Aldatma; toplumun her kesimi tarafından kınanan ancak yaşantımızdan söküp atamadığımız bir sorun. Bu sıkıntı maalesef futbolun içinde de var. Bir oyuncu ya kendisini atarak takımına penaltı kazandırmak için aldatır, ya rakibini 10 kişi bırakmak için numara yaparak kendisini yere bırakır, ya da bir defans oyuncusu topla elle oynamasına veya kasti olarak rakip oyuncuyu düşürmesine karşın, olayı örtbas etmek için bir takım davranışlar sergiler. Dünyanın en iyi oyuncusu dahi iyi ahlak seviyesine sahip değilse ''aldatma'' yapabilir. Örnek mi? Diego Maradona 1986 Dünya Kupası''nda İngiltere''ye elle attığı gol hala akıllarda. Arjantinli yıldız üstelik maç sonrasında “O Allah''ın eliydi” diyerek yaptığı hatayı insanların gözünde hafifletmenin yoluna gitmişti.
Türkiye''de aldatanlar yok muydu? İlk akla gelenler; Arif Erdem, Metin Tekin, Rıdvan Dilmen, Cafer, Serhat Akın.. Özellikle Arif, kazandırdığı birçok penaltı sonrasında kameralar karşısına geçerek, “Ne var ki ben profesyonelim. Profesyonel bir oyunda böyle şeyler olabilir” pişkinliğini göstemiyor muydu? Anelka''nın Konyaspor''a, Nobre''nin Rizespor''a elle attığı goller daha çok taze.
“Aldatma” konusuna sonunda bir takım el koydu. Akıllara hemen “Hangi büyük takım?” diye gelebilir. Ancak bir üçüncü lig ekibi, Torquay United bu işe soyundu. Bu kulübün başkanı Chis Roberts, “Rakibini aldatıp haksız yere arkadaşını attıran ve yine haksız yere penaltı kazandıran oyuncumu hemen takımdan kovacağım. Bir başkan olarak, Torquay''ın kazanmasını istiyorum. Tabii ki aldatmadan” diyor.
Roberts, bir ilki yaparak İngiltere Premier Ligi takımlarına da model teşkil etmek istediğini söylüyor ve ekliyor: “Eğer takımımla ligin son haftasında ligde kalma maçına çıksak ve son dakikada aldatmayla bir penaltı kazansak bunu içime sindiremem. Amatör kümede oynamayı böyle hileli şekilde ligde kalmaya tercih ederim. Lehimize penaltı kazandıran oyuncuyu da hemen satarım”
Futbolda iyi örnekler de var. Londra''da oynanan bir Arsenal-Liverpool maçında kendisini yere bırakıp Liverpool''a penaltı kazandıran Fowler, daha sonra hakemin yanına gelerek, “Kendimi yere attım. Penaltı değildi” demesine karşın, penaltı kararından dönülemeyeceği için atışı kendi kullanmış ve topu dışarı atmıştı. Yine Arsenal''ın Sheffield United''la oynadığı bir kupa maçında Arsenal''da forma giyen Kanu''nun, bir sakatlık sırasında topu gol yapmasının ardından Arsenal taraftarı Nijeryalı oyuncuyu yuhalayarak tepkisini göstermişti.
Ve tabii ki 17 Aralık 2000''de West-Ham United''ın Everton''la oynadığı maçta kaleci sakatlandığı için yerde kalırken oyun devam etmiş, boş durumdaki Di Canio 1-1 devam eden karşılaşmanın son dakikasında topu ağlarak yollamak yerine meşin yuvarlağı eline alarak bir fair-play dersi vermişti.
Hele hele Ajax maçında yaşananlar unutulabilir mi? Bir sakatık sonrasında taca gönderilen bir topta Boukhari 40 metreden öylesine vurmuş meşin yuvarlak ağlarla buluşmuştu. Oyuncu, şaşkındı. Hakeme, arkadaşlarına “Ben istemeden vurdum, gol oldu” der gibi bakıyordu. Statta derin bir sessizlik oluştu. Ajax''ın o dönemki hocası Van der Brom, oyuncularına hemen “Bırakın rakip gol atsın” talimatını verdi. Santra yapıldı, hiçbir Ajaxlı oyuncu topa koşmadı. Rakip takım golü yaptı ve skor 1-1 oldu ve Boukhari''den büyük bir ter boşaldı. Sonrasında Ajax, Cambuur''u 3-1 yendi ve Ajax 1 gol uğruna kara bir leke yemekten kurtuldu.
Centilmenlik için söylenecekler daha bitmedi. 2001''deki Lazio-Fiorentina maçı; Collina hatalı bir karara hükmediyor ve penaltı noktasını gösteriyor. Pozisyonun içindeki Pavel Nedved Collina''ya gidiyor, “Hayır, karar yanlış” diyor, takımı lehine olan penaltıyı iptal ettiriyor.
FIFA, eski yıldız Eric Cantona''yı reklam filmlerinde oynatarak futbolculara “Aldatma yapmayın” mesajı veriyor. Ama bu konuda ne kadar etkili olundu, tartışma konusu.
Hakemler aldatmayı yakaladıkları anda bu oyuncuya sarı kart veriyor. Acaba aldatan oyuncuya direk kırmızı kart verilmesi daha doğru bir karar değil mi? Veya maç sonrasında oyuncuların dürüstçe demeçler vermesi futbolu daha temiz bir oyun yapmaz mı?
“Kazan ama nasıl olursa olsun” düşüncesi, tribünleri dolduran onbinlerce seyircinin ahlaki olmayan bir hareketi lehlerine olmasına rağmen, alkışlamak yerine yuhalaması sonucu mutlaka silinip gidecektir.
