Türkiye sanayi alanında hızla kendisini geliştiriyor. Buna ilave olarak yazılım ve bilişim gibi konularda da kayda değer bir ilerleme var. Geçtiğimiz aylarda lansmanı yapılan yerli otomobil projesi bu alanlarda önemli bir vizyon göstergesi. Ancak Türkiye aynı anda çok önemli bir tarım ülkesi. Başta Orta Anadolu olmak üzere tarımın hem ekonomideki hem de toplum üzerindeki ağırlığı yerini koruyor. Tarım, Türkiye’de hala önemli bir gelir ve istihdam kaynağı. Bu durum aynı zamanda bir ekonomi güvenliği konusu olduğu için öyle de olmaya devam etmeli. Elbette tarım ürünleri ve makinelerindeki AR-GE’ye önem vererek ve sektördeki yeniliklere öncülük ederek...
Ayrıca sürdürülebilir tarım ile ilgili de çok uluslu şirketlerle uzun vadeli anlaşmalar yapılıyor. Bu arada üretim bölgesinin uydular aracılığı ile kontrol edildiği Coğrafi Bilgi Sistemi de aktif olarak kullanılıyor. Aslına bakarsanız şeker üretimi zorlu bir süreç. Bu bakımdan tarladaki pancar üretimi için, tohum, gübre, sulama, ilaçlama, mazot destekleri ve avanslar ile çiftçi desteklendikçe maliyetler düşüyor ve verim artıyor. Bu bir süreç ve oldukça iyi yönetilmesi gerekiyor. Ancak üretim sonrası da çok önemli. Kayseri Şeker’de üretim öncesinde olduğu gibi üretim sonrası da iyi planlanmış. Nihai ürün kalitesini ve verimliliği artıracak en önemli konu olan pancarın tarladan söküldükten sonra bekleme süresini en aza indirmek için randevulu teslimat sistemi uygulamaya alınmış. Süreçler dijital ortamda yönetiliyor. Öte yandan benim en çok önemsediğim konulardan birisi de Kayseri Şeker’in Temmuz 2019’dan bu yana SPK’ya tabi bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor ve kısa süre içinde sermaye artırımı ile borsaya kote olmayı planlıyor olması. Bu finansal piyasaların derinleşmesine katkı sağlayacak bir adım.