|
İstikrarlı kalkınma stratejisi için bir öneri

Cari açık rakamının açıklanması ile beraber Türkiye’nin cari açık vermeden büyüyüp büyüyemeyeceğine ilişkin tartışmalar da yeniden başladı. Açıkçası bu tartışmaların geldiği noktayı oldukça gereksiz buluyorum. Zira artık tartışmalar neticesinde ayağı yere basan bir öneri görmek mümkün olmuyor. Bense bugün bu konuya ilişkin uygulanmasının mümkün ve kolay olduğunu öngördüğüm bir öneriyi gündeme getirmek istiyorum.

CARİ AÇIĞI AZALTMAYA ÇALIŞMAK

Bir ülkenin cari işlemlerinde borçlarının toplamının, alacaklarının toplamını aşması halinde oluşan ödemeler bilançosu açığına cari açık diyoruz. Cari açık bilançolarda birikimli olarak yabancı para dış borç oluşumuna yol açıyor. Öte yandan uluslararası finansal sistemin, uluslararası ilişkilerde bir tehdit ve saldırı aracı olarak kullanıldığı da hepimizin malumu. Bu bağlamda yakın zamanda ABD ve Avrupa ülkelerinin uluslararası finansal kurumlar üzerinden uygulamaya çalıştıkları yaptırım kararlarını yeniden hatırlatalım.

Ekonomi güvenliği açısından konuyu ele aldığımızda sadece kazanılmış ekonomik değerlere yönelik değil aynı zamanda ekonomik potansiyel ve kalkınmaya yönelik tehdit ve saldırılara karşı da önlemlerin alınması gerekiyor. Yani cari açığı azaltmaya çalışmak sadece ekonomik bir hedef değil aynı zamanda ekonomi güvenliğini sağlamaya yönelik stratejik bir adımdır. Hali hazırda ekonomi yönetiminin bu yaşanan gelişmeleri dikkate alarak orta vadeli olarak Türkiye’nin cari açığını azaltmak amacıyla önemli projeleri hayata geçirdiğini görüyoruz.

Bu noktada bir hususun altını çizmek gerekiyor. Ülkeler arası ticaret eşitsizliklerinin ortaya çıkmasındaki önemli sebeplerden bir tanesi de ülkelerin kendi mallarının daha rekabetçi bir şekilde uluslararası pazarlara erişimini sağlama stratejileridir. Bu durum ihracatçıların rekabetçi fiyata destek verecek şekilde finansman bulmaları ile doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda Türkiye’de ihracatçıların en önemli desteklerinden bir tanesi Merkez bankası reeskont kredisi imkanıdır. Merkez Bankası, ihracatçılar ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerde bulunan firmalara tahsis edilmek üzere bankalara reeskont kredisi kullandırmaktadır. Reeskont kredileri Türkiye’nin ihracatının en önemli finansman kaynaklarından birisi olmanın yanında Merkez Bankası’nın kur istikrarına yönelik rezerv biriktirme araçlarından birisi de olmuştur.

MERKEZ BANKASI VE KALKINMA

Yukarıda özetlediğim ve iyi çalışan modeli aklımızda tutarak devam edelim. Türkiye’nin kalıcı bir şekilde cari açığı azaltmasını sağlayacak yatırımların hayata geçmesinde Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın sağlayacağı orta ve uzun vadeli finansman hayati öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin son yerli otomobil hamlesinde olduğu üzere katma değeri yüksek ürünler üretebilecek alt yapıyı güçlendirmesi ve ihracatta kilogram başına yüksek getirili ürünlere yönelmesi sadece gelir getirme açısından değil ekonomi güvenliği açısından da büyük önem arz ediyor. Tabi Türkiye’nin ekonomi güvenliğine katkı sağlayacak projelere yönelmesine ve ekonomide alacağı bağımsız stratejik yatırım kararlarına Batı kaynaklı finans kuruluşlarının destek vermesini beklemek çok gerçekçi değil.

Bu bakımdan, Kalkınma ve Yatırım Bankası üzerinden Hükümetin teşvik ettiği istihdam üreten ve cari açığı azaltan projelere orta vadeli reeskont kredisinin kaynağının tıpkı ihracatta olduğu gibi Merkez Bankası olması seçeneğinin düşünülmesini gündeme getirmenin ayağı yere basan bir öneri olabileceğini hatırlatmak isterim. Bu imkan hayata geçirilirse, hızlı bir şekilde sağlanacak istihdam ve ekonomik kalkınmanın yanında Merkez Bankası’nın da para politikası etkinliğini sınırlayan cari açık sorununu kalıcı olarak gündemden çıkartmamıza katkı sağlayabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor

#Cari açık
#Merkez Bankası
#Kalkınma
#İhracat
4 yıl önce
İstikrarlı kalkınma stratejisi için bir öneri
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’