutuksuz yargılanmış ve 6 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Kesilen cezanın dökümü şöyleydi: Patlayıcı madde imal etmek suçundan 3 yıl 4 ay./ Patlayıcı atmak suçundan 10 ay./ Mala zarar vermek suçundan 10 ay. / 6 kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan 20 ay..

Hikaye burada bitmedi tabii ki, sıra gelmişti işin Yargıtay faslına: Yargıtay epeyce düşünüp taşındıktan sonra (2008) 3 yıl 4 aylık cezayı onamış, diğer cezalar için sanığın tekrar yargılanmasını istemişti. Olayda yaralanan 6 mağdur için verilen toplam 20 ay hapis cezasının bozularak her mağdur için ayrı ceza verilmesi isteniyordu.

Trabzon"daki Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay"ın kararına uydu, ama ne uyma! Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay"ın işaret ettiği gibi gerçekten de mağdurlar için verilen toplam 20 ay hapis cezasını bozarak bunun yerine her mağdur için ayrı ceza kesti. Ancak her mağdur için kesilen ceza şaşırtıcıydı doğrusu: "3 ay 10 gün". Daha da şaşırtıcı olan her mağdur için kesilen bu "3 ay 10" gün hapis cezasını 6 ile çarpınca sonuç tamı tamına "20 ay" oluyordu! Ama olsun, başta kesilen 20 ay ceza aynen korunsa da Yargıtay"ın uyarısı göz önüne alınmıştı!

Toparlayacak olursak: Yargıtay"ın Dink davasına ilişkin kararında Ağır Ceza Mahkemesi"nin Erhan Tuncel"e McDonalds olayıyla ilgili olarak kestiği cezayı yeterli görmeyip sanığın eyleminin "6 ayrı kasten adam öldürmeye teşebbüs" suçunu oluşturduğunun belirtilmesi bomba patlatma olayında baş aktör olan Yasin Hayal"e zamanında Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kesilen ve Yargıtay tarafından onanan cezanın dosyasının da raftan indirilmesini sağlayacak mı acaba? Sağlarsa eğer, bugünkü Yargıtay, McDonalds olayını nihayet esaslı bir "terör eylemi" olarak değerlendirecek mi acaba?

11 yıl önce
Bu Yargıtay ve TMK ile buraya kadar (2)
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler