|
İlginç bir PPK’nın ardından

Geçtiğimiz Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararını açıkladı. Karara göre Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 10,25 düzeyinde sabit tuttu ve Geç Likidite Penceresi (GLP) işlemlerinde uygulanacak Merkez Bankası borç verme faiz oranı ile gecelik borç verme faiz oranı arasındaki farkın 300 baz puan olarak belirlenmesine karar verdi. Yani GLP faizi yüzde 13,25’ten yüzde 14,75’e yükseltildi. Böylelikle her ne kadar politika faizi sabit görünse de söz konusu karar kredi ve mevduat faizlerinin artması anlamına geliyor.

PİYASA BEKLENTİSİ NASIL OLUŞUYOR?

Faiz kararını gördük. Ancak ben biraz öncesi ile ilgili bazı konuları irdelemek istiyorum. Mesela en çok merak ettiğim konuların başında faiz artışlarına ilişkin “piyasa beklentisi” nasıl oluşur konusu geliyor. Gerçi TCMB, bir önceki toplantıda hiç kimse dillendirmezken faiz artırınca bu toplantı için faiz artırımı beklentisinin körüklenmesini de normal karşıladığımı itiraf etmeliyim. Zira sadece makro ekonomik değil siyasal, bölgesel ve küresel gelişmelerin oluşturduğu risklere de “faiz artışı” ile karşılık verilebileceği konusunda konsensüse varmış güruhun arayıp da bulamadığı fırsat ele geçti. Korkarım bundan sonraki her PPK öncesi aynı hikâyeyi defalarca yaşayacağız.

Ama benim esas merak ettiğim konu karardan günler önce PPK’nın kesin faiz artıracağına ilişkin algının oluşması ve dövizin baya baya faiz artacak diye düştüğüne inanılması veya inandırılması. Oysa Dolar Endeksi son günlerde belirgin bir düşüşe geçmişti ve tüm gelişmekte olan ülke paraları Dolar karşısında değer kazanıyordu. Ama bizdeki durum oldukça farklı gelişti ve koro halinde faiz artışının kesin olduğu ilan edildi. Dahası 175-200 baz puan artış beklentisi varken bunun sadece kuru tutacağı ama kuru aşağı çekmeye yetmeyeceği söyleniyordu. Kuru aşağı çekmek içinse tıpkı 2018 Ağustos’undan sonra olduğu gibi daha büyük (belki 400-500 baz) faiz artışı öneriliyordu. Söylerken ve yazarken ne kadar kolay görünüyor. Oysa KOBİ’ler ve sanayiciler için bu kadar artış ölüm kalım meselesidir. O halde meseleye trader’ların ekranlarından değil de üreticinin bilançolarından bakmakta fayda var. Hele hele pandemi ve etkileri devam ederken.

MOTOR USTASI VE KALP CERRAHINDAN ALINACAK DERSLER

Ekonomi 101 derslerinde sıkça anlattığım bir hikaye vardır. Hikâyeye göre; bir kalp damar cerrahının arabası bozulur ve tamirciye götürür. Tamirci arabanın kaputunu açar ve cerraha dönerek; size bir şey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyonlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?

Bunun üzerine cerrah gülerek cevap vermiş: bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene!

Buradan çıkarılacak ders şu: ekonomi mekanik bir şey değildir. Aksine canlı bir organizma gibidir. Sorunlarını çözmek için tamamen durduramazsınız. Bunun “talep olmazsa enflasyon da olmaz” yaklaşımından hiçbir farkı yoktur. Bir başka konu daha var. Ekonomi yönetimi pandeminin ekonomik etkileri ile mücadelede ederken yeterince mali destek vermiyor diyenlerle pandemi hiç yaşanmamış gibi politika önerisinde bulunanların aynı kişiler olması sizce ne kadar samimi?

#Faiz
#PPK
#Pandemi
3 yıl önce
İlginç bir PPK’nın ardından
Haram olsun!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?