Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Anadolu’daki ziyaretleri devam ediyor. Albayrak gittiği illerde tam kadro ekonomi yönetimi ile iş insanlarını, sanayicileri ve esnafı dinliyor, sorularına cevap veriyor. Onların şikayet ettiği konulara ve önerilerine ilişkin çalışmalar yapıp kararlar alıyor. Özetle Albayrak ekonomiyi sadece plazalardaki finans çevrelerinden değil sahaya inerek üreten, istihdam sağlayan ve ihracat yapan reel sektörden aldığı geri-dönüşleri de dikkate alarak yönetiyor.
Yurtiçindeki çalışma ziyaretleri kapsamında Mardin’de konuşan Albayrak, Türkiye’nin istihdama, ihracata ve katma değerli üretime dayalı bir model ile yeniden güçlü büyümeye odaklandığını ifade etti. Bu konu pek çok açıdan kritik öneme sahip. Örneğin bir süreden bu yana istenilmeyen seviyelerde olan işsizlik rakamı doğrudan ekonomik büyüme ile bağlantılı. Yani ekonomi büyüdükçe işsizliğin azalacağı aşikar. Ancak bu noktada büyümenin kompozisyonu önem kazanıyor. Zira salt tüketim kaynaklı bir büyüme işimize yaramadığı gibi başkaca sorunları ortaya çıkaracağı çok açık. Bu açıdan Albayrak’ın ifade ettiği istihdama, ihracata ve katma değerli üretime dayalı model aynı zamanda cari açığı minimize ederek büyümenin de anahtarı.
Elbette bu modelin de bir maliyeti olacak. O noktada da reel sektörün finansmana erişimi ve finansman maliyeti konusu her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Bunun için de fiyat istikrarından ödün verilmeden faizlerin mümkün olan en düşük seviyeye gelmesi ve kurun da rekabetçi seviyede dengelenmesi gerekiyor. Son dönemde atılan adımların ve yapılan yasal düzenlemelerin tamamı bu politika ile uyumlu. Daha önce de ifade ettiğim üzere ekonomide olumsuz hava hemen etkili olurken olumlu gelişmelerin rakamlara yansıması gecikmeli olur. Bazı yazar ve yorumcuların serbest piyasaya müdahale diye eleştirdiği son dönemde alınan kararların reel sektörde ne kadar olumlu karşılık bulduğunu önümüzdeki dönem rakamlarında göreceğiz.
Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında ilan edilen, hammadde ve aramalı ithalatı, makine ve teçhizat yatırımları ile tarım sektörüne yönelik hayata geçirilen İVME Finansman Paketi’nde yeni bir dönem başlıyor. Buna göre artık İVME’de TLREF endeksli ve sabit faizli olmak üzere iki seçenek olacak. Ayrıca Albayrak’ın açıklamalarına göre yeni dönemde Türkiye’nin ithal ikamesi yapacağı, ihracatı artıracağı, yüksek katma değerli üretim yapacağı alanlarda uzun vadeli Türk lirasına dayalı bir fonlama modeli reel sektörü bekliyor.
Altın, Türk yatırımcısının sıkı sıkıya bağlı olduğu bir emtia. Geleneksel bir yatırım ve değer saklama aracı. Bu bakımdan altın fiyatları Türkiye’de çok yakıdan takip edilir. Altındaki son dönem fiyat hareketleri gözleri yeniden altına çevirdi. Peki altın fiyatı nasıl hesaplanıyor?
Altının Türkiye’deki gram fiyatını hesaplamak için iki fiyat seviyesine bakıyoruz. İlki altının Dolar cinsinden ons fiyatı. Bir ons bizim metrik hesaplama sistemimizde 31,1 gram altına denk geliyor. Önce ons altının fiyatını 31,1’e bölerek bir gram altının döviz cinsinden ederini buluyoruz. Bulduğumuz değeri ise Dolar/TL kuru ile çarpınca gram altının TL değeri ortaya çıkıyor. O halde altının hem ons fiyatı hem de Dolar/TL kuru altın yatırımcısının yakından takip etmesi gereken iki unsur. Son dönemde ikisinde de başlayan yükseliş trendi altının gram fiyatını yukarı çekiyor. Ancak bu noktada bir önerim var. Altın yatırımcısı mutlaka bu yatırımını bankacılık sistemi üzerinden gerçekleştirmeli. Zira satın alınıp yastık altına veya banka kasasına giden altınların ekonomiye bir katkısı yok. İstatiksel olarak tasarruf rakamlarında görünmüyor. Özetle bireysel tasarruflarını fiziki altın şeklinde yapan yatırımcı bilmeden ve belki de istemeden ekonomiye dolaylı bir zarar vermiş olabiliyor.
