|
Dolarizasyon meselesinde gözden kaçan detay ne?
Bir süreden bu yana “
dolarizasyon
” meselesini konuşuyoruz. Hatta durum öyle bir hal aldı ki Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) metninde dolarizasyon meselesine yer veriyor başkanı ise toplantılarda bu konuya değiniyor. Elbette bu konu önemli. Peki bütün bir para politikasının odak noktası olmayı hak ediyor mu? Bir bakalım.
KAVRAMI YANLIŞ ELE ALIP DOĞRU POLİTİKA ÜRETEBİLİR MİYİZ?

Hemen cevap vereyim: Hayır. Çünkü bir süreden bu yana meseleyi tartışırken “dolarizasyon” kavramının yanlış ele alındığını fark ettim. Hatta PPK metinlerinde bile. Hemen iktisadi literatürdeki tanımlardan yola çıkarak kısa bir özet geçeyim.

En basit ifade ile dolarizasyon,
“yerli paranın daha üstün bir parayla yer değiştirmesi”
veya o ülkede yerel para yerine yabancı bir paranın ödeme aracı ve hesap birimi olarak kullanılması olarak tanımlanabilir. Bu şekilde bir duruma
“para ikamesi”
adı veriliyor. Gördüğüm kadarıyla Türkiye’de böyle bir durum söz konusu değil. Türkiye’de daha ziyade
“varlık ikamesi”
adı verilen yabancı paranın değer saklama aracı olarak kullanılması durumu yani finansal dolarizasyon var.
IMF’CİLİK OYNAYACAKSAK ÖNCE IMF TANIMLARINA BİR BAKALIM
Yukarıda
“para ikamesi”
ve
“varlık ikamesi”
olarak iki ayrı dolarizasyon tanımından bahsettim. Şimdi bakalım ikide bir Türkiye’ye reçeteleri önerilen IMF her iki kavramı nasıl tanımlıyor. IMF, tanımlamaları yaparken paranın fonksiyonlarına atıf yapıyor. Bu bağlamda para ikamesini, vatandaşların yabancı parayı nakit ödemelerde kullanması, vadesiz mevduat olarak tutması veya merkez bankası rezervi olarak kullanılması şeklinde tanımlıyor.

Öte yandan varlık ikamesi yani finansal dolarizasyon ise; vatandaşların yurtiçinde veya yurtdışında varlıklarını ve yükümlülüklerini yabancı para cinsinden tutmaları durumu olarak tanımlanıyor.

Bu hali ile TCMB’nin PPK metinlerinde kullandığı
“ters para ikamesi”
kavramını kullanarak anlattığı ile gerçekte yapmak istediği farklı şeyler gibi duruyor. Zira TCMB, yurtiçi yerleşiklerin döviz cinsinden tuttuğu mevduatlardan Türk Lirası’na dönmelerini sağlamaya çalışıyor. Bu yüzden illa kullanacaksa
“varlık ikamesi”
kavramını kullanmalı. Aksi halde IMF tanımına göre kendisinin de döviz rezervi tutmaması gibi kavramsal bir kargaşa çıkar ki şu dönemde en son istediğimiz bu olur sanırım. Bu detay gözden kaçmasın.
GERÇEK TARTIŞMA NE OLMALI?
Şimdi gelelim gerçek tartışmanın ne olması gerektiğine. Bir ülkenin finansal istikrarını sadece döviz kurunun seviyesine bağlamak ve ekonomideki iyileşmeyi döviz tevdiat hesaplarının çözülmesi üzerinden okumak gibi baştan kaybetmeye mahkum “
sakat
” bir anlayış kapsamında değerlendirmek gibi büyük bir hata yapılıyor. Kaldı ki bu saikle yükseltilen faizlerin Türkiye’yi yine bir
“sıcak para cehennemine”
çevireceği bilinen bir gerçek. O halde söz konusu sıcak para politikasında eğer bilmeden ısrar ediliyorsa buna neden olan bilgisizliği, yok eğer bilerek yapılıyorsa bu işin ardındakilerin niyetini sorgulamak bir vatandaş olarak bizim en doğal hakkımız. Bana göre esas tartışılması gereken nokta burasıdır.
#Dolarizasyon
3 years ago
Dolarizasyon meselesinde gözden kaçan detay ne?
28 Şubat’ın üç büyük ihaneti!
Türkiye’nin güvenlikli bölge planı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!